Üzerinde çalıştığı her müzik formunda reform yapan tek besteci olan Beethoven, müzik tarihindeki en büyük isimlerden biridir.
Beethoven ailesinin kökleri Belçika’da bulunan Brabant’a dayanır. Dedesi Köln elektörünün hizmetine şarkıcı olarak girince Bonn’a yerleşmiş, daha sonra ise hiç beste yapmamasına rağmen müzik direktörü olmuştur.
Alkole karşı olan zaafıyla bilinen Beethoven’in babası Johann da saray müzisyeniydi. Aynı Mozart’ın babasının yaptığı gibi oğlunun yeteneklerini sömürmek istemişti; ancak Beethoven’in güçlü kişiliği buna hiçbir zaman izin vermedi. Daha sonraki donemde Beethoven’ın ihtilalci kimliğinin oluşmasında çocukluğunda gördüğü baskının rolü büyüktür. Beethoven kendisini saray veya aristokrasinin değil bütün herkesin sanatçısı olarak görüyordu. Bu nedenle ömrünün çok kısa bir bölümünde sarayın hizmetinde çalışmış, bağımsız güç olarak kendi ayaklarının üzerinde kalmıştır.
İlk müzik eğitimini babasından aldıktan sonra, 1779’da Christian Gottlob Neefe’yle çalışmaya başladı. 1783’te ilk bestesi olan Dressler’in Marşı Üzerine Çeşitlemeler Neefe’nin yardımıyla yayımlandı. 1786’da Viyana’ya yaptığı ziyaretin ardından, annesinin olumu üzerine Bonn’a geri döndü ve Kont Walstein’ın hizmetine girdi. 4 yıl boyunca kontun orkestrasında viyola çaldı.
1792 Bonn gezisinde Beethoven’in bestelerini gören Haydn, Ludwig’i beraber çalışmak için Viyana’ya davet etti. Bu davet üzerine Viyana’ya yerleşen Beethoven ölene değin bu şehirde yaşamıştır. Müziğin iki büyük isminin anlaşması kolay değildi. Bu nedenle Beethoven, Haydn ile uzun süre çalışma imkanı bulamadı. Besteci olarak tekniğini geliştirmek için Schenk’ten, kontrpuan ustası Stephansdom’dan ve Albrectsberger’den müzik tekniği; Salieri’den vokal kompozisyon dersleri aldı.
1798 yılında Beethoven işitme problemleri yaşamaya başladı. Bu tarihten itibaren 21 yıl boyunca hiç kimseyle iletişim kurmadı. Ancak 1819 yılına gelindiğinde yazarak insanlarla diyalog kurmaya başladı. 21 yıl boyunca çekilen yalnızlık çok derin acılar yaşamasına neden oldu. Beethoven bütün senfonilerini işitme problemi yaşamaya başladıktan sonra bestelemesi de dikkate değer bir olaydır.
Beethoven ömrü boyunca birkaç kadını sevmesine rağmen hiç evlenmemiştir. Bunlar içinde evlenmeye en çok yaklaştığı ve en çok sevdiği Ölümsüz Aşık’tır. Kim olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte bu kadının, Frankfurtlu bir tüccarın karısı olan Antonie Brentano olduğu sanılmaktadır. Sevdiği kişiye kendini bütünüyle veren Beethoven, Diabelli Varyasyonları’nı Ölümsüz Aşkı’na adamıştır.
Beethoven her sabah gün ağarırken uyanır, öğlen üçe kadar çalışırdı, Yemeğin ardından yaz, kış demeden kar da yağsa, çok da sıcak olsa mutlaka 2-3 saat süren öğleden sonra yürüyüşlerine çıkardı. Bu yürüyüşler sadece dinlenme ve rahatlama amaçlı değil; ayni zamanda müziği için ilham bulmak içindi. Bunun ardından evine dönen Beethoven, geceleri çok nadiren eserleri üzerinde çalışır, genellikle kitap okurdu. Saat onu geçmeden ise mutlaka uyumuş olurdu.
Beethoven hayat boyunca zatürre, tifo, erythema gibi birçok hastalıkla mücadele etmek zorunda kaldı. 1826’da kardeşi Karl ile Gneixendorf’ta yaptığı tatilin ardından Viyana’ya dönüşünde, siroz hastalığı iyice ilerlemiş, yataktan kalkamaz olmuştu. 26 Mart 1827’de hava iyice bozmuş, durmadan yağmur yağıyordu. O sırada akan büyük bir şimşekle Beethoven’in odası aydınlandı. Aynı anda, yumruğunu havaya kaldıran Beethoven’in gözleri birkaç saniyeliğine hayata meydan okurcasına açıldı, ve ardından bir daha açılmamak üzere kapandı. Doktorlar bunun Beethoven’in anlamlı bir hareketi değil, sadece ışığa karşı bir tür refleks olduğunu söylemektedirler. Beethoven yaklaşık 30.000 kişinin katıldığı bir cenaze töreninin ardından Wahring mezarlığına defnedildi. 1888’de ise naaşı Viyana Merkez Mezarlığı’na Schubert’in mezarının yanına aktarıldı.
Beethoven’in 9 senfonisi, 5 piyano konçertosu, bir keman konçertosu , bir piyano keman ve çello için üçlü konçerto, 32 piyano sonatı ve birçok oda müziği eseri bulunmaktadır. Sadece 1 opera bestelemiştir. Orijinal ismi Elonore olan Fidelio operası en güzel operalardan biridir. Beethoven’in başarıyı yakaladığı en önemli yapıtları ise senfonileridir. İlk senfonisini 1800 yılında tamamlamıştır. Eroica isimli 3. senfonisini Napolyon’a adamıştır. Bu dönemde Napolyon birçok ülkeyi, o ülkelere bağımsızlık getireceğini vaat ederek işgal ediyordu. Napolyon kendi yazılarında bunun sadece savaşa girdiği ülkenin direncini kırmak için bir taktik olduğunu söyler. Napolyon’un kendini imparator ilan etmesinin ardından Beethoven ithafını geri çekti. 9. senfoni ise gelmiş geçmiş en iyi senfoni olarak değerlendirilebilir.
Beethoven yavaş çalışan bir müzisyendi. Üzerinde çalıştığı eseri oya gibi işlerdi. Taslakları incelendiğinde başlangıçta önemsiz gibi görülen çalışmalar, sonunda eşsiz bir esere dönüşür, minuet mükemmel bir scherzo olurdu. Müziği, ifade gücü ve teknik olarak çok üst seviyedir. Daha enerjik ve dinamik eserler üretebilmek için Mozart’ın müziğindeki eleganslıktan uzak durmuştur. Ayrıca Mozart’ın müziğinde pek görülmeyen bilinçaltı dünyası Beethoven’in yapıtlarında önemli bir yer tutar. Eserleri klasik formda olmakla birlikte, özellikle Op. 109 piyano sonatıyla beraber Romantik Döneme geçişi hızlandırmıştır.
Ek biligi
Ludwig van Beethoven (1770-1827) 18. yüzyılın 19. yüzyıla kavuştuğu günlerde müzik tarihi, Ludwig van Beethoven'in sesiyle bir deprem sarsıntısına uğrar. Beethoven, Klasik dönemin hazinesini Romantik dönemin kaynaklarına aktaran bir köprüdür. Klasik dönem müziği Beethoven ile doruğa tırmandığı kadar yeni bir çağa, Romantizme doğru kimlik değiştirmeye başlar.Kimi tarihçi Beethoven'i Klasik çağa yaraştırır, kimi tarihçi için Romantizmin başlangıcıdır. Hatta kimileri, onu iki çağı birbirinden ayıran yüce bir anıta benzetirler. Beethoven'i Klasik ya da Romantik olarak sınıflandırmaktansa kendine özgü bir dönemin sanatçısı olarak görenler de vardır. Bu son görüşle Beethoven Çağı olarak adlandırılan dönem, 1790'dan, onun ilk yapıtlarından, 1830'a, ölümünden üç yıl sonrasına dek uzanır.
Beethoven'in gençlik günlerinde Fransız Devrimi (1789) ve devrimin getirdiği yeni boyutlar Avrupa'yı sarsmaktadır. George Washington Amerikan cumhurbaşkanı olmuştur (1792). Haydn, sanat yaşamının doruğundadır; Mozart'ın ölüsü bilinmeyen bir gömütte yatmaktadır. Önceki çağa göre toplumun değerleri değişmektedir. Ülkesinde ve dışarda değişen güçler her sanatçı gibi Beethoven'in yapıtlarına da yansır. Sanatçı toplum içinde yeni bir kimlik kazanmıştır: Artık toplumun hizmetlisi değil, yapıtlarıyla toplumun sesini haykıran bir kahramandır.
Besteci, tarihin akışını, kendi özel duygularını da katarak müziğinde işlemeye koyulur. Örneğin: Beethoven, başlangıç yıllarında Napolyon'a olan hayranlığı ile üçüncü senfonisine Bonaparte başlığı verir. Hemen ardından, Napolyon'un diktatörlüğe tırmanışından dehşet duyarak senfoninin ilk sayfasındaki sunuşu yırtar ve yeni bir başlık oluşturur: "Eroika (Kahramanlık) senfonisi: Büyük bir adamın anısına." Ayrıca, 1815'teki Waterloo Savaşı’nın etkisiyle Wellington'un Zaferi’ni besteleyip savaşın seslerini duyurur.
Beethoven'in tarihi bir bombardıman sarsıntısıyla titrettiğini söyleyenler, onun müziğindeki güçlü dinamizmi, ateşli dışavurumu, kamçılayıcı duyguları kastederler. Ancak her yapıtında mutlaka böylesi bir ateşli coşkudan söz etmek doğru olmaz. Yer yer ince bir alay, Haydn-Mozart'ın güleç nüktesine benzemese de, bir Romantik ironi duyulur; fırtınalı öyküleri yumuşacık, sıcacık bir deyişe akabilir.
Genç yaşında başlayan sağırlığı (1798) giderek ağırlaşmış ve 1820'de işitme duyusunu iyice yitirmiştir. İç kulakla duyduğu müziğin esin kaynağı kendisidir. İyi eğitimi ve üstün yeteneği, sağırlığın besteleme sürecini kesmesine izin vermez. Ancak dış dünyanın seslerinden, başkalarının müziğinden koptukça yoğunlaştığı iç dünyasında besteleri giderek daha karmaşık ve zor anlaşılır hale dönüşür. Kimseleri duymadıkça içe dönük ve alıngan bir kişilik geliştirir. Çevresinden kuşkulanmaya, yakın dostlarından bile uzaklaşmaya, hatta saldırgan olmaya başlar. Son dönem yapıtlarındaki eksantrik kişilik, sağırlığın sonucudur.
Beethoven'in not defterleri, notalama taslakları ve karalamaları çok ünlüdür. Köylerde, ormanda ve kasaba dışında uzun yürüyüşler yaptığı; aklına gelen düşünceleri küçük notlar halinde yazdığı bilinir. Gün ışırken ya da gecenin karanlığında beste yapmayı sevdiğini söyler. Sir Julius Benedict onunla 1823'teki ilk karşılaşmasını şöyle anlatır: "Kısa boylu şişmanca bir adam. Kırmızı yüzü, gür kaşları, bıçak gibi bakışlarıyla etkileyici bir görünüşü var. Ayak bileklerine kadar uzanan kara bir manto giymiş. Beyaz saçları geniş omuzlarında dalgalanıyor. Ve o dehşet verici kahkahası! Sanki Kral Lear ile karşılaşmış gibi oldum."
Beethoven'in müziği, kendinden önceki hiçbir bestecide olmadığı kadar iç dünyasındaki öznel duyguların doğrudan dışavurumu izlenimini verir. Kişisel duygularını, içinde yaşadığı dönemin izlerini müziği ile yansıtmak, Romantik akıma kapıları açan bir yoldur. Romantik besteci yapıtın biçiminden çok içeriğindeki öz ile ilgilenecektir. Öz de öznel olabildiğince romantiktir.
BEETHOVEN'İN YAŞAMI
Ludwig van Beethoven 16 Aralık 1770 yılında Almanya'nın Bonn kentinde dünyaya gelir. Dedesi Ludwig, Köln valisinin saray müzikçilerinden, babası Johann da koro üyelerindendir. İlk müzik derslerini veren babası oğlunun üstün yeteneğini keşfedince onu bir ikinci Mozart gibi yetiştirmek ister: Uzun saatler piyano çalışmaya zorlar, odaya kapatır, gereğinde döver ve cezalar uygular. Ancak Beethoven'in yeteneği Mozart'ınkine benzemez. Piyano, keman ve org çalmayı öğrenir ve ilk kez sekiz yaşında halk önünde çalar.On yaşına bastığında babası onu, daha ciddi bir eğitim gerektiği düşüncesiyle sarayın orgcusu Christian Gottlob Neefe (1748-98)'ye götürür. Neefe, Beethoven'a müzik kuramı ve kompozisyon dersleri verir. On üç yaşında orgculuk yapmaya başlar. On yedi yaşında Viyana'ya gider ve Mozart'a çalar. Mozart bu çocuğun çok parlak bir geleceği olduğunu söyler. Annesi ölüm döşeğinde olduğu için yine Viyana'ya döner. Babasının alkol bağımlılığı nedeniyle iki erkek kardeşinden (Cari 1774 - Johann 1776) oluşan ailesini geçindirmek zorunda kalır. Kilisede ve tiyatrolarda viyola çalarak para kazanır.
1792'de Viyana'ya Haydn ile çalışmaya gönderilir. İki yıla yakın birlikte çalıştıkları sürede ayrı yapıdaki kişilikleri nedeniyle uyum sağlayamazlar. Beethoven'in Haydn'dan neler öğrendiği, bu derslerin ne denli çatışmalı geçtiği karanlıkta kalmıştır. Beethoven zamanın ünlü bir opera bestecisi olan Johann Schenk (1753-1836) ve önemli bir kompozisyon öğretmeni olan Georg Albrechtsberger (1736-1809) ile çalışmalarını sürdürür. İtalyan opera bestecisi Antonio Salieri (1750-1825) de bir ara Beethoven'a öğretmenlik yapar.
Viyana'daki ilk günlerinde Bonn'dan gelen maaşı ile geçinir, ancak 1794'te Fransız orduları Ren bölgesini işgal edince ödenek de kesilir. Babası ölünce kardeşleri de onunla birlikte yaşamaya Viyana'ya göç etmişlerdir. Beethoven piyano dersi vererek, konserlerinden gelir derleyerek ve yapıtlarının basılı notalarını satarak para kazanır. Prens Lichnowski'nin konutunda kalır. Prens, Beethoven'a ilk kez, 1796'da bir konser turnesi düzenler: Prag, Dresden ve Berlin. Beethoven 13 numaralı Pathetique sonatını Prens'e adar.
Bu arada kendini Viyana'da parlak bir piyanist olarak tanıtmıştır. 1795'te ilk kez bir piyano konçertosunu (katalogda ikinci olarak sıralanan, aslında ilk yazılandır) çalar. Ve hemen ardından 3 piyano triosu ve 3 piyano sonatının notaları basılır. Yeni ortaya çıkan piyanonun olanaklarını denemekte, iç dünyasının dizgine vuramadığı fırtınalı duygularını bu çalgıda sergilemektedir.
Beethoven, 1802'de işitme duyusunu iyice yitirmeye ve bundan kurtulamayacağını anlamaya başlayınca ağır bir bunalıma girer. Müziksel açıdan karşılaşacağı zorluklardan çok, toplumdan kopacağını anladığı için sarsılmıştır. Bir besteci olarak notaya baktığı anda müziği kafasında duymakta, beynine üşüşen esinleri iç kulağı ile düzenleyip notaya dökebilmektedir. Bir piyanist olarak felaket başlar! Artık değişik sahnelerde alkış topla-yamayacak, şef olarak yapıtlarını yönetemeyecektir! Ayrıca ders vermesi de olanaksızdır. Böylece sosyal yaşamının sona erdiğini fark eder. Kendini insanlardan çekip iç dünyasına kapanır. Viyana soyluları onun hem dostları hem de işverenleridir. 1809'd a Prens Kinski, Prens Lobkowitz ve Arşidük Rudolph, Viyana'da yaşaması koşuluyla ona yıllık gelir bağlar.
Beethoven'i içine düştüğü bunalımdan kurtaran yine kendi iradesidir: "Bestelemem gerektiğini sezdiğim tüm yapıtları ortaya çıkarmadan bu dünyadan çekip gitmek yok!" diye bir karar alır ve yeniden savaşa koyulur. Bu savaş, müziğine kahramanca yansır. Eroica senfonisini, Fidelio operasını, İsa Zeytin Dağında başlıklı oratoryosunu ortaya çıkarır. Ve bestecinin yeni bir boyut, fırtınalı, yoğun bir yazı stili kazanmasına yol açar.
Beethoven'in yaşamındaki ikinci ağır bunalım, adı hiçbir zaman açıklanmayan (yakın bir dostunun eşi olduğu sanılan) sevgilisinden ayrılması ile patlak verir. 1812'de Beethoven'in ona yazdığı ve "Ölümsüz aşkım" diye hitap ettiği mektuplar, bu konuda bizleri aydınlatır. Hep ulaşamayacağı kadınlara aşık olmuş, sonuçta aldığı yaralar onu uzun süre etkilemiş ve müziğinin akışını kesmiştir. Beethoven'in erişilmez aşkın peşinde koşması, Romantik sanatçının yazgısına örnektir.
Sağırlığı arttıkça küçük defterler edinir ve çevresindekilerle yazışarak konuşmaya başlar. 1825'te kardeşi Carl'ın ölümünden sonra dokuz yaşındaki yeğeni Karl'ın vesayetini alabilmek için uzun süre uğraşır.
Son kuvartetini 1826’nın güzünde bitirir. Aynı yıl genç yeğeni Karl'ın intihara kalkışması Beethoven için yeni bir bunalım yaratır. Yeğeni ile birlikte kardeşi Johann'in evinde birkaç hafta geçirirler. Beethoven aralık ayında evine döndüğünde hastadır. Üç ay hasta yatar, doktorların elinden bir şey gelmez. 26 Mart 1827 günü fırtınalı bir havada, gök gürlerken ölür. Cenazesine on binlerce kişi katılır. Mezarı Viyana'nın Merkez Mezarlığı'ndadır (Central Friedhof).
BEETHOVEN'İN MÜZİĞİ
Beethoven'in yapıtlarını üç dönemde incelemek gelenek haline gelmiştir: Gençlik, orta yaş ve olgunluk dönemi. Fransız besteci Vincent d'Indy (1851-1931) bu dönemlere Taklit, Dışa dönüş ve Yansıtma başlıklarını verir.Gençlik Dönemi (1795-1802): Haydn ve Mozart'ı örnek aldığı dönemdir. Piyano yapıtları henüz doğal bir coşku içindedir. Beethoven'in piyano biçemi Haydn'a olduğu kadar Jan Ladislav Dussek (1760-1812) ve Clementi'ye de pek çok şey borçludur. Bu ilk dönemdeki yapıtları henüz Klasik yapıyı taşımakta ama Romantik öze yaklaşmaktadır. Op.2, (1796) ilk üç piyano sonatı Op.7,10 ve 13 numaralı sonatların her biri üç bölümlü Klasik yapıda ve Haydn-Mozart çizgisindedir.
İlk üç sonat Haydn'a adanmıştır. İlk kuvartetleri de Haydn etkisindedir (Öp.18,1798-1800). Bestecinin ilk dönemine ait diğer oda müziği yapıtları Öp.ı Piyano Triosıt; Öp.12 Üç Keman Sonatı, Öp. 5 İki Çello Sonatı; Öp.20 Septet'tir. İlk senfonisi 1799'da yazılmıştır. Dokuz senfonisi arasında en Klasik olanıdır. Tümüyle Haydn örneğine dayanır. 1802'de yazılan İkinci Senfoni, bestecinin ikinci döneminin eşiğindedir. Senfonilerdeki dans havalı menuet bölümü ise onun yapıtlarında kamçılayıcı bir scherzo'ya dönüşmüştür. Scherzo ve finalinde tümüyle Beethoven'in enerjisi belirgindir. İsa Zeytin Dağında adlı oratoryosu (1802-03) ve Prometheus'un Yaratıkları balesi (1800-01) bu dönemin ürünleridir.
Orta yaş dönemi (1803-1816) en verimli yıllarıdır. Sağırlığını kabullenip, yazgısına kahramanca karşı koyabildiğim kanıtlamak peşindedir. Geniş boyutlu yapıtlarda etkileyici bir anlatım dili, dramatik bir karakter oluşturur. Eroika senfonisi (no.3), Fidelio operası (1803-05), Waldstein (1804) ve Appasionata (1804) sonatları hep dramatiktir.
Beethoven korkuları yenen kahramanca haykırışını duyurur. 1806'dan 1812'ye dek süren bu yiğitçe ortam, bir yanda da tanrısal bir huzur ortamı ile örtüşür. Beethoven'in bu dönemdeki piyano sonatları üç değil, dört bölümlüdür. Piyano yapıtları da daha parlak, virtüozluk gerektiren bir tekniktedir. Piyano konçertolarından üç, dört ve beşinciyi art arda besteler.
Eroika ile başlayan senfoniler zinciri, Sekizinci Senfoni'nin sonuna dek bu dönem içinde yer alır. Eroika (0/5.55), bir kahramanlık destanı gibidir. Görkemli anlatımı, ikinci bölümdeki cenaze marşının askeri havası, son bölümdeki atletik ve neşeli adımlarla yaşanan zafer sevinci, bu yapıtta bestecinin dinamizmini sergiler. Dördüncü senfoni (Öp.60), üç ve beşin görkemli anlatımları arasında kalan Klasik üsluplu, zarif, neşeli bir yapıttır.
Beşinci senfoni (Öp.67), belki de müzik tarihinde dinleyeni en çok etkilemiş, ünlü girişinden en çok alıntı yapılmış senfonidir. Beşinci Senfonide ana tema olan dört nota, Beethoven'den sonra kaderin kapıya vuruşu olarak yakıştırılmıştır. Bu ana tema senfoninin her bölümünde egemendir. Daha derin etkinlik, daha gürültülü sesler kazanmak için besteci kalabalık bir çalgı grubu öngörmüştür. Altıncı, Pastoral Senfoni (Öp.68), huzur dolu, gizemli bir dünya yaratır.
Yedinci (Öp.92) ve Sekizinci (Öp.93) senfoniler aynı yıl, 1812'de yazılmıştır ve dünyasal değerlerin, insanın kendi coşkusunun, öz gücünün kutlan-masıdır. Yedinci ve Sekizinci Senfoni'lerinden sonra Beethoven anıtsal yapılar kurmayı yavaşlatır.
Bu dönemin önemli ürünlerinden bir bölümü de orkestra uvertürleridir. Beethoven hep ardından operalar yazmayı düşlediği uvertürler yazar Bunlardan ancak Fidelio'nun operası gerçekleşir ve uvertürü Leonora başlığı ile (ilk düşündüğü isim) konser programlarının dağarcığına girer. Egmont ve Coriolan uvertürleri, büyük senfoni biçiminin bir özeti gibidir. Tek Keman Konçertosu, Razumovski Kuvartetleri-, Öp.47 ve Öp.96 Keman Sonatları; Öp.97 Trio, bu dönemin ürünleridir. Öp.59 kuvartet dizisinden üçünü o sıralar (1806) Viyana'nın Rus büyükelçisi olan Kont Razumovski'ye adar ve her birinde Rus halk ezgilerinden temalar sunar.
Beethoven bu döneminde her türlü müziksel biçimden yararlanabilmeyi kendine hak tanır. Kendine özgü biçeminde, kendi müzik dilini dilediğince özgür kullanabilir. Eksantrik davranışları, çevrede dikkati çekmektedir. Viyana'nın en soylu aileleriyle dostluk eder. İşverenleri mutlu etmek gibi bir kaygısı yoktur. Haydn ve Mozart dönemi artık sona ermiştir: Ne işverenin sarayında bir hizmetli üniforması giymelidir, ne de aşçı ve uşaklarla aynı sofraya oturtulabilir. Beethoven'in patronları ile ilişkisi çok değişiktir. Hiçbir zaman onların isteği doğrultusunda beste yazmaz, kendi içinden gelen biçimi onlar için değiştirmez.
Olgunluk dönemi (1816-1827) besteleri, dramatik gösteriden uzak, içedönük yapıtlardır. 1813-14'teki yapıtları pek çarpıcı nitelikte değildir. 1815, Beethoven için oldukça mutlu sayılabilecek bir yıldır: Parasal durumu düzene girmiştir. Yapıtları övülmekte, çalınmakta, Viyana içinde olduğu kadar dışında da adı ünlenmektedir. Ancak sağırlığı ruhsal durumunu iyice etkilemiştir. Artık en yakın dostuna bile kuşkuyla bakar; kimsenin arkadaşlığını istemez. Dış dünyayı yıllardır duymadığı için belleğindeki sesler iyice arınmış ve yoğunlaşmıştır. Bu dönemin ilk örnekleri bir dizi şarkıdır (Öp.98). Piyano sonatları artık bestecinin içe dönük imgelerini dile getiren deneysel özellikler taşır: Piyano Sonatı Öp.101 (1816), Öp.106 (1818) gibi. Piyano için yazdığı Diabelli Çeşitlemeleri'nde tema ve çeşitleme tekniğine yenilikler getirir: Her çeşitlemede yeni anlam katmanları bulur. Son beş piyano sonatı da bu gruba girer.
Başta yaylı çalgılar kuvartetleri (Öp. 127, 130,131,132,135) (1824-26) olmak üzere, Beethoven, son dönem oda müziklerinde üç ya da dört bölümle sınırlanan klasik biçime bağlı kalmaz. Çeşitleme ve füg yapısını yeğ tutar. Art arda dizilmiş aralıksız yedi bölüm bile kullanabilir.
Son döneminde, orta dönemindekine benzer ilginç bir şahlanma ve kahramanca coşkuyla ortaya çıkan başyapıtları, Beethoven'in doruğa tırmanışını sergiler: Hammerklavier Sonat'ı, Öp. 106, Missa Solemnis ve 9. Koral Senfoni, üçüncü dönem stili olan derin düşüncenin yansımalarıdır. Besteci, huzurlu, dingin bir meditasyon derinliğinde, önceki dönemlerin yerinde duramayan, tutkulu dışavurumunun üstesinden gelmiştir. Müziksel dili daha soyutlaşmış ve yoğunlaşmıştır. Yeni bir sonorite (ötüşüm) arayışındadır. Yalın halk ezgilerinin altında derin bir felsefe sergileyen geçitler, soyut bir archaism (eskillik), bestecinin kendine özgü çözümlemeye varışıdır. Dokuzuncu Senfoni, ölümsüz insan mutluluğudur. Schiller'in Neşeye Övgü başlıklı şiirine uzun yıllar hayranlık duyan Beethoven, uluslararası kardeşlik konusunu, orkestraya kattığı koro ve solistleriyle, coşkuyla vurgulamıştır. Son bölüm, senfoninin diğer üç bölümünü çağrıştıran temalarla yüklü büyük bir çeşitlemedir.
BEETHOVEN'İN ÖNEMİ
Beethoven hiç kimseyi mutlu etmek için beste yazmadığı gibi, bestelerini de bir gösteriş olarak değil, iç dünyasının gereksinimi olduğu için üretmiştir. Beethoven'in son yapıtlarını onun ancak birkaç çağdaşı anlayabilmiştir. Uzun yıllar 0/7.135 gibi yaylı çalgılar kuvartetleri anlaşılmaz, garip bir müzik olarak nitelenmiş, yorumundan kaçınılmıştır. Oysa Beethoven için artık kalıplar, biçimsel özellikler önemli değildir. Giderek yapıtın içeriğinde anlatmak istediği gerçeği, özü, kendine özgü yoğun bir dil ile yansıtmaktadır.Bestecinin ilginç bir yönü de otuz yıl boyunca, durmadan, tükenmeden hep eşit zaman aralıklarında yapıt üretmiş olmasıdır. Ne bunalımları, ne de zor yaşam koşulları, besteleme sürecini engelleyebilmiştir.
Beethoven'dan sonraki kuşaklarda onun etkisi hemen görülür: Örneğin Yedinci Senfoni'sini Schubert'in Do Majör Senfoni'sinde, Mendelssohn'un İtalyan Senfonisi'nde, Berlioz'un Harold İtalya'da adlı yapıtında, Wagner'in Do Majör Senfoni'sinde duyabilirsiniz. Dokuzuncu Senfoni ise Bruckner, Brahms, Berlioz ve Mahler'in yapıtlarında derin izler bırakmıştır.
Programlı senfonileri (3,6,9) Romantik çağın senfonik şiir geleneğine kapıları açmıştır. Diğer senfonileri ise, Klasik kalıplara bağlı kalacak bestecilere yol gösterecektir. Beethoven'in kendi yazgısıyla savaşması ve müziği ile yaşama tutunması da kendinden sonra Wagner gibi birçok besteciye örnek olmuştur.h2>BEETHOVEN'İN BAŞLICA YAPITLARIOpera: Fidelio, Öp.72 (1805, 1806 ve 1814'te yeniden düzenlenir)
Koral müzik: Missa Solemnis Re Majör, Öp.123 (1819-1823); Do Majör Missa, Op.86 (1807); İsa Zeytin Dağında Oratoryosu (Christus am Olberg) Op.85 (1803); Koral Fantezi, Op.80(1808)
Senfoniler: No.1, Do Majör, Op.21 (1800); No.2, Re Majör, Op.36 (1802); No.3-Eroika-Mi Bemol Majör, Op.55 (1809); No.4, Si Bemol Majör, Op.60 (1806); No. 5, Do Minör, Op.67 (1808); No.6-Pastoral- Fa Majör, Op.68 (1808); No.7, La Majör, Op.92 (1812); No.8, Fa Majör, Op.93 (1812); No.9-Koral-Re Minör, Op.125 (1824).
Konçertolar: 5 piyano konçertosu: No.1, Do Majör, Öp.15 (1798); No.2, Si Bemol Majör, Op.19 (1795), IMo.3, Do Majör, Op.37 (1801); No.4, Sol Majör, Op.58 (1806); No.5, Mi Bemol Majör-imparator-Op.73 (1809); Keman konçertosu, Re Majör, Op.61 (1806); Piyano-keman-çello için Üçlü Konçerto, Do Majör, Op.56 (1804).
Uvertürler ve tiyatro müziği: Prometheus, Op.43 (1801); Coriolan, Op.62 (1807); Leonora uvertürleri no.1,2,3, Op.138 (1805-6); Egmont, Op.84 (1810); Atina Harabeleri (Ruinen vonAthen) Op.113 (1811).
Yaylı çalgılar kuvartetleri: Op.18:1-6 (1798-1800); Op.59 Razumovski kuvartetleri (1806); Öp.74 Arp (1809); Op.95 (1810); Op.127 (1824); Op.132 (1825); Op.130 (1826); Op.133, Grosse Fuge (1826); Op.131 (1826); Op.135 (1826).
Piyano müziği: 32 piyano sonatı-no.8 Pathetique Öp. 13 (1799); no.14 Ayışığı (Moonlight) Op.27, no.2 (1801); no.21 Waldstein Öp.53 (1804); no.23 Appassionata (1805); no.26 Veda sonatı (Farewell) Op.81 a (1810); no.29 Hammerklavier Op.106 (1818); Diabelli Çeşitlemeleri Op.120 (1823); çeşitlemeler, bagateller.
Diğer oda müzikleri: Arşidük Piyano Triosu Op.97 (1811); Yaylı Çalgılar Kenteti; Piyanolu Kentet; Piyano-keman sonat-Iarı-Op.24 İlkbahar Sonatı (Spring) (1801); Op.47 Kreutzer Sonatı (1803); Üfleme Çalgılar Sekizlisi (1793). Tenor ve piyano için şarkılar (Uzaktaki sevgiliye -Andieferne Geliebte) Op.98 (1816).
misafir - 9 yıl önce