Hernan Cortes

Kısaca: Hernán Cortés (1485–2 Aralık, 1547), İspanya adına Meksika'yı fetheden denizcidir. Hernando veya Fernando olarak da bilinir, ancak tüm mektuplarını Hernán Cortés ismiyle imzalamıştır. ...devamı ☟

Hernan Cortes
Hernan Cortes

Hernán Cortés (1485–2 Aralık, 1547), İspanya adına Meksika'yı fetheden denizcidir. Hernando veya Fernando olarak da bilinir, ancak tüm mektuplarını Hernán Cortés ismiyle imzalamıştır.

Bugünkü Peru olan İnka topraklarını fetheden Francisco Pizarro'nun ikinci dereceden kuzenidir. Küba'nın İspanyollarca fethedilmesinde görev almış ve başarısı buradan geniş bir arazi ve yerli köleler ile ödüllendirilmiştir.

Yeni Dünya'nın zenginliğini anlamış, Küba valisinden anakıtaya sefer yapmak için yardım istemiştir. Vali, kıtayı kendisi fethetmek istediği için sadece ticaret yapmasına ve keşif yapmasına izin vermiş, ancak Cortes valiyi kandırarak Meksika'yı fethetmiştir.

İspanyol conquistadore (fatih) Hernan Cortes’in, şimdiki Veracruz’un olduğu yerde Meksika kıyılarına ayak basışı (1519) ile, güçlü Aztek İmparatorluğu’nu yok etmesi arasında geçen süre, bir yıl kadardı. Ve Cortes, şimdiki başkent Mexico City’nin bulunduğu yerdeki Aztek başkenti Tenochtitlán üzerine yürüdüğünde, taş üzerinde taş bırakmaksızın tahrip etmişti kenti. Öyle ki, Azteklerin, kendilerine bir kaktüs üzerine tünemiş, bir yılanı yutan kartalı gördükleri yere dek yol almalarını ve oraya yerleşmelerini söyleyen tanrıları Huitzilopochtli’nin onuruna yeni yurtlarının yüreğine diktikleri Büyük Tapınak (Templo Mayor)’ın kalıntıları, bir rastlantı sonucu, ancak 1978’de ortaya çıkartılabilecek ve bu keşif, büyük bir heyecan yaratacaktı arkeoloji çevrelerinde.

Şimdi Templo Mayor’dan geride kalanlar, İspanyolların üç yüzyılda tamamlayarak üzerine diktiği, Orta Amerika’nın en büyük ve görkemli katedralinin dibinde ve gölgesinde, turistlere teşhir ediliyor. Tıpkı her gün kentin bu en büyük meydanında, gelen geçenlere, ve özellikle de turistlere bir şeyler –artık rengarenk ipliklerden dokunmuş bir kazak mı olur; ahşaba oyulmuş bir tanrı heykelciği mi; bir Zapata afişi mi; yoksa kalem, ciklet, çakmak mı…– satmak için bekleşen yerliler gibi boynu bükük ve yoksul…

Evet, Cortes’in ve üç yüzyılı aşkın bir süre Meksika’yı talan eden İspanyol sömürgecilerin yaptığı, yalnızca bir soykırım değil, bir tarihin ve bir kültürün kırımıydı aynı zamanda. Guillermo Bonfil Batalla, “1531’de Zumárraga’nın beş yüz tapınak ile yirmi bin putun yok edildiğini söyledi”ğini aktarır. “Yeni Hıristiyan tapınaklar genellikle kadim cue’lerin, yani tapınakların düzlenen yerlerin ya da piramitlerin üzerine yapılıyordu.”1

İspanyol sömürgeciler, Meksika’daki (ve Orta ve Güney Amerika’daki diğer sömürgelerindeki) yerli uygarlıkların kentlerinin, tapınaklarının, heykellerinin, mezarlarının… büyük çoğunu, “ruhları Hıristiyanlığa kazanmak” adına yok ettiler.

Sömürgecilerin hışmından her nasılsa kaçabilmiş son birkaç kalıntıya da şimdilerde çokuluslu şirketler göz dikmiş durumda. Üstelik yalnızca Meksika’nın yerli kültürleri değil, yakın tarihi de ağızlarını sulandırıyor bu şirketlerin.

Örnek mi dediniz? Örnekten bol ne var?

Dilerseniz önce Casino de la Selva’nın öyküsünden başlayalım… Mexico City’ye bir saat mesafedeki Cuernavaca kentinde, bir zamanlar küçük kentin sakinleri için dingin bir park, bir gezi yeri, bir kültür mekanı olan Casino de Selva’nın öyküsünden.

Casino, Meksika’ya yerleşmiş zengin bir İspanyol, Mario Soares tarafından, ünlü Sistine Şapeli modelinde inşa ettirilmiş. Yapı, Franco dönemi öncesinde İspanya Güzel Sanatlar Okulu Müdürü olan ve Franco döneminde Meksika’ya iltica eden Giuseppe Renau ile, İspanyol ressam José Reyis Meza’nın, Meksika tarihini anlatan duvar resimleriyle süslüymüş. Bu öyküyü bize anlatan dostumuz Juan Roberto, bunların Meksika duvar resmi sanatının son örnekleri olduğunu söylüyor.

Her neyse, Casino, uzun bir süre kumarhane olarak kullanılmış. Ardından, Meksika’da kumar yasaklandığında, terk edilmiş. Soares öldüğünde ise varisleri tarafından Meksikalı bir girişimciye satılmış. Yapı kompleksi, bu kez bir kültür parkı haline getirilerek Cuernavacalıların kullanımına açılmış. Ancak Casino’nun sahibi şirket de 1994 ekonomik krizine dayanamayarak iflas etmiş ve mülk, bu kez Meksika hükümetine devredilmiş.

Ve kent sakinlerinin kulağına, 2001 Haziranı’nda, o güne dek adlarını hiç duymadıkları bir şirketin, CostCo’nun gezi mekanlarını satın aldığına ilişkin söylentiler çalınmaya başlamış. Başlarına geleceği kestirdiklerinden, derhal bir girişim örgütlemişler (El Frente Civico pro Defensa del Casino de la Selva: Casino de la Selva Savunusu için Sivil Cephe); ilk girişimleri yıkımı kısa süreli durdurmayı başarsa da, kuşkusuz şirketin eli bizimkilerden daha uzun, Meksikalı yetkililer arasındaki etkinliği, daha fazlaymış… Haziran’ın sonu gelmeden yıkım yeniden başlamış, yüzlerce ağaç kesilmiş…

15.000 öfkeli Cuernavaca’lının her akşam inşaatın önünde toplanması; geceleri inşaat arazisi önünde kurulan çadırlar; belediye işgalleri; hatta açlık grevi… Polisin direnişçiler üzerine saldırmasıyla sonuçlanmış yalnızca… Direnişçiler arasında, “özel mülke zarar vermek”ten içeri alınanlar, yargılananlar olmuş.

Ekim 2004’de Cuernavaca’ya gittiğimizde, Casino de la Selva’yı göremedik. Onun yerine alabildiğine sakil bir hipermarket, CostCo çöreklenmişti kentin göbeğine. Ve Cuernavaca belediyesi, çevre yollarını alışveriş merkezine erişimi kolaylaştıracak biçimde yeniden düzenliyordu…

Ya CostCo direnişçileri mi? Hayır, yılmamışlardı. Bu kez, üç yıllık mücadelelerinden edindikleri deneyimleri, Teothiuácan yakınlarında bir alışveriş merkezi inşa etmek için çalışmalar başlatan Wal-Mart’a karşı direnişe geçen yöre halkıyla paylaşmaya hazırlanıyorlardı.

Teothiuácan mı dedik? Mexico City’nin 45 km. kuzeybatısında geniş bir vadinin ortasında 20 kilometre karelik bir alan üzerinde kurulu bu 2000 yıllık kenti Aztekler ilk gördüklerinde, onu devlerin inşa ettiğine karar vermişlerdi. “İnsanların tanrı oldukları yer”di burası; ve 125.000 kişilik nüfusuyla 500 yıl boyunca, bölgeye hakim olmuştu.

Yok, UNESCO’nun dünya mirası ilan ettiği Teothiuácan’ın insanın soluğunu kesen, kendisini ufacık hissettiren görkemli yıkıntıları, nasıl olduysa İspanyolların dikkatinden kaçmış. Ay ve Güneş tapınakları, Quetzalcoatl tapınağı, Quetzalpapalotl saray kompleksi, Ölüler caddesi hala yerli yerinde duruyor. Elinizi çabuk tutarsanız, kadim dünyanın en etkileyici kentlerinden birini görme şansınız var.

Elinizi çabuk tutarsanız; çünkü bir başka çokuluslu şirket, şu sıralarda Türkiye’ye girmek üzere Koç Holding’le görüşmeler sürdüren Wal-Mart kent kalıntılarının bir hayli yakınına, arkeolojik bölgenin sınırları içinde bir hipermarket açmaya niyetlenmiş bu kez… San Juan Teothiuácan’ın sakinleri başta olmak üzere, aydınların, kültürel mirasa yönelik başka talan girişimlerine karşı direnen diğer taban örgütlerinin, hatta Mexico City Belediye Başkanı Arturo Montiel’in tüm itirazlarına karşın inşaat bütün hızıyla devam ediyor. “Korkmayın,” diyor şirketin uluslararası işler müdürü Bill Wertz; “Binalar yerel mimariye uygun yapılıyor.”

Size de “Gökova’daki termik santralın bacasını yeşile boyarız, olur biter” diyen kapkaç kurnazlığı hatırlatmadı mı?

Ama çokuluslu şirketlerin sömürgeci öncellerinin adımlarını sadakatle takip edişlerinin öyküsü bununla da bitmiyor. Tıpkı İspanyol “ataları” gibi, günümüzün “fatihleri” de yalnızca mekanları değil (mekanlar simgesel bir değer taşımakta onlar için) ruhları da fethetmenin peşinde. Bakın, bir çarpıcı örnek daha…

San Juan Chamula, EZLN ayaklanmasına sahne olan Chiapas eyaletinde, San Cristobal de las Casas yakınlarında küçük bir Maya köyü. Pek çok Maya köyünde olduğu gibi pazar yerinin bitişiğine kurulu rengarenk kilisesi, köy yaşamının merkezini oluşturuyor. Kilisenin içi loş; yanan yüzlerce mum, ortalığı aydınlatmaya yetmiyor. Zemini çam yapraklarıyla kaplı; duvarlardaki nişlere onlarca aziz figürü yerleştirilmiş. İşin ilginci, neredeyse tümüyle yerlilere hizmet veren kilisedeki tüm aziz tasvirleri beyaz…

Chamula’nın yerli halkı, belli ki bir hayli dindar; alelade bir saatte ziyaret etmemize karşın, kiliseyi doldurmuşlar, dua ediyorlardı… Ellerinde mumlar, poche2 bardakları ve, o da ne?... Coca Cola şişeleri… Bize rehberlik eden Miguel’e, doğru görüp görmediğimizi soruyoruz. Gülümsüyor. Bölgede pek çok kilisede Coca Cola’nın kutsal kabul edildiğini, özellikle Chamula’da ayine gelenlerin yanlarında mum, poche ve Coca Cola getirmeleri gerektiğini anlatıyor bize. Poche’un aklı arındırdığına, Cola’nınsa geğirtici özelliğiyle kötü ruhları kovalamaya yardımcı olduğuna inanılıyormuş… Önce Coca Cola girmiş yerli kiliselerine. Yaklaşık 10-12 yıl önce. Ardından Pepsi kendine yer açmış. Ancak Coca Cola, Chamula’da erkeğin evlenirken gelinin ailesine vermesi gereken başlığa da dahil olarak (Chamula’lı bir erkek, müstakbel karısının ailesine 90 şişe Coca Cola vermek zorunda…) ayrıcalıklı yerini koruyormuş.

Bir küçük ayrıntıyı bilmem biliyor musunuz? Meksika Devlet Başkanı Vicente Fox, bu göreve seçilmeden önce Coca Cola şirketinin Meksika temsilcisiydi…

Evet, Meksika halkı, özellikle Meksika’nın yerlileri üçüncü kez fethediliyorlar. İlkini İspanyollar gerçekleştirmişti. Sonuçlar malum. İkinci keresinde, Meksika ulus-devletinin modernleştirici girişimlerinin istilasıyla yüzleşmek zorunda kaldılar. Sömürgeci talandan hayatta kalabilenler, ulus-devletin cenderesi altında modernleşmeye, “Batılılaşma”ya zorlandı; çoğu kez kendi iradesinin tersine. Meksika yerlileri, her iki istila karşısında da varlıklarını, kimlik ve kültürlerini bir ölçüde savunmayı başarabildiler.

Şimdiyse NAFTA’nın neoliberal Meksika’sında yerli halklar, kültürlerini çokuluslu şirketlerin iştahlarına, tüketim toplumunun teklif-tekellüfsüz, pervasız saldırganlığına karşı korumaya çabalıyor.

Bu kez, işleri gerçekten zor. Ama öyküleri artık yalnızca onlara ait değil

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Hernan Cortes Resimleri

Cuauhtémoc
6 yıl önce

olmuştu. Cuauhtémoc, 1520'de Azteklerin başına geçti. 1525'te İbyol Hernan Cortes Cuauhtémoc'u, şehri ele geçirdikten sonra İbyollara karşı geldiği...

La Noche Triste
6 yıl önce

bulunduran Aztekler ile bölgeyi ele geçirmek için saldıran İbyol Hernan Cortes önderliğindeki konkistadorlar arasında 30 Haziran 1520 tarihinde yaşanan...

Aztekler
3 yıl önce

alan Tenochtitlan kentiydi. Aztekler, büyük bir uygarlık kurmuşlardı. Hernan Cortes'in Meksika'yı toprağa katma sırasında yapılan ve Tenochtitlan kuşatması...

Mayalar, Aztek dini, 14. yüzyıl, Aztek mitolojisi, Aztek dini, Ciudad de Mexico, Hernan Cortes, Meksika, Mitoloji, Tarih, Aztek takvimi, Aztek el yazmaları, Uto-Aztek Dilleri, Amerika, Kristof Kolomb
1519
3 yıl önce

4 Mart - Hernan Cortes Meksika'ya vardı. 10 Ağustos - Ferdinand Magellan'ın 5 gemisi dünyanın çevresini dolaşmak üzere Sevilla'dan yelken açtı. Babür...

1519, 1452, 15. yüzyıl, 1514, 1515, 1516, 1517, 1518, 1520, 1521, 1522
Sharpe's Gold
6 yıl önce

sayıda top ile birlikte Amerika kıtasına çıkan İbyol konkistador Hernan Cortes ve komutasındaki silahlı kuvvetler, II. Montezuma önderliğindeki Aztek...

Üzerinde güneş batmayan imparatorluk
6 yıl önce

haritası vardı ve bu sayede çok uzak noktalarda sömürgeler kurabildiler. Hernan Cortes Meksika'yı, Pizarro ise Peru'yu işgal etti. 16. yüzyılın sonunda İbyol...

Otumba Muharebesi
6 yıl önce

yüksek mevcuttaki Aztek Ordusuna ezici bir yenilgi yaşatmıştır. Mart 1519'da Cortes, az sayıda adamıyla birlikte Kuzey Amerika topraklarına ulaşmıştı ve Küba...

Arkebüz
6 yıl önce

Yeni Dünya’nın fethinde arkebüzü kullanmıştır. Meksika’yı fetheden Hernan Cortes ordusunda arkebüzlerin bulunduğu bilinmektedir. Arkebüz Japonya’ya,...