Ii. Nikeforos

Kısaca: II. Nikeforos Fokas ...devamı ☟

II. Nikeforos Fokas | başlık = Bizans İmparatoru | resim = | altyazı = İmparator II. Nikeforos | hüküm süresi = 963–969 | tahta geçmesi = 16 Ağustos 963 | diğer ünvanları = | tam adı = | önce gelen = II. Romanos | sonra gelen = I. Yannis Çimiskes | varisi = | kraliçe = | gözdesi = | eş 1 = | eş 2 = | eş 3 = | eş 4 = | eş 5 = | eş 6 = | çocukları = | hanedan = Makedonyalılar Hanedanı | resmi marşı = | babası = Bardas Fokas | annesi = | doğum tarihi = 912 | doğum yeri = | ölüm tarihi = 969 | ölüm yeri = | defin tarihi = | mezar yeri = |}} II. Nikeforos Fokas (Yunanca: Νικηφόρος Β' Φωκάς) (d. 912, Kappadokia - ö. 10/11 Aralık 969, Konstantinopolis (Bugün İstanbul, Türkiye)), 963-969 arasında Bizans imparatoru. Müslüman Araplara karşı elde ettiği askeri başarılar 10. yüzyılda Bizans İmparatorluğu'nun yeniden güçlenmesini sağlamıştır. İmparator olmadan yaşamı Nikeforos Fokas Anadolu'da büyük toprakları bulunan ve çok defa mensupları Bizans ordularında askeri komutan olan eski asılları Ermeni olan bir zengin sülalenin üyesiydi. Büyük babası yine aynı isimli Nikeforos Fokas, I. Basileios döneminde Güney İtalya'yı Bizanslılara tekrar bağlayan orduların komutanıydı. Amcası Yaşlı Leo Fokas 919 yılında I. Romanos Lekepanus'a karşı isyan eden bir generaldi ve sonunda gözlerine mil çekilip kör edilmiştir. Babası Bardas Fokas, VII. Konstantin Porfirogennetos döneminde sarayda yüksek mevkilere yükselmiş ve Anadoluda imparatorluğun sınır bölgelerini savunan Doğu ordularının komutanı olmuştu. Nikeforos Fokas ve kardeşi Genç Leo Fokas'da Bizans ordusuna katılmış ve hızla ilerlemişlerdi. Nikeforos genç yaşta askerlik mesleğini benimsedi ve Hamdanilere karşı savaşta kendini gösterdi. 954-955'te İmparator VII. Konstantinos Porfirogennetos, bir muharabede yüzünden büyük bir yara alan Yaşlı Bardas Fokas'ın yerine oğlu Nikeforos'u Doğu'daki orduların başkomutanlığına getirdi. Nikeforos ilk iş olarak orduyu yeniden örgütlemeye girişti. İmparator II. Romanos tahta geçergeçmez, 826'dan beri Arapların yönetimi altında bulunan, İtalya ve Adriyatik kıyılarını her yıl vuran ve talan eden Arap korsanların üssü haline geçmiş olan ve VII. Konstantin'in bir başarısız donama seferi yaptırmış olduğu Girit adasını tekrar Bizanslılar eline geçirmek için bir sefer hazırlamaya başladı. Çok büyük bir donanma ve 50.000 askerlik bir ordu hazırlandı. Bu orduya be seferin komutanlığına doğudaki orduların komutanı olan Nikeforos getirildi. Doğu'daki orduyu kardeşi Leo Fokas emrine bırakan Nikeforos bu orduyla 13 Temmuz 960da Girit'e çıktı. Araplar karaya çıkmasına engel olamadılar. Ama sonra Chandax (bugün İraklion; Venedikliler ve Osmanlılar döneminde Kandiye) üzerine yurmekteyken Bizans öncü kuvvetlerini pusuya düşürerek imha ettiler. Ama Nikeforos ordusuyla yürüyüp Chandax kalesini kuşatmaya aldı. Bu kuşatma 8 ay sürdü. Şehirli Araplar denizden ikmal ve iletişim sağlayabilmekte idiler. Bizans donanması deniz üstünlüğü elinde olmasına rağmen etrafta sığınıp ikmal sağlayabileceği bir liman bulunmaması dolayısıyla şehri efektif ablukaya alamadı ve bu nedenle kuşatma çok uzun aldı. Kış gelmişti ve kuşatıcı Bizans ordusu durumunu zorlukla korumaktaydı. Şehir için denizle dışarıdan biraz erzak ikmali mümkün olmakla beraber hiçbir askeri destek sağlanaması şehrin savunucularının moralini bozmaktaydı. Mart 961de Nikeforos Bizans ordusuna şehrin duvaralarına hücum etmesi emrini verdi. Önceki hücumlara neticesiz kalmakla beraber, üçüncü hücumda Bizanslılar şehre girdiler. Şehir de büyük bir katliam ve talan yapıldı. Gayet dindar olan Nikeforos, Aynaroz Dağındaki Ortodoks manastırının kurucusu Athanasios telkinleri ile adayı müslümanlardan temizleme hareketine geçti. Katliamdan sağ kalan Araplar köle olarak ve büyük çapta talan edilen eşyalar gemilerle Konstantinopolis'e gönderildi. Athanasios ve keşişlerin desteğiyle Girit'te Hıristiyanlığın yeniden yerleşmesi sağlanıldı. Böylece, 961de Girit adasının tümünün kontrolü Bizans'a geçti ve yerleşmelerin hepsi tekrar Bizanslı olmaya dönüştürüldü. Bizans'a dönen Nikeforos için geleneksel olan bir zafer alayı yapılmadı ama Nikeforos Hipadrom'da Bizans halkına sunuldu ve ahali çok büyük sevgi gösterisinde bulundu. İmparator II. Romanos onu hemen Anadolu'ya o yaz büyük bir akında bulunan Hamedanlı Halep emiri Saif-ül-Devle" üzerine gitmek üzere Doğu ordusuna kardeşi Leo Fokas yanına tayin edip gönderdi. Nikaforos yanındaki Girit'ten gelmiş takviyeli orduyla doğu ordusuna yetişti. İki general kardeş Şubat ve Mart 962de Kilikya'da yaptıkları harekatlarla Arapların elinde bulunan 55 kadar etrafı surlu şehri ele geçirdiler. Halep yönüne yürümeye başladılar ve yoldaki Arap yerleşkelerini metodik olarak yakıp yıkıp elimine ettirler. Bizans ordusu İskenderun'dan Belen Geçidi'nden Suriye'ye girdi ve Halep surları önüne gelip bu şehri kuşatmaya aldı. Halep surları dışında Saif-ül-Devle'nin el Halaba adlı sarayı bulunmaktaydı. Bu saray 10. yüzyıl Arap mimarisinin şaheseri olarak bahsedilmekte ve içi ve dışın Saif-ül-Devle'nin yıllık talanlarından gelen payı ile çok zengin bir şekilde teyzin edildiği yazılmaktadır. Bizans ordusu gelirgelmez bu sarayı tümüyle talan ettiler ve yakıp yıkıp ortadan kaldırdılar. Bu talandan 390.000 gümüş dınar, 2.000 deve, 1400 katır ve sayısız safkan Arap atı ganimet aldıkları bildirilmiştir. Kuşatmanın başında Saif-ül-Devle Halep'de idi ama sonunda 23 Aralık'ta kaçmak zorunda kaldı. Şehir askerleri komutansız kalınca, iç kalede bulunan ufak bir birlik dışında, Bizanslı güçlerine teslim oldu. Fokas'ların Bizans ordusu yine bir talan ve katliam harekatına girişti. Arap tarihçilerine göre bu katliam, Bizans askerlerinin Arapları öldürmekten bitkin düşene kadar devam etti. Bizans doğu ordusu burada fazla kalmayarak geri dönmeye başladılarsa Kapadokya'ya geldikleri zaman II. Romanos'un ölüm haberi bu orduya erişti. II. Romanos'un 15 Mart 963'te ölmesinden sonra başkentteki durum değişmişti. İmparatorun vasiyeti uyarınca hadım Josef Bringas devlet işlerinin yönetimine, 20 yaşındaki İmparatoriçe Theofano 6 yaşındaki Basileos ile 3 yaşındaki Konstantin'un naipliğine getirildi. Durum çok istikrarsız idi. Bringas hadım olduğu için imparator olması imkansızdı ama elleri altında askeri güç olan birkaç general istedikleri anda askerleri tarafından imparator olarak ilan edilip savunmasız olan İstanbul şehrine gelip İmparator olmaları büyük imkan dahilindeydi. Bunların başında Nikeforos Fokas, Nikaforos'un kardeşi Leo Fokas ve Nikeforos'un dayısı olduğu general Yannis Çimiskes gelmekteydi. Genç ana imparatoriçe, Bringas'dan habersiz olarak, doğu ordusu komutanı olan Nikeforos'a hemen Konstantinopolis'e gelmek üzere bir haberci gönderdi. Bu haberci Nikeforos'u Caesarea (Kayseri) yakınlarında buldu. Nikeferos Halep'ten hissesine düşen ganimetle birlikte küçük bir koruma birliği eşliğinde hızla Anadolu'dan geçip Nisan'da Konstantinopolis'e ulaştı. O zaman imparatoriçenin çağrısı harkes tarafından bilinir olmuştu ve Bringas, Nikeforos'a aleyhtarların başında entrikalara başlamıştı. Hatta Naipler Meclisi'nin bir toplantısında Bringas, Nikeforos'un bir kamu düşmanı olarak tutuklanmasını önermiş ama bunu kabul ettirememişti. Halk daha önce Girit fethi için ve şimdi de Halep fethi Nikeforos için bir zafer alayı yapılmasını istemekteydi. Nikeforos için yapılan zafer alayında kendine "Araplar içi beyaz ölüm" ünvanı verildi ve Nikeforos Halep'de bir kilisede muhafaza edilmiş olan Yahya 'in tunik ceketini taşıyarak bir iki tekerlekli bir harp arabasında şehir sokaklarından geçerek Hipodrom'a geldi. Nikeforos gizlice her gün İmparotice'yi görüp onunla müzakerelerde bulunmaktaydı. Ama her fırsatta dünya işleri ile ilgilenmediğini ve kendi isteklerine uygun olarak Aynaroz'da Athenasios'un bina etmekte olduğu ,manastıra çekilmek istediği açıkça ilan etmekte idi. Bringas'da kendine uygun planlar yapmaktaydı. Nikeforos'u tutuklamak hedefiyle onu saraya çağırdı. Fakat Nikeforos üstün bastırdı ve doğrudan doğruya Aya Sofya'ya gitti. Orada açıktan Bringas'ın kendini tutuklamak istediğinden ve kendini öldürme planları yaptığını ilan etti ve Aya Sofya'ya sığınmak istediğini bildirdi. Orada toplanan halk bu askeri kahramanın bu türlü komplolara hedef olmasını uygun görmediğini ve komplocuların cezalandırılmsaini istemeye başladı. Ortodoks Patriği olan ve çok dindar olan Polieuctus'da bu dindar kişinin tarafını tuttu. Bizans Senatosu da Nikeforos'un ordu komutanı olduğunu ve onu bu görevden ayrılmaması kararı aldı. Nikeforos onlara kendine gösterdikleri güven ve bağlılıktan dolayı şükranlarını sundu. Paskalya bayramı şenlikleri sona erer ermez Konstantinopolis'ten ordusunun başına gitmek üzere ayrıldı. Fakat bu çok uzun sürmedi. Ordusuyla Klikya üzerine gitmek bahanesi ile hazırlığa başladı. Halbuki asıl hedefi, Konstantinopolis'e gitmekti. Theofono ile yaptığı gizli müzakerelerin sonunda ortaya çıkan anlaşmaya göre, Nikoforos genç impartor çocukların haklarını ve hayatlarını korumayı garanti etmekteydi; ama buna karşılık Nikoforos Theofono ile evlenip onlarla ortak imparator olarak imparator olacak ve bu gençler yetişkin olana kadar Bizans devletinin gerçek idaresini eline alacaktı. 3 Temmuz 961de güneş doğar doğmaz Caserea (Kayseri) kale kapısı önünde saflar halinde durmuş Bizans Doğu ordusu önünde Nikeforos Fokas eski geleneklere uyularak ordunun genaralleri tarafından kalkanı üzerinde kaldırılarak Roma İmparatoru ilan edildi. Sonra şehir katedralında imparator olarak takdis edildi. Bundan sonra Bizans Doğu ordusu Konstantinopolis üzerine yürümeye başladı. İmparatorluk saltanati Ordu gelmekte iken Bringas, Nikeforos aleytari hareketlerine devam etmekteydi. Once Nikeforos'un emrinde onemli iki general olan Yannis Çimiskes ve Romanos Kurkuas'a mektup yazarak eger Nikoforos'i elimine ederlerse onlara onemli ordu gorevleri verebilcegini acikladi. Çimiskes bunu hemen, hem komutani hem dayisi olan Nikeforos'a gosterdi. Diger taraftan Anadolu ordusuyla aralari daima skere rengi olan Makedonya ordusu askerleini Konstantinoplis'e cagirip sehrin onemli startejik mevkilerinde bu askeri birlikleri gorevlendirdi. Bazi birlikleri de sehrin Asya yakasina gonderdi ve bunlar orada bulunan kullanilabilir butun deniz araclarini toplayip Istanbul yakasina getirdiler. 9 Aguystos'da Nikeforos ve ordusu Christopolis (Uskudar)'a geldiginde Istanbul tarafina gecirecek deniz vasitasi bulamadilar. Fakta yeni imparator bunlara aldirmadi ve Uskudar'da bulunan imparatorluk yazlik sarayi olan Hieria Sarayi'na yerlesti. Istanbul yakasinda bulunan casus ve taraftarlari gunbedun ufak sandallarla gizlice Bogazi gecip kendini gelismelerden haberdar etmekteydiler. Kardesi Leo Fokas da Istanbul'dan geldi ve babalari olan general Bardas Fokas'ın Bringas tarafindan bir rehine olarak tutuklandigi haberini getirdi. Fakat bunlardan habersiz olaylar daha da ilerlemisti. Sehirdeki karisikliktan fayadalana ve gardiyanlarinin da destgi ile Bardas Fkas tutuklamadan kacmis Aya Sofya'ya siginmisti. Onu zorla geri almak icin Bringas bir birligi Aya Sofya'ya gondermisti. Bu birlik Bardas'i tam yakalamiske cikarmak uzereyken etrafta bulunan buyuk ahhalk kitlesi arafindan durduruldular ve Bardas tekrar Aya Sofya siginak yerine geri geldi, Bu sefer Bringas kendi sahsina is dustugunu anladi. Atina atlayarak Aya Sofya yaninda bulunan patriklik ikametgahina giderek Patrik'den deste istedi. Bunu alamayinca sahsen Aya Sofya kilisesine girerek orada bulunan yuksek vaaz mevkine cikti ve Bardas'in nicin tutuklanmasi gerektigini onlara anlatmaya calisti. Ama bu 'vaazi'ni verirken eger istekleri yerine getriilmezse halka ekmek ve yiyecek sattrimiycagini tehdit ettigi icin istekleri yerine getiriklmedi. Halk Aya Sofya'ydamn ayrildiktan sonra iki genc imparatoru da yanina alarak Bardas'i gormeye gitti. Ne tehditler yaptigi bilinmemekle beraber bu sefer Bardas Aya Sofya'dan Bringas ve iki genc imparator cocukla birlikte ayrildi. Fakat sabah olunca Aya Sofya yine ahali ile doldu. Bardas'i siginak alamninda gormeyince asyis durumu bozuldu. Halk Patrik ve papazlari kendilerine siginanlari korumamakla itham edip hucuma gectiler. Patrik hemen saraya gitti ve Bardas'i orada bularak Aya Sofya'ya geri getirdi. Fakat Bringas hemen onlari Makedonyal;i askerle takip etmisti ve Bardas'i geri almaya calistilar. BUna cok kizan ahali hepbirden kilisede ellerine ne gecerse alark Makedonyalilar ve Bringas uzerine yuruduler. Bu kargasilik sehre yayildi. Once bu kargasalik lidersiz halk hareketi olarak gorulmekte idi. Fakat sonrdan anlasildi ki bunlarin altinda I. Romanos Lecapenus'un evililik-disi oglu olan hadim Basileios olaylari idare etekteydi. Kendisi bir hadimdi ve yuksek bir saray mevkine gecmisti. Kendine bagli olan usaklarini ve taraftarlaraini toplayip halkin toplnamis oldugu Forum'a gitti ve orada idareyi ustune aldi. Once sehrin her sehrin tarafina yeni imparatorun geldigine dair haberci tellallar gonderdi. Sonar guruh Bringas'in kendi ozel konagina gidip onu talan edip yakip yikip yerle bir etti. Sonra diger bu talan yikim sehrin diger tarflarina yayildi. Basileos duruma ancak uc gun sonra sehirde buyuk zararlar ortaya ciktiktan sonra hakim olabildi. O zaman Basileios ve adamlari Halic kiyilaraina indiler ve orada demirli bulunan butun gemiler ve deniz araclarini ellerine gecirerek buyuk bir filo halinde Uskudar'a gectiler. Basileios orada Bringas'in tasidigi "Basmabeyinci" gorevi verildi. Ertesi gun 16 Agustos 963de Imparator Nikeforos Fokas Imparatora ait "dramon" tipi gemiye binip orada kurulmus simli golgelik altinda gumus tahtina oturarak Istanbul kiyisina gecti. Orada ozel imparator icin seremoni giysilerin giyerek ozel takimlari olan bir beyaz at uzerinde binerek sehir icinden gecerek Aya Sofya'ya erisdi. Orada kendine ortak olan cocuk imparatorlar da bulunmaktayken Patrik Polyeuktos elinden oImparatorluk taci giydirildi. Nikeforos T=heofono'yu ilk olarak senbolik olarak Saray'dan attirdi ve Fener civarinda bulunan Petrion kalesine gonderdi. Bundan 1 ay 4 gun sonra 20 Eylül'de de Nikeforos ve Theofano (bir kilise olan) Nea'da evlendiler. Aristokrasinin temsilcisi olarak güçlüleri korudu ve askeri mülkiyeti sağlamlaştırmaya çalıştı. Bir yandan hocası Athanasios'ın Aynaroz dağında bir manastır kurmasına (963) yardımcı olurken, bir yandan da büyük kilise mülkiyetinin gelişimini durdurmayı denedi. Orduyu güçlendirmek için vergileri ağırlaştırdı. İmparator olduktan sonra Kilikya ve Kıbrıs'la (965) Suriye'nin bir bölümünü (968) ele geçirmeyi başardı. Komutanları da Antakya (ekim 969) ve Halep'i (aralık 969) işgal ettiler. Halep prensliği imparatorluğun vasalı olmayı kabul etti. Nikeforos, unvanını tanımadığı Kutsal Roma İmparatoru I. Otto'nun emelleri karşısında, İtalya'daki Bizans varlığını koruyabilmek için Calabria ve Longobardia thema'larını (yerel yönetim) tek bir komutanlık altında birleştirdi (965). Ama askeri başarılarına karşın sevilen bir imparator olamadı. Gitgide içine kapanan ve en iyi danışmanlarından bile kuşkulanarak onları birbiri ardına görevden alan Nikeforos sonunda, kişisel güvenliği için yaptırdığı, çok iyi korunan Bukoleon Sarayı'na çekildi. Ama 969'da, 10 Aralık'ı 11 Aralık'a bağlayan gece yarısı general Çimiskes ile karısı Theofano'nun planladığı bir suikast sonucunda öldürüldü ve Çimiskes tahta çıktı. Nikeforos'un iç politikadaki başarısızlığına karşı onun yönetiminde Bizans İmparatorluğu en parlak dönemlerinden birini yaşadı. Nikeforos, imparatorluğun sınırlarını Fırat'ın ötesine, Suriye'ye kadar genişletirken imparatorluğun öteki sınırlarını da ihmal etmedi. Bulgar tehdidine karşı koymak için Rusların Tuna bölgesine müdahalesini destekledi. Ama bu politika, özellikle ölümünden sonra Bizans için bir tehlike oluşturdu. Ayrıca bakınız * Bizans imparatorları * Bizans imparatorları Dış kaynaklar * Encyclopaedia Britannica * Ostrogorsky, Georg (çev. Fikret Işıltan), (1999 5.baskı) Bizans Devleti Tarihi, Ankara:Türkiye Tarih Kurumu ISBN 975-16-0348-X (Orijinal 1.baskı:1940) * Gregory, Timothy E. (çev. Esra Ermert), (2008), Bizans Tarihi, İstanbul:Yapı Kredi Yayınları ISBN 978-975-08-1507-2 * Norwich, John Julius, (1991) Byzantium: The Apogee, Londra:Penguin ISBN 0-14-011448-3, say.174-182

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.