İmparatorluğun naiplikle idaresi ve siyasal gelişmeler
Mikhail, İmparator Theofilos ve karısı "Theodora"'nın en küçük oğluydu. Daha bebek iken 840'da babasına ortak imparator olarak tac giydirildi. Babası öldüğü zaman, daha 2 yaşında idi; 20 Ocak 820'de tek imparator olarak babasına yerine tahta geçirildi. Yaşı küçük iken imparatorluk, annesi Theodora, annesinin amcası Sergius Niketiates, annesinin kardeşi Bardas ve yüksek rütbeli saray bürokratı Theoktistos tarafından naiplerle idare edilmiştir. İmparatorluk naipler tarafından idare edilmekte iken Bizans idaresinde ve siyasetine büyük değişiklikler yapıldı. Bunlarin basinda putseven siyasetiun geri getirilmesi; Abbasilerle savaslar ve Paulis mezhebi mensuplarin a uygulanan buyuk katliam gelir. Babası döneminde "putkıranlık (ikonoklast)" görüşü ve politikaları çok sıkı olarak uygulanmıştı. Annesi Theodora ise şiddetli "putseveer (ikonodul)" olarak bilinmekteydi ve Mikhail'in naiplerinin başında bulunan Theodora, koyu bir putkıran olarak tanınan Konstantinopolis Patriği "Gramerci VII. Ioannis" ile karşıkarşıya kaldı. Önce bu konuyu ele almak hedefiyle Mart 843de (Theofilos'un ölümünden 14 ay sonra) Konstantinopolis'te bir Konsey toplanması kararı verildi. Bu konseyin ajandası ve konseye katılan taşra Ortodoks Kilisesi hierarşisi üyeleri daha çok putseverlik taraftarı idiler. Ayasofya'da toplanan bu Konstantinopolis konseyinde, 767'de Yedinci Ekümenik Konseyi'nden 76 yıl sonra bu Ekumenik Konseyin putsevenler lehine kararları geri getirildi. Bu konsey kararlarını uygulaması gereken patrik "Gramerci VII. Ioannis" bunları kabul etmedi ve istifa etmegi de retetti. Sonunda Theodora ve naipler patriği zorla görevinden ayırdılar; yerine putseven olan I. Methodios Patrik olarak atandı. Önemli putkıranlık taraftarları (Theodora'nın ölmüş kocası Theofilos hariç) resmen afaroz ve telin edildiler. Böylece Frigyalılar Hanedanı'nın ortaya çıkarmış olduğu ikinci putkıran rejimi resmen sona ermiş olup Bizans tarihinin önemli bir sorunu (putseven-putkıran çekişmesi) putsevenlerin lehine sona erdi ve bundan sonra da putkıran yaklaşıklı herhangi bir imparator Bizans tahtına gelmedi. Sınırlarda devamlı Abbasi Araplarla mücadeleler devam etti ve Bizanslıların Arap hücumlarını durdurma gayretlerin bazı başarılara rağmen genellikle etkin olmadı. Abbasiler Bizans kara ordularına karşı Suriye sınırında galip geldiler. Fakat Bizans donanması Arap donanmasına karşı koymaya başladı. Arap donanması Pamfilya ve Girit'de hücumlara devamla Bizans donamasına ustun geldi. Ege Denizi ve Suriye-Lübnan kıyılarında (iki taraftan 300 kusur geminin katıldığı) büyük donanma savaşları yapıldı. 835'te 85 gemiden oluşan bir Bizans filosu Araplarla yaptığı bir deniz savaşında galip çıktı. 843de naiplerden Theoctistos'un şahsi komutasında bir donanma seferi sonucu Bizanslılar kısa bir dönem için Girit'i ele gecirdiler; ama sonra adayı yine Araplara kaybettiler. 853'te bir büyük Bizans filosu Arapların deniz limanı ve donanma üssü olarak kullandıkları Nil Nehri ağzında bulunan Damietta adasına bir baskın yapıp şehri ve limanda bulunan gemileri yakıp tahrip ettiler. Bu naiplik çağının bir utanılacak politikası ise Anadolu'da doğu sınırında yaşayan ve Ortodoks Hiristiyanlar tarafından telin edilen "Paulusçuluk" mezhebi mensupları üzerine büyük bir sefer düzenlenmesi idi. Putsevmeyen ikonoklast, vaftiz edilmeyi rededen, şarap-ekmek ("eukharistí") vaftiz ayinini telin eden, İncil'in eski kısmı "Eski Ahit"'i ve "Yeni Ahid'de birçok yeni kısmını kabul etmeyen, organize kilise ve papazlarınn önemini inkar eden "Paulusçuluk" mezhebi mensupları 200 yıldır Bizans sınırlarında yaşamaktaydılar. 842-843de çok koyu Hıristiyan ve naip olan imporatoriçe Thoodora bu mezhebe karşı şiddetli hücumlar başlattı. Önce Ortodoks Kilisesi bir beyanname yayarak bu mezhebe inananları gerçek Hıristiyan inanışa çağırdı ve inanışlarında israr eden "Paulusçuluk"'cuların öldürülmesinin caiz olduğunu açıkladı. Sonra Bizans'in doğu sınırına büyük bir ordu gönderildi. Birçok "Paulusçuluk" mezhebi mensubu daha tolerans gösteren İslam arazilerine, özellikle Malatya Emiri Omer bin Abdullah'a, kaçtılar. Ama kaçmayan çok büyük sayıda bu mezhebe bağlı oldukları iddia edilen kişiler bir Bizans pogromuna uğrayarak, (erkek, kadın, çocuk göz edilmeden 100.000 kadar kişi) asılarak, kesilerek, boğularak ve hatta çarmıha gerilerek öldürüldü. Modern İngiliz tarihçisi Norwich bu katliam hakkında şöyle demektedir:Bizans İmparatorluğu'nda o zamana kadar bu şekilde bir dinsel cemaati tümünden kökünden temizlemek hedefiyle böyle bir politika uygulanmamıştı ve sonra da uygulanmamıştır. "Paulusçuluk"culara karşı hareket sadece merhametsiz bir barbarlık olarak kalmamıç; bu politikayı çıkartan ve uygulatan İmparatoriçe Theodora'nın ismine ve hatırasına tarihte hiç silinemeyecek büyük bir kara leke sürmüştür.Yeni liderleri olan Karbeas altinda Paulusculuk mezhebi pogromundan kurtulanlar ve daha önce kaçanlar Abbasiler-Bizans sınırında modern Divriği civarında yerleşip orada "Tepherike" adlı bir kale ve şehir kurup yerleştiler.