Akım Hakkında
New Wave``, bir terim olarak pek çok karışıklığa neden olmuştur. Aslında, Sire Records`un başkanı ``Seymour Stein`` o zamanlar yeni kontrat imzaladığı bir müzik grubunu pazarlamak için bir isim arıyordu. Çünkü radyolar dinleyicilerine o dönemde punk rock`ın geçici bir heves olduğunu ısrarla söylüyorlardı ve Stein, New Wave terimide karar kıldı. Stein, bu müzik akımının 1960`larda Fransız film sektöründeki New Wave akımıyla denk tutuyordu. Çünkü,tıpkı Fransız film yapımcıları gibi,onun yeni sanatçıları ``(özellikle de Talking Heads)``, "anlaşmaya yanaşmayan, deneyimci ve kendi icra ettikleri müziğin eleştirel tüketicileri olan" bir nesildi. Bu yüzden de New Wave ilk başta punk rock`la aynı görülüyordu. Bu dönemde, akım rock müzikte üçüncü değişim akımı gibi görüldü; birinci akım 1950`lerdeki Rock and Roll akımı, ikinci akım 1960`lardaki British Invasion`dı. Ve 1970`lerde ortaya çıkan bu "New Wave", yani "yeni akım" da üçüncü akım olarak görüldü.Zamanla, dinleyiciler de bu müzisyenlerin kendi zamanlarının müzisyenlerinden farklı olduğunu fark ettiler. The Ramones ve Sex Pistols`u takip eden anarşik garaj gruplarının yapıları "punk" olarak tanımlanırken, deneyselliğe, sözsel derinliğe ve daha ince yapımlara yönelen Missing Persons, Talking Heads, The Nerves, Blondie, Paul Collins` Beat, Television, Patti Smith, The Jam, The B-52`s, Devo, Elvis Costello, Tubeway Army ve bunlar gibileri "New Wave" yani "Yeni Akım" olarak adlandırıldılar. Yine de bu sanatçılar, "temelde punk olarak" sınıflandırıldılar.
Tom Petty (belki bir şaka sırasında) "New Wave"`i bulan kişi olarak belirtilir. Paul Zollo`nun "Conversations with Tom Petty" (Tom Petty İle Konuşmalar) adlı kitabında, gazetecilerin Petty`nin grubu The Heartbreakers`ı tanımakta zorlandıklarını,grubun punk olmadığı farkettiklerini ama yine de onları Elvis Costello ve Sex Pistols`la tanımlamaya çalıştıklarını söylüyor. Petty, -belki birazda şakayla- ``You`re Gonna Get It!`` (1978) albümündeki "When the Time Comes" şarkısının "New Wave`i başlatmış olabileceğini" söyledi.
Sonunda terim, ska, reggae, ya da deneysel olup olmadığına bakılmaksızın basit, gürültülü ve hızlı müziği benimsemeyen bütün müzik gruplarını tanımlamakta kullanıldı. Bu yüzden, The Police, The Records, R.E.M. ve TheBeat, birbirleriyle olduğu kadar The Clash ya da The Stranglers gibi punk gruplarıyla da çok az ortak noktası olduğu için New Wave olarak kabul edildiler.
Yine de daha sonra,``"post-punk"`` daha karanlık ve daha az pop etkisi altındaki grupları tanımlamakta kullanılırken ``New Wave`` daha az gürültülü,daha çok pop sesleri içeren müzikler için kullanıldı. Yinede punk, New Wave ve post-punk 1970`lerin abartılı pop müziğine bir tepki olma özelliklerini korudur. Pek çok müzik grubu, yaşamları boyunca kolayca ikisine hatta her üç katagoriye de girdiler.
MTV 1981`de yayına başladığında, pek çok müzik türü gibi New Wave müzik videoları da artış gösterdi. New Wave sanatçıları MTV`nin kuruluşundan öncede videoları kendi tanıtımlarında kullanarak, müzik videolarının grup tanıtımlarında kullanımında öncülük ettiler. Sonuçta, New Wave, 1980`lerin müziğiyle bağdaştırılıp o dönemin olmazsa olmazları arasında girdiler.
Yaklaşık olarak 1992`lere kadar pop müzik üstünde hala etkilerini sürdürsede, akım`ın 1986`larda öldüğü söylenir. 1990`ın sonlarında Nebraska temelli müzik grubu Saddle Creek Record tarafından 1998`de yayınlanan The Faint, debut albümü Media`yı çıkarırken New Wave`e yöneldi. 1990`larda, popüler grup No Doubt da New Wave üzerinde etkili oldu. 21. yüzyılın başlarında da Brooklyn ve Londra`daki sahnelerde 1980`lerde doğan çocuklar için New Wave tekrar canlandı. Pek çok indie rock grubu da post-punk hareketini tekrar yaşatmaya çalışırken farklı başarılar göstererek New Wave müziğini tekrar canlandırdı.Bunun en popüler örneği The Killers ve The Bravery`dir.