Avrupayla ilk temas 16.yy
Röneseans Avrupası 16.yy`da , Japonya`ya eriştiğinde bu ülkeye hayranlık duymaya başladı. Japonya değerli metaller açısından zengin bir ülke olarak düşünülüyordu. Buna temel olarak, Marco Polo` nun anlattığı altın kaplı tapınakları ve volkanik bir yüzeye sahip olmanın getirdiği yerüstü kaynakların derin madenler açılmadan önceki önemli etkileri gösterilebilir. Japonya dönemin en büyük bakır ve gümüş ihracatçısıydı. Japonya`nın yüksek kültürlü, güçlü sanayi öncesi teknolojilere sahip, sofistike bir feodal bir toplum olduğu farkediliyordu. Herhangi bir Batı ülkesinden daha çok şehirleşmiş ve daha kalabalıktı. Batıdaki herhangi eğitim kurumundan daha büyük Budist üniversitelerine sahipti. Dönemin meşhur avrupalı gezginleri “Sadece Doğu uygarlıklarını değil, Batıyı da geçmişler”. Avrupadan gelen ziyaretçiler Japonya`nın ustalık ve metal işlerine yatkınlıkları. Japonya`nın demir gibi Avrupada çok bulunan kaynaklar konusunda fakir kaldığı için elinde olan kaynakları tasarruflu kullandı ve onlarda ustalaştı. Bakır ve çelik konusunda dünyanın en iyisi haline geldi, silahları en keskin, kağıt sanayisi ise yetişilemez bir hal aldı.Avrupayla Ticareti
Tamamen Çin mallarından oluşan ilk kargolar Portekiz gemileriyle Japonya`ya geliyordu. Japonlar bu kargoları büyük bir hevesle bekliyorlardı. Çin`in Wako korsanlarından dolayı Japonya`ya ile ilişkileri yasaklamış olması bunun en önemli sebebi. Japonlar`ın Nanban (Güneyli Barbarlar) dediği, Portekizliler, Asya`nın tüm ticaretini elinde tutuyordu. Portekizliler, 1557de Macao`yu aldıktan sonra, Çin ile ticarete partneri oldu ve Japonya ile ticarette bazı ayarlamalara gitti; en yüksek fiyatı verene yıllık “Kaptanlık” ünvanını sattı ve sattığı kişiye de yıllık tek bir gemi yürütme hakkı tanıdı. Bu gemi, kalyonun 2 3 katı büyüklüğündeydi. Ticaret, 1638 yılında gemilerin Japonya`ya rahip sokması yasaklanana kadar ufak kesintilerle sürdü. Portekiz`in ticareti, gittikçe, Çin`in kaçak ticaret gemilerinden, 1592`den itibaren Japonya`nın Kızıl Amblemli Gemilerinden, 1600`den itibaren İspanya`nın Manila`dan gelen gemilerinden, 1609`den itibaren Hollandalılardan ve 1613`den itibaren İngiliz gemilerinden rahatsız oldu. Hollanda korsanlık ve deniz savaşları yaparak İspanya ve Portekizin Pasifikteki ticari gücünü azalttı ve sonunda ufak bir liman olan Dejima`da 1638 yılından itibaren ticaret izni olan tek ülke oldu.Edo Dönemi
Edo döneminin başlangıcı, Nanban ticaret döneminin son yıllarına denk gelir. Bu dönem ekonomik ve dini düzlemde Avrupa güçleriyle yoğun ilişkiler içine girildi. Japonya`nın ilk Batı usulü gemi savaş filosunu yapması bu döneme rastlar. Şogunluk, 350 üç yelkenli ve silahlandırılmış ticaret gemisi toplayıp, Asya ticaretine giriştiler. Hristiyanlaştırmayı engellemek için, Japonya sakoku tabir edilen izolasyon dönemine girdi. Bu dönem sırasında ekonomi dengeli ve ılımlı bir süreç yaşadı. Dönemin ekonomik gelişmeleri, şehirleşme, iç ve dış ticarette anlamlı bir gelişme ve el sanatı endüstrisinde bir yayılma şeklinde ortaya çıktı. Yapı ticareti, bankacılık ve tüccar kurumları ile birlikte yayıldı. Han otoriteleri artan tarımsal üretimi ve kırsal el sanatlarının yayılmasını önceden görmeye başladı. 18.yy ın ortalarında, Edo`nun nüfusu 1 milyon, Osaka ve Kyoto`nunkiler ise 400bin idi. Pek çok kale kenti de büyüdü. Osaka ve Kyoto ticaret ve el sanatları üretiminin merkezi, Edo ise yiyecek ve temel şehir tüketim malzemelerinin tedarikçisi oldu. Pirinç ekonominin temeliydi. Daimyolar köylülerden vergileri pirinç formunda topluyordu. Vergiler hasatın %40`ı gibi yüksek bir orandaydı. Pirinç, Edo`da Fudasashi pazarında satılırdı. Para biriktirmek için daimyolar daha hasat edilmemiş ürünleri dahi sözleşmeyle satmaya başladı. Bu dönemde Japonya, Hollanda`lılardan aldığı kitaplardan, batı bilimlerini ve tekniklerini öğrenmeye çalıştı. Bu bilim alanları, coğrafya, tıp, doğal bilimler, astronomi, sanat, dil bilimi, elektrik, mekanik gibi fizik dallarını kapsar.Meiji Dönemi
19.yy ın ortasında, Tokugawa hükümeti ülkeyi Batı etkisine ve ticaretine açtığından beri Japonya iki ekonomik gelişme döneminden geçti. İlki 1868 de başlayıp İkinci Dünya Savaşı`na kadar sürdü; ikincisi ise 1945 - 1990. Her iki dönemde de, Japonya kendisini Batıya ve Batı düşüncesine açmıştı. Devrimsel nitelikte, sosyal, politik ve ekonomik değişimler yaşadı ve dikkatli bir şekilde geliştirilmiş etki alanları ile bir dünya gücü oldu. Her iki dönemde de, Japon hükümeti ekonomik gelişmeleri ulusal devrimi yukarıdan besleyerek, ve toplumun her seviyesinde planlayarak ve yönlendirerek destekledi. Ulusal amaç, her seferinde Japonya`yı bağımsızlığı asla tehdit edilemeyecek kadar güçlü ve zengin kılmak. Meiji döneminde (1868-1912), liderler batı tarzı yeni bir eğitim sistemi kurdu ve yüzlerce öğreniciyi Amerika ve Avrupa`ya gönderdi ve 3000 kadar Batılı öğretmen aldı. Ayrıca demiryolları yaptı, kara yollarını geliştirdi, toprak reformu yaptı ve ülkeyi yeni gelişmelere hazırladı.Devlet, sanayileşmeyi arttırmak için, özel işletmelere kaynakları ayarlamak ve planlamak konusunda yardım ederken, özel sektör ekonomik büyümeyi uyaracak hale getirilmişti. Hükümetin en büyük desteği, işletmelerin doğması için gerekli ortamı sağlamak oldu. Kısaca, hükümet, üreticiyi yönlendirdi ve işletmeye teşvik etti. Meiji döneminin başında, hükümet yeni fabrikalar, tershaneler yapıldı ve işletmecilere ucuz fiyattan devretti. Bu işletmelerin çoğu hızla büyüdü ve iş dünyasına hükmeden konglomeralar haline geldi. Hükümet, özel teşebbüse ana teşvikçi olarak ortaya çıktı ve düşük vergiler gibi iş sonrası poliçeleri uyguladı.