Kabadayılık, genel kullanımında, fiziksel veya sosyal olarak güçlü olanın güçsüz olana yaptığı taciz şeklidir; sözlü tacizle kasıtlı eziyet etmeyi, fiziki tacizi veya manipülasyon gibi tehdit metodlarını içerebilir.
Temelleri
Araştırma sonuçlarına göre kabadayılık genel olarak şu dört elemanı içerir
# eylem saldırgan ve negatiftir;
# eylem tekrar eden şekilde uygulanmaktadır;
# eylem ilgili iki grup arasında güç dengesizliği olan ilişkilerde gerçekleşmektedir;
# eylem belirli bir amaca yöneliktir
Kabadayılık iki gruba ayrılabilir[ ]
# açık seçik kabadayılık
# dolaylı kabadayılık
Açıkça (dolaysız) kabadayılık erkek kabadayılar yaygın olarak seçtiği eylemdir. Dolaysız kabadayılık fiziki saldırı içerir. Açık seçik kabadayılık çeşitleri;
* itmek ve tartaklamak
* birşeyler fırlatmak
* tokatlamak ve vurmak
* boğmak
* yumruk atmak ve tekmelemek
* dövmek
* bıçaklamak
Sosyal taciz veya dolaylı kabadayılık kadın kabadayılar ve ufak çocuklar arasında yaygındır. Kurbanı sosyol olarak izole etmek amacındadır. Bu izolasyon çok çeşitli yollardan sağlanır:
* dedikodu yaymak
* kurban ile sosyal ilişkiyi reddetmek
* kurban ile sosyal ilişkiye girmek isteyenlere kabadayılık yapmak
* kurbanın giyimi ve diğer sosyal farkları ile dalga geçmek (bu farklar kurbanın ırkı, dini, fiziksel engeli, vb. olabilir)
Dolaylı kabadayılığın diğer çeşitleri; farkedilmesi oldukça zordur ve sözlü olarak icra edilir; şöyledir:
* lakap takmak
* küsmek
* başkalarını da kendine uymaya zorlamak
Kabadayılık insanların birbiri ile ilişki halinde oldukları tüm ortamlarda gerçekleşebilir. Okulda, işyerinde, orduda, evde ve ülkeler arasında (bakınız: Şovenizm). Durum ne olursa olsun, kabadayı ile kurban arasındaki güç yapısı aynıdır. Çatışma dışında kalanlara göre, kabadayınıın gücü kurbanın kabullenişinden, verilen gözdağına yeterince karşı koyamamasından gelmektedir. Lakin, kurbanın genellikle kabadayının tehditlerinden korkmak için ya yeterli sebebi vardır ya da eski kötü tecrübeleri.
Dalga geçmek ile kabadayılığın farkı
Dalga geçildiğinde (biri başkasına takıldığında):
* Birisi iyi bir espri anlayışıyla sizle eğlenmektesir.
* Sizinle dalga geçen sizi tanıyan ve sizi önemseyen biridir.
* Takılma ciddiye alınmaması gereken bir şeydir - hatta siz bile komik bulursunuz
* Dalga geçilmesine bozulsanız bile, çok ciddi bir yıkıma uğramazsınız bir süre sonra kötü his kaybolur.
* Dalga geçme (takılma) iki yönlü bir şeydir. Bir süre önce biriyle dalga geçen, bir başka sefere dalga geçilen ve bir süre önce dalga geçilen bir başka seferinde dalga geçen olabilir.
Dalga geçme ve takılma kötü hale geldiğinde ve/veya uzun sürüp sadece tek taraflı olduğunda takılma kabadayılık haline gelmiş demektir.
Kabadayıların özellikleri
Araştırmacıların ortaya koyduklarına göre kabadayılık yapan yetişkinler otoriter, idare etmek veya baskın olmak ihtiyacı olan özelliklere sahip kişiliklerdir. Sosyal becerilerde eksiklik ve astlara önyargılı yaklaşım risk etkenleri olabileceği de belirlenmiştir.
Başka araştırmalar göstermiştir kıskançlık ve kin kabadayılık için motif olabilir, kabadayıların öz saygılarından eksiklik olduğuna dair kanıtlar da vardır. Yine de kabadayılığın sadece eğlence için yapıldığı örnekler vardır. Çocukken kabadayılık kurbanı olanların yaptığı kabadayılıklar bu tipte olabilir. Zira kabadayıların yaptıklarıyla eğlenmeleri, kurbanlarına da aynısını yapmayı ögretebilir.
Araştırmacılar diğer risk faktörlerini şöyle sıralamaktadıralr: hızla sinirlenme ve güç kullanımı, saldırgan davranışlara eğilim, başkalarının davranışlarını düşmanca algılamak, kendi görüntüsünü korumaya yönelik takıntı ve takıntılı veya sert karşılıklarda ısrar. Ayrıca kabadayıların kurbanlarına nazaran saldırgan ve daha dikkat çekici gözükmeleri bir çok okulda ödüllendirilmektedir.
Kabadayılık geleneksel de olabilir. Bazı yaş grupları veya yüksek rütbe kendini astlarından yüksek gördüğü durumlarda bu sınıflandırmaya girer.
Kabadayı davranış kalıbının çocuklukta kaynağının bulunabileceği söylenir:
"Eğer saldırgan davranışla çocukken mücadele edilmez ise, bu davranışın alışkanlık haline gelme tehlikesi vardır. Araştırma sonuçlarına göre çocukken yapılan kabadayılık, yetişkinlikte suçlu davranışa ve
aile içi şiddete yol yol açma riski oluşturmaktadır."
Kabadayılık suç veya fiziksel şiddet içermeyebilir. Çoğu zaman sadece Psikolojik istismar veya sözlü taciz şeklinde gerçekleşir.
Şiddetin erken uyarı sinyalleri
Ebeveynler, eğitimciler ve öğrenciler şiddetin erken uyarı işaretlerini ayırdına varmayı öğrenebilirler. Bu işaretlerden bazıları şunlar olabilir:
* Sosyal ortamlarda içine kapanıklık
* Aşırı izolasyon ve yanlızlık hissi
* Aşırı reddedilme korkusu
* Okula ilginin kaybolması, akademik performansta düşüş
* Şiddet ile ilgili kötü geçmiş ve saldırgan tavır
* Uyuşturucu ve alkol kullanımı
* Şiddeti özendiren ve yücelten filmlere, videolara ve internet sayfalarına aşırı ilgi
* Şiddet tehditleri
Kabadayılık çeşitleri
Okul kabadayılığı
Okullarda kabadayılık yetişkinlerin gözetimi olmadığı alanlardan gerçekleşmektedir. Okulun her yerinde olabilecek kabadayılık daha çok koridorlarda, tuvaletlerde, grup çalışması ve okuldan sonra çalışma gerektiren sınıflarda gerçekleşir.
Okulda kabadayılığın bir uç örneği Amerika`nın Iowa eyaletinde yaşandı. 8. sınıf öğrencisi Curtis Taylor üç yıl boyunca kabadayı kurbanı oldu. Lakap takma, dolaba sıkıştırılma, t-shirtine süt dökülmesi, eşyalarına zarar verilmesi gibi kabadayılık eylemlerine maruz kaldı. Curtis Taylor devam eden tacizler sonucunda 21 Mart 1993`te intihar etti.
90`larda, Birleşik devletler (en hatırda kalanı Columbine Lisesi katliamı olmak üzere) okullarda salgın halinde silahlı saldırı haberleri gördüler. Bu şiddete maruz kalmış çocukların iddiasına göre saldırıları gerçekleştirenler kabadayı kurbanlarıydı ve okul idaresi denemesine rağmen kabadayılığın engelleyememesinden sonra bu şiddete baş vurmuşlardı. Bu olayların bir çoğunda silahlı saldırı kurbanları hem ateş edenlerin velilerini ham de okulları dava etmişlerdir.
Bu yükselen şiddetin sonucu olarak, bir çok ülkede öğrencilere işbirliğini, ikili ilişkilerde arabulma, çatışmaları çözümleme teknikleri öğreten programlarla, kabadayıların önüne geçilmeye başlandı. Bu önlemlerle bile bir kurban yetkili birime bir kabadayılık vakası gösterdiğinde, kabadayı ceza almakta ve daha kızgın geri dönmektedir.
Medya olayların yaygınlığını gösterdiğinden beri Amerika`da jüri kurbanları daha iyi anlamaktadır. Yakın zamanda bir çok kurban maksatlı eziyet vermekten kabadayıları ve okulları da birlikte ve eş sorumlu olarak dava açmaktadır. Amerikalı kurban ve ailelerinin insan hakları ihlallerinden, ırk veya cinsel ayrımcılıktan veya eşit hizmet vermediğinden dolayı öğretmenlere dava açma hakları vardır.
Türkiye`de de benzer şiddet eylemlerini 2006`da medya gündemde tutup dikkat çekti. Milli Eğitim Bakanlığı yine aynı dönem yayınladığı genelge ile artan şiddetin önlenmesine yönelik eylem planlarını açıkladı. Çeşitli sempozyumlar ve eğitim seminerleri düzenlendi.
İşyeri kabadayılığı
}
İşyeri kabadayılığı, aynı çocuk kabadayılığında olduğu gibi, bireyin veya grubun isteğini elde etmek için saldırgan veya sebepsiz davranışta bulunma eğilimidir. Bir grup tarafından gerçekleştirilince grupça saldırı, mobbing olarak adlandırılır. Okul kabadayılığının fiziki unsurları yerine işyeri kabadayılığında organizasyonun ve toplumun kural ve tutumu yer alır. Örneğin bir işyeri kabadayısı altında çalışanı hakkında uydurduğu yalanla dedikodu çarkını kullanabilir. Bir işveren kişisel nedenler ile hoşlaşmadığı bir çalışanının her hareketini sürekli tenkit edebilir. Bu tür hareketler yasadışı değildir, firmanın içtüzüğüne bile aykırı olmayabilir; yinede hedef aldığı çalışana zarar vereceği ve işyerinde moralini bozacağı kesindir.
Workplace Bullying and Trauma Enstitüsü (İşyeri Kabadayılık ve travma Enstitüsü)`ne göre iş yeri kabadayılığı "bir yada çok kişinin bir çalışanı hedef alan tekrar eden kötü davranışları aşağılanma, gözdağı verme ve performans sabotajı karışımıdır". İstatistikler göstermektedir ki kabadayılık vakaları, yasadışı ayrımcılık vakalarının 3, işyeri şiddeti vakalarının 1600 katıdır. 10000 çalışandan biri işyeri şiddetine maruz kalırken 6 çalışandan biri kabadayılık mağdurudur. Kabadayılık cinsel tacizden ve sözlü tacizden çok daha geneldir.
Siber kabadayılık
Siber kabadayılık elektronik uzayda gerçekleşir. Terimin isim babası Kanadalı eğitimci Bill Belsey`e göre:
Kabadayılar dünya çapında kurbanlarının gözünü korkutmak için blog yaratabilirler.
Komşu kabadayılığı
Komşulararası kabadayılık birbirlerinin gözünü korkutma şeklinde gerçekleşmektedir. Uykuyu sabote etmek için sürekli gürültü yapmak, küçük ya da uydurma kazaları yetkili mercilere şikayet etmek bu tipe girer. Amaç rahatsızlık vererek komşuyu taşınmaya zorlamaktır.
Politik kabadayılık
Şovenizm en geniş anlamıyla, herhangi bir gruba olan aşırı, nedene dayanmaksızın oluşan bağlılıktır; sıklıkla karşı gruba olan nefret ve kötü niyet duygularını da bebaberinde getirir. Normalde Askeri güç veya tehditle yapılır.
Tehditlerle daha güçsüz ülkelere, yardım ve garanti verilmeyeceğinin veya istenilmeyen bir ticaret yapılanmasına girmesine izin verilmeyeceğinin ortaya konması genel uygulamadır.
Askeri kabadayılık
2000`de Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı kabadayılığı tanımladı: "...göz korkutmak veya başkalarını mağdur etmek veya gayri meşru ceza vermek için fiziksel kuvvet kullanımı veya otorite kullanarak taciz."
Yine de askeri kabadayılığa açık soruşturma yapılmasının engellendiği iddia edilmektedir. İngiltere`deki Deepcut Barakaları askeri kabadayılık hakkında tam bir soruşturma yapılmasını hükümetin reddettiği bir örnektir.
Askerliğin diğer mesleklerden farklı olduğu konusunda ortak konsensus bu davranışı normal karşılayabilir zira bu düşünce biçimi hayatlarını riske sokan askerlerin kabadayılığa karşı gelmeye yetecek fiziki gücü ve ruhu eğiteceklerini düşünür.
Bazen kabadayılık önlenemez hatta önemlidir, ama yukarıdan aşağıya doğrudur. Eğitim birliğinde ana görevi: sadakatin bireye ne pahasına olursa olsun birimi korumak demek olacağı savaşan bir birim oluşturmaktır. Eski grup bağları zayıflarken, kabadayılık sayesinde güçlenen bağlarla yeni bir grup meydana getirmektir.
Bazı ülkelerde birliğe kabul sınavı ritüel olmuştur ve hoş görü ile karşılanmış hatta güç ve karakteri sağlamlaştırma yolu olarak kabul görmüşken bazı ülkelerde ise acemi katılımcılara düşük rütbeli askerlerce yapılan sistematik kabadayılığı askeri politika tarafından ya açıkça söylenmeksizin veya açıkça desteklenmiştir(Dedovşina. Ayrıca Rus ordusu`nda yaşlı/tecrubeli askerlerin az tecrubelileri taciz ettiği -fiziksel olarak yumrukla ve tekmeyle- çokça rastlaşılan durumdur.
Askeri çevrenin kabul sınavı ve kabadayılığı askeri akedemi, okul ve çeşitli silahlı kuvvetlerde görülebilmektedir. Taciz; cinsel nesnelleştirmeye, cinsel tacize ve hatta tecavüze kadar varabilir.
Aşağılayıcı Lakaplar
Lakap, normalde aileden birinin yahut bir arkadaşın taktığı isimdir. Asıl isim yerine geçen genel olarak kullanılan bir kısa isim ve ya daha çok küçükken takılmış bir isim olabilir.
Lakin, kabadayı, arkadaşça takılan lakaplar yerine, kurban ile ilgili aşağılayıcı lakaplar takar. Çocuklukta verilen isimler bireyin diğerleri arasından sıyrılmasına yarayan özellik ve ya davranışına dikkat çeker. Bazı durumlarda hedeflenen özellik kurbanın fark edilmesinden hoşnut olmadığı bir özellik olabilir. Kızıl saçlı birinin "havuç kafa", gözlüklü birinin "dört göz" olarak adlandırılması gibi. Kabadayılar fiziksel farklılıkları (doğum lekesi gibi) hedef alan isimler de seçebilir ve bu kakaplar yetişkinlere ve öğretmenlere zararsız gelebilecek şekilde orjinallerinden değiştirilmiş olabilir.
Aşağılayıcı lakaplar okulla sınırlı değildir. (Yetişkin) kabadayılar, işyerşnde veya diğer sosyal ortamlarda da başkalarına isim takabilirler. Bu isimler de kişiliği hedef alan kişinin başarısızlığıyla ilgilidir. Yetişkinlerde lakap takma genellikle diğer istismar edici davranışlarla birlikte gerçekleşmektedir.
Taciz etmek
Okulda kabadayılıkla başa çıkmak
Yasal önlemler
Kabadayıya karşı yasal olarak harekete geçmek mümkündür.
Amerika`da 31 Temmuz 2006`da Casey County Lisesi`nden beş kız, okul idaresinin tekrar eden kabadayılığı göz ardı ettiği için dava açtı. İddiaya göre bir kız ve ailesi müdüre şikayete gittiğinde "yapılacak bir şey olmadığı, idare etmesini" öğütlemiş; Bir diğer durumda kendisine yumruk atan öğrrenciyi şikayet eden kurbana öğretmeni "o sana kızgın" demiş; bir diğer kız müdür yardımcısına şikayete gittiğinde kurbanın "sertleşmesi" gerektiğini söylemiştir. Dava daha sona ermemiştir.
Okulda kurbanlara yardım
Bir okul takımı üyelerinin bir sorumluluğu da kabadayı kurbanlarına yardımdır.
Şu yardımlarda bulunulabilir:
- Eğer biri konuşmak niyeti ile yaklaşmışsa mutlaka dinlenmelidir. Bazen bir kurbanın tüm istediği ve ihtiyacı dinlenilmesidir.
- Durumu araştırdıktan sonra düzeltme maksadıyle kabadayı ile kurban arasına girilebilir. Durum daha kötü olmadan soruna çözüm bulma şansı olabilir.
- Kabadayının ve kurbanın aileleri bilgilendirilmelidir. Onlarla çözümleri konuşun. Mümkünse birlikte bir toplantı düzenleyin.
- Kurban, ailesi ve öğretmenle konu hakkındaki gelişmeleri takip edin
- Okulda kabadayının tutumunu ve kurbanın güvenliğini takip edin
Okulda kabadayılığı azaltıcı önlemler
Araştırmacılar (Olweus, 1993; Craig & Peplar, 1999; Ross, 1998; kabadayılığı önlemeye ilişkin çeşitli stratejiler geliştirmişlerdir:
- Yetişkinleri durumdan haberdar ve önleme dahil edin
- Kabadayıığın asla kabullenemez olduğunu açıkça ortaya koyun
- kabadayı/kurban problemlerine ayrılmış bir okul konferansı düzenleyin
- Okul bahçesinde, koridorlarında ve lavabolarında yetişkin kontrolünü ve dikkati arttırın
- önemsemeye, saygıya ve güvenliğe eğilin
- başkalarına zarar vermenin sonuçlarına eğilin
- saldırgan davranışların sonuçları uygulamada kararlı ve hızlı olun
- Tüm saldırganlık vakalarının takipçisi olun
- Okul idaresi, öğretmenler, ebeveynler arasındaki iletişimi geliştirin
- Okulda öğrencilerin sorunlarını, önerilerini anlatabilecek şikayet kutusu bulundurun
- Birlikte öğrenim aktivitelerini gösterin
- Kabadayılara öfke kontrolünde ve empati oluşturmalarında yardımcı olun
- İkili ilişkilerde pozitif olmaya özendirin
Ayrıca bakınız
Kaynakça
}
Dış bağlantılar
Kaynaklar
Vikipedi
Türkiye'de kabadayılık
Eskiden her mahallenin bir kabadayısı vardı. Kimilerine göre Tophane saldırısının bir sebebi de mahallenin bu adabının bozulmasıydı. İşte yiğit kabadayıların yerini devletle kol kola girmiş mafya babalarına bırakmasının öyküsü… Tartışma yeni değil, hatta “son kabadayı” olduğu söylenen Dündar Kılıç “mafya”lığı hep reddetti. Aslında onun bu hassasiyetini anlamak için mafya babalarının, kabadayıların, külhanbeylerin ve hatta hepsinin atası tulumbacıların hikayelerine göz atmak gerekiyor.
Osmanlı’da, İstanbul’da dar sokaklara sıralanmış ahşap evler, yangın sırasında itfaiyenin önemini artırıyordu. Her mahallenin itfaiye görevini de yürüten kabadayılar, yani “tulumbacılar”, cesaretleri, güçleri ve çok hızlı koşmaları ile ünlüydü. Statüsünü cesaretine, bileğine ve silahına dayanarak kendi kazanırdı. Kariyeri için olur olmaz kavga çıkarmak yetmezdi, gereksiz yere zor kullanmak hoş karşılanmazdı. En önemli koşul namlı bir kabadayıyı mertçe bir kavgada yenmekti.
Racona uymayan düelloya Haklarını gözettikleri mahalle sakinleri ile iyi geçinirlerdi. Polisle başları sürekli dertteydi, ancak polisle ilişkileri her iki tarafın çıkarlarına uygundu. Kabadayı semtin içişlerini kendi usullerine göre yönetmekte serbestti, karşılığında ağır suçlarda polise yardım etmekle yükümlüydü. Cezaevi onlar için yeraltı hayatının kurallarını öğrendikleri bir okuldu, ne kadar yatarlarsa o kadar itibar görürlerdi. Çoğu iyi içer ama kontrolünü kaybetmezdi. Gece hayatında şehrin ünlü “yosma”larıyla takılırlardı. Aralarında bir anlaşmazlık olduğunda racon keserlerdi, yani kendilerinden yaşlı ve bilge bir kabadayı her ikisini de dinler, kimin haklı olduğuna karar verirdi, genelde karara kimse itiraz etmezdi, ancak eğer ederlerse tek seçenek vardı: Düello. Bir kabadayı için en kötü şey ise “madra” olması, yani itibarını kaybetmesiydi.
O devirlerde külhanbeyler makbul sayılmazdı, hatta kabadayılar birini küçültmek isterlerse “külhanbeyi” derlerdi. Sermet Muhtar Alus “30 Sene Evvel İstanbul” kitabında tulumbacıların kendilerine has kıyafetleri, argoları ve tavırları olduğunu yazıyor: “Sıfır kalıp, dar Beyoğlu, vişne çürüğü fes. Tepede ve yanlarda perçemler. Yakası büzme, omuzdan ilikli mintan. Kısa, dar ceket. Yenlerin içlerinde mor kadife. Yün kuşak. Bol pantolon. Yumurta ökçe ayakkabı yahut şıpıdık. Omuza asılmış saldırma veya belde kama. Ara sıra notasız bir sesle veyahut ıslıkla bir türkü ara nağmesi mırıldanmak. Sık sık, sol kolunu kıvırıp arkasından fıskiye gibi tükürüş. ”
Cumhuriyet’in ilk yıllarında yönetimin sert uygulamalarından kabadayılar da etkilendiler ve 1940’lara dek sesleri çıkmadı. Ancak 50’lerde yine özellikle İstanbul’da adları duyulmaya başlandı. Eski Emniyet Müdürü Erdoğan Alıveren, 1950’lerdeki kabadayıları şöyle hatırlıyor: “Şişli’de meydana bakan bir apartmanın kapısında kahve ocağı işleten ‘apartman’ Mustafa, Kürt İdris, Kurtuluş’ta kahvehanesi olan Tatavlalı Niko, Kasımpaşalı Ahmet ve Vezneciler’de kahvehane işleten Arap Nasri gibi şahıslardı. Terlikçi Ahmet’in Meyhanesi de bu kabadayıların toplanıp içki içtiği yer idi.”
İstanbul’un ilk “baba”sı
“Türkiye’nin Mafyası” kitabında kentleşme ile birlikte bu “romantik kabadayılar”ın giderek yerini zor uygulayan, baskıcı kişilere bıraktığı belirtiliyor. Ateşli silahlar yeraltı dünyasını kaçınılmaz olarak değiştirdi ve kabadayı, “baba”ya dönüşmeye başladı. Ancak elbette bu geçiş hemen olmadı. “Babalar Senfonisi” kitabının yazarı gazeteci Engin Bilginer’in “İstanbul’un ilk babası” dediği Oflu Hasan, 50’li yılların en güçlü kabadayılarından idi. 1950’lerde Tophaneli Araplar ile Galatalı Lazlar arasında, çok ölü ve yaralıya mal olan çete savaşında racon kesmiş ve anlaşmazlığı bitirmişti. 1968’de ölen Oflu Hasan’ın cenaze töreninde 20’ye yakın Emniyet müdürü, 50 polis şefi, CHP’li Çalışma Bakanı Ali Rıza Uzuner ve devrin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın oğlu Kaya Sunay’ın gönderdiği çelenk vardı. Kent şövalyeliği yerini ülke çapında yöneticilerle bağlantı içerisinde olan “baba” figürüne bırakıyordu.
Bilginer’in kitabında dönemin kabadayı ve mafya babalarına dair çarpıcı bilgiler yer alıyor. Örneğin Tophane baskınından sonra adı geçen, tüm ısrarlarımıza rağmen röportaj vermeyi kabul etmeyen Arap Nasri’nin 1968’de Maltepe’de büyük bir kumarhanesi vardır. Dönemin Emniyet Müdür Muavini İbrahim Vural kumarhaneyi trenden inen polislerle bastı ancak daha sonra görevden alındı. Arap Nasri uzun süre Tophane ve Kemeraltı’ndaki genelevleri haraca kesti, İstanbul’a gelen yabancı gemilere kumanya veren firmalardan da haraç alıyordu. Sonra kendisi kumanya satmaya başladı. Bir süre sonra ise Bilginer’in deyimiyle, “bütün pisliklerden elini tamamen çekmiş, ticaretle uğraşıyordu. O artık bir beyefendiydi!”
Hümanist kabadayı
Bir başka ünlü “kabadayı” Dündar Kılıç, en az 38 kere hapse girdi, çıktı, generallerle tutuklandığı da oldu, aynı generallerle yasadışı iş yaptığı da iddia edildi. Günlerce süren işkencelerden de geçti, Turgut Özal’ın karısı ve çocukları kendisinden yardım da istedi. Trabzon’da doğan, kabadayılığı hapiste Oflu’lardan öğrenen Kılıç, kısa sürede İstanbul’un yeraltı dünyasında önemli yer edindi. Eğlence dünyasının, Beyoğlu’nun huzur ve emniyetinin “garantisi” oldu. Toplam 21 yıl hapis yattı, cezaevinde “onlardan çok şey öğrendim” dediği Yaşar Kemal, Selahattin Eyüboğlu, Yılmaz Güney gibi isimlerle arkadaş oldu ve MİT tarafından “solcu baba” diye fişlendi. Ancak o solcu olmadığını söyler ve şöyle der: “Ben insan sevgisine dayalı hümanist felsefeyi benimserim.”
Bilginer’in tam 20 yıl öncesine dair şu yorumları kulağınıza tanıdık geliyor mu? “Kabadayıların ‘baba’ adını aldıkları, mafya düzeninin ülkemize belki de hiç ayrılmayacak şekilde yerleştiği, rüşvetin, uyuşturucunun, kaçakçılığın, hayalicinin kol saldığı, cinayetlerin satın alındığı, devlet görevlilerinin babaların silahlarını taşıdığı, sayılmamış para tomarlarının havada uçuştuğu, mahkemesiz, temyizsiz infazların yapıldığı bir dönem.”
İstanbul polisinin kabusu Hrisantos
1900’lerin başında İstanbul’daki Rum azınlığa sahip çıkarak ünlenen Hrisantos, kabadayılar üzerine yazanlar tarafından bir asi, katil, cani olarak anlatılıyor. Kurnazlığı ve korkusuzluğuyla nam salan Hrisantos, kabadayılığın bütün özelliklerini taşıyor.
Hakkında geniş bilgi, dönemin gizli polis teşkilatı Teşkilat-ı Mahsusa’nın şefinin anılarında yer alıyor. 1898’de doğan Hrisantos, eğitimini bir barda alır, 16 yaşında haraç ödemek istemeyen bir dükkan sahibinin boğazını keser. Osmanlı polisi peşine düşer ancak nice vukuattan sonra bile yakalayamaz. “Onu yakalayıp öldüreceğim” diyen polis İsmail’in bürosunu basıp “bir kurşun yeterince uyarıcı olmalıdır” sözleriyle ayrılması ününe ün katar. Rum azınlığın kahramanı olan Hrisantos, öldürdüğü dördüncü polis Muharrem’den sonra Aynalıçeşme Polis Karakolu’nu basar ve içerideki polisleri silahsızlandırarak nezarete koyar.
Yakalanamayan Hrisantos, bir çatışmada yaralanır ve karısına değil, ilk aşkı Eftimya’ya gider ve orada ölür. Hrisantos’un ünlü oyuncu Selda Alkor’un dedesi Muharrem Alkor olduğu söyleniyor.
Kaynak
Aktüel Dergisi