II. Dünya Savaşı sırasında darlığı çekilen bazı maddeler dolayısıyla özellikle İran sınırında kaçakçılık olayları artmıştı.Bölgedeki aşiretlerle güvenlik kuvvetleri arasında sık sık çatışmalara yol açan bu olaylardan biri de Van`ın Özalp ilçesinde patlak verdi. Bir bölümü İran topraklarında yaşayan Milan aşiretinin Temmuz 1943`te büyük bir hayvan sürüsünü kaçırdığı yolundaki ihbar üzerine sınıra gönderilen jandarma birlikleri kaçakçıları yakalayamadı. Ardından aşiretin Özalp`ta yaşayan 40 akrabası gözaltına alındı. Mahkemenin yalnızca 5 kişiyi tutuklayarak geri kalanları serbest bırakmasına karşın, Özalp`e gelen Mustafa Muğlalı`nın emriyle 33 köylü sorgulamaları yapılmak üzere iki asteğmenin komutasındaki bir askeri birliğe teslim edildi.Köylüler sınıra yakın bir yerde kurşuna dizildi ve daha önce hazırlanan bir tutanağa dayanılarak kaçmaya çalışırken vuruldukları öne sürüldü.Olaydan yaralı olarak kurtulan bir köylü durumu ilgili makamlara duyurmayı başardıysa da yapılan başvurulardan bir sonuç alınamadı.
Demokrat Parti`nin etkili bir muhalefet partisi olarak TBMM`de yer almasının ardından olay yeniden gündeme geldi.TBMM Başkanlığı`na verilen bir soru önergesinin kabul edilmesi üzerine olayla ilgili asker ve sivil yöneticiler hakkında soruşturma açıldı. Bütün sanıkların Genelkurmay Askeri Mahkemesi`nde tutuklu olarak yargılandığı davada kurşuna dizme emrini verdiğini söyleyen Muğlalı, 2 Mart 1950`de ölüm, ardından da hafifletici nedenlerle 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ama askeri yargıtay kararı bozdu; Muğlalı yeni yargılama başlamadan 11 Aralık 1951`de hapiste öldü. CHP`nin 6-7 Eylül Olayları`nda ``"azınlıklara karşı ayrımcılık yapıldığı"`` iddiası üzerine, DP tarafından misilleme olarak, olay tekrar TBMM`de gündeme getirilmiştir. Bu kez olayın geçtiği dönemdeki bütün TBMM üyeleri ve CHP`nin sorumluluğu iddiasıyla, bizzat İsmet İnönü için yargılanma istenmiştir. 12 Şubat 1956 ve 25 Şubat 1956 tarihlerinde Meclis`te görüşülen konu, 1958 tarihli Meclis Tahkikat Komisyonu raporu ve Meclis görüşmeleriyle zaman aşımı ve çeşitli af yasalarından dolayı tekrar kapatılmıştır.
Olayın siyasi tartışmaları
Milli Birlik Komitesi üyelerinden Orhan Erkanlı hadiseyi şöyle değerlendirmektedir: Cquote|""Demokratlar, bitmez tükenmez müsademelerde (silahlı çatışma) eşkıya takiplerinde şehit düşen Türk ordusunun evlatlarının hesabını soracak yerde kendi siyasi çıkarları uğruna, Kazım Karabekir`den sonra Doğu`da ilk defa nisbi bir sükunet sağlayan büyük kumandan Muğlalı`yı mahkeme huzuruna çıkarmayı tercih ettiler. Elbette bu uygulamadan devrin hükümetlerinin ve İnönü`nün de haberi vardı. Fakat yiğit Muğlalı, askerliğin, kumandanlığın ezeli kuralına uyarak (kumandan yapılan ve yapılmayan her şeyden sorumludur) suçlamaları üzerine aldı ve neticede ölüme mahkum edildi."`Mayıs 2004 tarihinde Van`ın Özalp ilçesindeki jandarma sınır taburunun adı Mustafa Muğlalı Kışlası olmuştur. Bu durum o tarihte yaşananların bir orgeneralin idama mahkum edilip cezaevinde kahrından ölmesini askerin hala içine sindirememiş olduğunu gösterir.ref|dipnot1
Tarihe ``"33 kurşun vakası"`` olarak da geçen bu olaydan sonra Ahmed Arif, ``Hasretinden Prangalar Eskittim`` adlı şiir kitabında ``Otuzüç Kurşun`` isimli şiirini yayınlamıştır:ref|dipnot2
Vurulmuşum Dağların kuytuluk bir boğazında Vakitlerden bir sabah namazında Yatarım Kanlı, upuzun... Vurulmuşum Düşüm, gecelerden kara Bir hayra yoranım çıkmaz Canım alırlar ecelsiz Sığdıramam kitaplara Şifre buyurmuş bir paşa Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz Rivayet sanılır belki Gül memeler değil Domdom kurşunu Paramparça ağzımdaki...
Dipnotlar
- not|dipnot1 ``33 kurşun ve Muğlalı Paşa``
- not|dipnot2 ``Mustafa Muğlalı`nın Yargılanması`` Murat Yılmaz