Serdar Erener

Kısaca: Serdar Kamil Erener14 Ocak 1961'de İstanbul'da doğdu.İlk öğrenimini Reşitpaşa ilkokulunda tamamladıktan sonra eğitimine RobertKolej ve Boğaziçi Üniversitesi tarih bölümünde devam etti. Reklamcılığa1984'te Referans Ajansta başladı. ...devamı ☟

Serdar Kamil Erener 14 Ocak 1961'de İstanbul'da doğdu. İlk öğrenimini Reşitpaşa ilkokulunda tamamladıktan sonra eğitimine Robert Kolej ve Boğaziçi Üniversitesi tarih bölümünde devam etti. Reklamcılığa 1984'te Referans Ajansta başladı. İlk işi müşteri temsilciliğiydi. Sonrasında müşteri temsilcisi ve metin yazarı olarak Yorum ajansa geçti. 1986'da Reklamevi'nde yazarlık yapmaya başladı. 1990'da ajansın kreatif direktörü oldu. Sonraki yıllarda Reklamevi'nin yaratıcı ortağı olarak görev yaptı. Ajansın Y&R'a satılmasından sonra CEO/Kreatif Direktör olarak görevini sürdürdü. 2004'te bu ajanstan ayrıldı. Reklamcılık kariyeri boyunca Turkcell, Garanti, Ülker, Türk Havayolları gibi markalarla çalıştı. Sucu Çocuk, Arçelik - Çelik, Cola Turka, Hayat Paylaşınca Güzel, Garanti-Bonus, 12 Dev Adam, Turkcell-Köy Öğretmeni gibi Türkiye'yi konuşturan işlere imza attı. Rabarba, Cereyan ve Filimişleri'nin kurucu ortağıdır. Serdar Erener Sözlüğü: TEKRAR SEYİR DEĞERİ: TV reklamı, seyircinin asıl seyrettiği şeyin arasına giren, istenmeyen bir şeydir. Onu, ‘çıksa da seyretsek’ haline getiren şeye ‘tekrar seyir değeri’ adı veriliyor. Bu çoğunlukla çok iyi bir ses fikri, bir müzik veya komik bir andır. ‘Tekrar seyir değeri’ yüksek bir TV reklamı, normal reklamın birkaç katı daha ekonomiktir. Çünkü çok daha az gösterilerek etki yapabilir. ZELİG KATSAYISI: Reklamcı, kendini reklam siparişini veren müşterinin yerine koymayı çok iyi bilmelidir. O iş, o ticaret onun olsaydı ne yapacaksa onu tavsiye etmelidir. Ama ondan da önemlisi kendini müşterinin müşterisinin yerine koymak, adeta onun kendisi olmaktır. Woody Allen’ın meşhur filmi Zelig’de kahraman böyle bir ‘insan bukalemun’dur. Kimle tanışsa ona dönüşür. İyi reklamcı, kendisine en benzemeyen insana bile dönüşerek onun seveceği sesi, sözü, görüntüyü, bilme-bulma becerisini gösterendir. Buna ‘zelig katsayısı’ deniyor. INSTANT FAME: Reklamın ne işe yaradığı, işe yarayıp yaramadığı, işe yarar reklamın nasıl olduğu, nasıl bulunduğu konusunda belirsizlik ve tartışma devam ediyor. Teori kurmak yerine başarıyı sonuçtan geri gelerek tanımlamak tercih edilmeli. Reklam, nasıl ve nerede yapılırsa yapılsın, 24 saat içinde gönüllerde taht kurmalıdır. Tıpkı bir kaşık kahvenin sıcak suyla karıştığı anda çıkardığı cezbedici koku gibi. Bunu başaramayan reklam, kısmen sokağa atılmış paradır. KARAGÖZ-HACİVAT İKİLEMİ: Modern pazarlama, tüketicileri beklentilerine göre ‘böl-yönet’meye çalışır. Türkiye’de de dışarıdan ithal SES grupları referans olarak alınır. Bu kategorileştirmelerden çok daha önemli ve belirleyici bir kamplaşma Türk siyasetini ve ticaretini belirliyor. Ve bu süreç Karagöz-Hacivat ikilemi olarak öne çıkıyor. Türk tüketici toplumu, bugün yüzünü tamamen Batı’ya dönmüş, okumuş yazmış ya da öyle gibi yapan, kendini ‘modern’ diye tanımlayan ‘Hacivat’larla (ki Karagöz’ün Hacivat’ı da 300 yıl önce öyleydi) yüzünü kültürel olarak Batı’ya dönmemiş ama yerel geleneğiyle modernizmin nimetlerini harmanlamış, kitabi bilgiden çok hayat bilgisinden gücünü alan, Hacivatlardan daha fakir Karagöz’lerin çatışma ve uyumunun toplumudur. Reklamcının elindeki en sağlam segmentasyon, elindeki markanın ne kadar Hacivat, ne kadar Karagöz olduğuna karar vermekten geçer. KULAK ÖNCELİĞİ PRENSİBİ: Reklamcının hitap etmesi gereken en önemli duyu hangisi diye sorulunca dünyanın her yerinde cevap ‘göz’ diye verilir. ‘Görsel kültür her şeye hakim oldu’ denir. Oysa insanın en zayıf duyusu görme duyusu. Anne karnında üçüncü ayda gelişen duyu işitme. Göz doğduktan sonra bile tam işlemiyor. Hemen herkes bir melodiyi tekrarlayabilir. Ama eline kalem alıp gördüğünü çizen kaç kişi var? Nörobilimin son 10 yıldaki keşifleri de bu tezi doğruluyor: Reklamda en önemli duyu işitme. Kulak. Unutulmaz bir cingıl. Esprili bir slogan. Hit bir şarkı. Bunların gücü en iyi yapılmış bir logoda, en iyi çizilmiş bir marka ikonunda bile yok. Göz bedense, kulak ruh. İNSAN TABİATI ICEBERG’İ: İnsan denen mahluku, yüz binlerce yıllık evrimle bugüne gelen bir yazılım olarak görebiliriz. Bu yazılımın iki seviyesi var: Biri yeryüzündeki her insanda aynı olan şey, yani insan doğası. Bu, iceberg’in suyun üstünden gözükmeyen yüzüdür. Diğeri de yeryüzündeki bir topluluktan diğerine değişen gündelik hayatı yöneten kültür. Reklamcı önüne gelen her problemde etkilemek istediği insanın o problemle ilgili insan doğası açısından ne durumda olduğunu incelemeli. Sonra yine o reklamla etkilenmesi istenen insanın hangi kültürel yazılıma sahip olduğuna bakmalı. Diyelim insan doğası açısından, bir anneyi etkilemek için en etkili yol çocuk göstermektir. Etiler’de oturan bir anneyi ise özellikle sarışın çocuk etkileyecektir. Çünkü onun kültüründe sarışınlık makbuldür, gibi... (Kaynak: Platin Dergisi - Ropörtaj Bahar Akgün) Serdar Erener'in Gözünden... REKLAM: Hemen hemen aynı işe yarayan iki şeyden birini, daha fazla para vermeye değer buldurma becerisi. Akla değil kalbe hitap ederek başarılır. YARATICILIK: Hiçbir şey yoktan var olmaz. Olsa olsa daha önce yan yana gelmemiş iki şey yan yana gelir. Hiç sevmediğim bir kelime. TREND: İnsanların sadece onlar yapıyor zannederek dahil oldukları sürü. İNOVASYON: Öleceklerini bile bile hayatı/dünyayı daha iyi bir yer yapmak için didinenlerin yaptığı şey. GENÇ: Hayatı idrak etmeden önceki ruh ve beden hali. Beden kısmı iyi. Ruh kısmı ise berbat. HEDEF KİTLE: Satıcılığı savaşla karıştıran talihsiz kelime. Biz kimseyi vurmuyoruz. Tahrik ediyoruz en iyi ihtimalle. (Bitsin bu laf) MÜŞTERİ: Ticaret onunla başlar. Onunla biter. Duygularına hitap etmezseniz aklındaki parayı da alamazsınız. ÖDÜL: Mesleğin çocukluk hastalığı. Hiçbir gerçek reklamcı ciddiye almaz. Ogilvy’den başlayarak. REKLAMVEREN: En iyisi reklamdan başka çaresi kalmamış olanı... En kötüsü kendini reklamcı zannedeni. MECRA: En etkilisi dedikodu, ikinci en etkilisi TV olan şey. GELECEK: Kaos, düzen ve rastlantının kurulamaz denklemi. Kontrolümüzde olduğu sanılan meçhul. TV: Herkesin aynı anda beraberce seyrettiği ve seyrettiği hakkında birbiriyle yüz yüze göz göze nefes nefese konuştuğu için hala en etkili mecra. (Bkz. collective viewing vs. individual viewing teoremim) BASIN: Afişten sonra reklamcının işini ne kadar iyi bildiğini gösteren ikinci mecra. DİJİTAL: İnsan tabiatı henüz hiç değişmediği halde sayesinde her şeyin değişeceği iddia edilen müphem kavram. (Bence Ray Kurzweil yanılacak ama ben nasılsa göremem.) İNTERNET: Bir bakıma insanlığın gayya kuyusu. Tabiatının en çirkin yüzü. Bir bakıma bilenle bilmeyeni eşitleyen büyük kaldıraç. EKİP: Barcelona. Stara da yer var dayanışmaya da. HEDEF: En önemlisini bize tabiat ‘canlı kal ve çoğal’ diye vermiş. YARIN: Her gün güneşli başlasın istediğim kısım. BUGÜN: Uyanmadan yatmaya aklıma güzel bir şey geldiyse kendime ‘+1’ verdiğim, gelmediyse ‘-1’ verdiğim zaman birimi. MOTİVASYON: İnsanda varsa öldürebilirsiniz. Yoksa var edemezsiniz. HAYAL: Başkalarının gözünde canlandırabiliyorsan gerçekleşir. Gerisi rüyaya girer. AŞK: Yapabildiğin, yaparken zevk aldığın, aynı zamanda senin sınırlarını zorlayan şeyi yapma halinin verdiği duygu. (İşteki haline ‘işk’ denir.) FARK: İnsanlar açısından öyle olmak için çabalayınca olamadığın şey. Markalar açısından olmayınca işini büyütemediğin şey. REKABET: Acı sos gibi hem acı hem zevk veren şey. Olmadığını düşündüğün anda bitersin. YÖNTEM: Amaca giden her yol mubahtır. Amaç hayatı, dünyayı, daha iyi hale getirecek bir şeyse... (Kaynak: Platin Dergisi - Ropörtaj Bahar Akgün)

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Serdar erener
3 yıl önce

Serdar Erener (d. 1960; İstanbul), Türk reklamcı. 1960 yılında İstanbul'un Üsküdar ilçesinin Zeynep Kamil mahallesinde doğdu. Orta ismi Kamil'dir. Bir...

Sertab Erener Otobiyografi: 15. Sanat Yılı Konseri
7 yıl önce

sunulan 2007 yılında verdiği konserin kaydıdır. Konserin dışında abisi Serdar Erener'in ağzından hayatı, kendi yorumları ve Uzay Heparı için özel olarak hazırlanan...

Sertab Erener
3 yıl önce

Sertab Erener (d. 4 Aralık 1964, İstanbul), Türk şarkıcı-şarkı yazarı. Koloratur soprano türündeki sesi sayesinde dikkat çekerek Sezen Aksu'nun yanında...

Sertab Erener, 1964, 1990, 1992, 1994, 1996, 2000, 2001, 2003, Ajda Pekkan, Akapella
Nil Dünyası
7 yıl önce

Yayın Yönetmeni: Şermin Ekinci Yazı İşleri Müdürü: Serdar Erener Yaratıcı Yönetmen: Serdar Erener, Uğurcan Ataoğlu Sanat Yönetmeni: Işıl Döneray Fotoğraf:...

Nil Dünyası, Nil Karaibrahimgil, 2002, Mayıs, Müzik albümü, Müzik tarzı, Nil FM, Nil Karaibrahimgil, Nil Karaibrahimgil diskografisi, Pop Müzik, Taslak
Sertab Erener diskografisi
7 yıl önce

Türk pop şarkıcısı Sertab Erener'in diskografisi, on bir stüdyo albümü, iki konser albümü, üç derleme albüm, bir cover albümü, üç extended play (EP),...

Sertab Erener diskografisi, Türkiye ülke bayrağı, Türkiye Cumhuriyeti, İsveç ülke bayrağı, İsveç, Yunanistan ülke bayrağı, Yunanistan, Belçika ülke bayrağı, Belçika, Hollanda ülke bayrağı, Hollanda
6. Kral TV Video Müzik Ödülleri
7 yıl önce

Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda yapılmıştır. Sertab Erener - Vur Yüreğim Serdar Ortaç - Asrın Hatası Ayna - Fosforlu Cevriye ^ "1999 Kral Müzik...

Nurkan Renda
3 yıl önce

ve sahnede gitarist ve aranjör olarak çalıştı. Gülden Gökşen için, Serdar Erener'in sponsorluğunu üstlendiği "Güldencaz" albümünün prodüktörlüğünü yaptı...

Nurkan Renda, 1975, 21 Ağustos, Ankara, Bilkent Üniversitesi, Burcu Güneş, Can Şengün, Demir Demirkan, Gülden Gökşen, Nazan í–ncel, Nil Karaibrahimgil
Nil Karaibrahimgil
3 yıl önce

Karaibrahimgil Erener (d. 17 Ekim 1976, Ankara), Türk şarkıcı-şarkı yazarı. 21 Ocak 2010 tarihinde Sertab Erener'in kardeşi Serdar Erener ile Nil Nehri...

Nil Karaibrahimgil, 1976, 2002, 2004, 2006, Ankara, Türkiye