Tevfik Fikret’in halasının kızı Sermet Hanımla evlendi. Bundan iki kızı oldu. Mehmed Rauf, Sermet Hanım hayattayken iki evlilik daha yapmıştır. Hepsinden kız çocukları olmuştur. İkinci Meşrutiyetin ilanına sevinen Mehmed Rauf, o sırada Zanbak adlı açık saçık hikayesini neşredince, subaylıktan atıldı. Geçimini kalemiyle sağlamak zorunda kaldı. Yakalandığı hastalıktan kurtulamayan Mehmed Rauf, 1931’de İstanbul’da öldü. Hastalığı sırasında geçim sıkıntısına girdiğinden hükümet bir miktar aylık bağladı.
Batı edebiyatını ve Halid Ziya’nın İzmir’deki yazılarını yakından takib ederek edebi kişiliğini kazanmıştır. Fransız realistlerine bağlı olmakla birlikte, daha çok Fransa’daki psikolojik romanın öncülerinden olan Paul Bourget’in tesiri altında kalmıştır.
Mehmed Rauf, Bahriye Mektebinde okuduğu sırada Fransızca ve İngilizceyi öğrenmiş, batı edebiyatını kendi dillerinden okumuştur.
Tıpkı Halid Ziya gibi mensur şiirler, hikayeler ve tahlil romanları yazan Mehmed Rauf’un hikaye ve romanlarında hayatından kuvvetli akisler görülür. Bu romanlar, yazarın yaşadığı ve yaşamak istediği aşk maceralarının hikaye ve roman haline konulmuş ifadeleri gibidir.
Roman, hikaye, mensur şiir, tenkit gibi türlerde otuzu aşan eseri olan Mehmed Rauf daha ziyade Eylül romanı ile tanınır. Bu roman, Türk edebiyatında, psikoloji ve tahlil romanının başarılı ilk örneğidir. Yazar eserde, basit bir vak’ayı ele almış ve dış alem tasvirlerinden ziyade, kahramanların ruh hallerini; düşünce, duygu, tasarı ve umut serüvenlerini anlatmaya çalışmıştır.
Mehmed Rauf’u Halid Ziya’dan ayıran başka bir özellik, üslubunun biraz daha sade ve yalın olmasıdır. Bir diğeri de üslubu ve hikayelerinin hemen hemen sadece aşk ekseni etrafında dönmesidir.
Mehmed Rauf’un cümle yapısı hayli zayıftır. O, Halid Ziya tarzı mensur şiirlerinin en güzellerini Siyah İnciler (1901) adlı bir kitapta toplamıştır. Böğürtlen, Ferda’yı Garam, Genç Kız Kalbi, Karanfil ve Yasemin, Son Yıldız, Halas gibi eserleri, tanınmış romanlar arasındadır. İhtizar, Âşıkane, Son Emel, Menekşe, Bir Aşkın Tarihi, Üç Hikaye, Pervaneler Gibi, Kadın İsterse, Gözlerin Aşkı, Eski Aşk Geceleri gibi eserleri de, çoğunu aşk konusunda yazdığı, küçük ve büyük hikayelerini topladığı kitaplardır. Halid Ziya’nın Ferdi ve Şürekası romanını piyes haline koyan Mehmed Rauf’un Cidal, Pençe, Sansar, Yağmurdan Doluya gibi tiyatro denemeleri de vardır.
ek bilgi
İlk ve orta öğrenimini Balat'daki mahalle mektebiyle, Soğukçeşme Askeri Rüşdiyesi'nde gören Mehmet Rauf, Bahriye mektebini bitirerek (1893) deniz subayı oldu. 1894'de staj için Girit'e, 1895'de Kiel kanalının açılış merasiminde bulunmak üzere Almanya'ya gönderildi ve dönüşünde Trabya'da elçilik gemilerinin irtibat subaylığına atandı. Üç kez evlenen (ilki Tevfik Fikret'in halasının kızıdır) ve çeşitli gönül maceraları peşinde sürüklenen Mehmet Rauf 1908'den sonra bahriyeden ayrılarak, hayatını yazarlıkla kazanmaya çalıştı. Cumhuriyet devrinde kadın dergileri çıkarmasına, ticaretle uğraşmasına rağmen eknomik sıkıtılardan bir türlü kurtulamadı ve yoksulluk içinde, 23 Aralık 1931 tarihinde İstanbul'da öldü.ESERLERİ
Romanları:Eylül,Ferda-ı Garam, Karanfil ve Yasemin, Genç Kız Kalbi, Böğürtlen, Son Yıldız, Halas, Ceriha, Kan Damlası.
Hikaye kitapları:İhtizar, Son Emel, Aşk Kadını, Eski Aşk Geceleri,İlk Temas, İlk Zevk
Oyun:Pençe
Düzyazı şiirler:Siyah İnciler