düzenle|Şubat 2008
üslup
TorajirÅ Yamada (Japonca: 山田 寅次éƒ, SadÅ hocası olarak SÅyÅ« Yamada: 山田宗有), Japon işadamı ve sado hocası.
SadÅ`n 1866 yılında Tokyo`da dünyaya geldi. Japon Dışişleri Bakanlığı ile birlikte İstanbul`a gönderilir. Abdülhamit ile yakın zamanda arkadaş olan, Japonca dersleri verir. Ders alan askerlerin arasında Mustafa Kemal de vardır. Din değiştirrecek Abdülhalil Yamamada Paşa dını alır. Son olarak 1932 yılında vefat eder.
Yamamada Torijori: Abdülhamit`ten Türkçe öğrendi, Atatürk`e Japonca öğretti
Dalgıçların Japonya açıklarında çıkarmaya çalıştıkları Ertuğrul Gemisi, sadece iki ülke arasındaki ilişkilerde değil Yamamada Torijori adlı bir Japon adamın hayatında da dönüm noktası oldu. Sultan Abdülhamit`in dikkatini çeken Torijori, Abdülhamit`ten Türkçe ve Kur`an-ı Kerim öğrendi. 1902`de Abdülhamit`in vesilesiyle Müslüman olan Torijori, tarihteki ilk Müslüman Japon olarak kayıtlara geçmiş durumda. Hatta bir lakabı bile var: Abdülhalil Yamamada Paşa! Paşanın marifetleri bu kadarla kalmıyor, Türkçeyi söktükten sonra Abdülhamit ondan Türk subaylarına Japonca öğretmesini istiyor. Bilin bakalım subaylar arasında kim var? Yıllar sonra hocasının ricasını kıramayacak ve Tokyo Camii`ne yardım verecek olan Mustafa Kemal Atatürk.
İşin aslı ilk duyduğumda, ismini doğru dürüst söyleyebilmem neredeyse bir haftamı aldı. Ona dair yayınlanmış tek kitabı Tokyo Camii`nin kütüphanesinden ödünç alıp tercüme ettirebilmek için bir hafta daha uğraştım. a€˜Japonya`daki Müslümanlar` adlı kitabındaki hayat hikayesine dair ilk satırlar tercüme edilmeye başlandığında da vakit gece yarısı olmuş ve gözlerim isyan etmek üzereydi. Üç saat süren zorlu bir tercüme maratonundan sonra ilk Müslüman Japon Torijori Yamamada`nın macera dozajı yüksek hayat hikayesini dinledikten sonra bende ne uyku kaldı ne de yorgunluk.
İmparatorun soyundan geliyor
Soyu Japon İmparatoru Kambutenno`nun sülalesine ulaşan Torijori`nin sık sık İstanbul, Sultan Abdülhamit ve hatta Mustafa Kemal Atatürk ile kesişen hayat hikayesi 1866 yılında Tokyo`da başlar. Evin ikinci oğlu efsanevi Japon`un çocukluk yılları Meiji İhtilali`nin ülkeyi kasıp kavurduğu yıllara denk düşer. Aile, karışıklıktan dolayı Tokyo`yu terk edip köye yerleştiği için ilkokula ancak şehre geri geldiğinde, sekiz yaşında başlayabilir. Babası ülkedeki iç savaşta iki büyük ordunun arasındaki çatışmayı bitirmesi için arabuluculuk yapan politik bir şahsiyettir. Yurtdışına gitmeyi kafasına koyduğu için ilkokuldan sonra yabancı dile ağırlık verir. İlkokuldan sonra kendi kendine Çince, İngilizce, Fransızca ve Almanca öğrenmeye çabalar. Çok geçmeden Yokohama`daki yabancı dil okullarına atar kapağı. En büyük hayali Türkiye`ye gitmektir. Çocukluk yıllarını hep bu hayaller süsler. Lise yıllarında bir dergiye Türkiye temalı bir yazı dahi yazar. Tam bu haberi kaleme aldığı sırada Ertuğrul Faciası meydana gelir. İşte bu olay Torijori`nin hayatında bir dönüm noktasıdır. Gazetelerde okuduğu haberlerden sonra Türkiye`ye olan ilgisi daha da artar. Hemen kolları sıvar ve Ertuğrul Faciası`ndan sağ olarak kurtulan yaralılar için bir yardım kampanyası düzenler. Yardım kampanyası ile göz çarpan Torijori, Japon Dışişleri Bakanlığı ile birlikte İstanbul`a gönderilir. Türkiye`ye ilk geldiğinde henüz 23 yaşındadır. Başında bir sarık ve belinde Yamamada ailesinin iki kılıcı ile İstanbul`a ayak basar. İlk iş, atlı araba ile Sultan Abdülhamit`in yanına gitmek olur. Torijori, burada Japon Dışişleri Bakanlığı`na Fransızcası ile tercümanlık yapar. Sarayda çok iyi ağırlanır Japon heyet. Abdülhamit, Torijori`ye yakın ilgi gösterir. Yemek esnasında genç tercümana, “En fazla hangi yemeği seviyorsun?” diye soru sorar. Torijori`den a€˜balık` cevabını alınca İskenderun`dan hemen balık (balıklar taze kalması için kumaşa sarılır) getirtir. Para Türk yetkililere teslim edildikten sonra heyetten ayrılıp hayallerindeki şehri karış karış gezer. Ardından Japonya`dan gelen bütün heyetler resmi bir hüviyeti olmamasına karşılık Torijori`yi yanlarına alırlar. Abdülhamit ile dostluğu her seferinde giderek artan Torijori, bir seferinde elindeki en değerli eşyası olan aile yadigarı samuray kabukası ile katana kılıcını Sultan`a hediye eder ki bu kabuka halen Topkapı Sarayı`nda sergilenmektedir. Torijori`nin Abdülhamit`e muhabbeti tek taraflı değildir elbet. Abdülhamit de bu Türkiye aşığı genç Japon`u çok sever. Ona Türkçe öğrenmesi için Fransızca bilen bir öğretmen tutar. Kur`an-ı Kerim öğretir. Torijori, Türkçeyi söktükten sonra Abdülhamit ondan Türk subaylarına Japonca öğretmesini ister. Abdülhamit`in emri ile Kara Kuvvetleri`nden 6 kişi, Deniz Kuvvetleri`nden 1 kişi Japonca dersi almaya başlar. Ders alan askerlerin arasında Mustafa Kemal de vardır. Bu dönemde 3 yıl İstanbul`da kalan Torijori, Türklerin kültürel yapısını öğrenmeye çalışır. Sonra Japonya`ya geri döndüğünde gidiş-gelişlerini finanse etmek için ticarete atılır. Bu yüzden Japonya`dan mutfak eşyaları ve fincan takımları getirerek İstanbul`da a€˜Japon Fuarı` açar.
Abdülhamit, Japon el işi sanatlarını çok beğenerek çok sayıda sipariş verir. Kaki ağacını (Japonlar arasında a€˜cennet ağacı` olarak bilinir) getirterek sarayın bahçesine diktirir. Ağacın yanında Türkiye`de olmayan kuş cinslerini de Torijori`ye sipariş ettirir. 1902 yılında da Abdülhamit`in “Müslüman olmak istemez misin?” şeklinde sorusuna olumlu cevap vererek tarihe ilk Japon Müslüman olarak geçer. Abdülhamit ona a€˜Abdülhalil` ismini takar ve böylelikle Abdülhalil Yamamada, Paşa ünvanını alır. Bu arada ticareti ilerleten Torijori, Japonya`dan tabak-çanak, bambu ağacından yapılmış eşyalar getirirken Türkiye`den kuzu derisi ve tuz ithal eder. Bununla yetinmez, aynı yıllarda Türk purosu dünyaca meşhur olduğundan yapım tekniğini öğrenerek Tokyo`da sigara kağıdı üreten bir şirket kurar ki bu şirket de hala Japonya`da faaliyet göstermektedir. Ticari ilişkilerin gelişmesi için Japonya`daki Türk Büyükelçisi Fuad Bey ile de arası iyi olan Torijori, Tokyo`da a€˜Türk-Japon İthalat ve İhracat Derneği`ni` kurar. Son olarak 1931 yılında Türkiye`ye gelen Abdülhalil Yamamada Paşa, kendi öğrencisi olan dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk`ü makamında ziyaret eder. Yaşlı Torijori`yi gördüğünde a€˜sensei` (hocam) diyerek ayağa kalkan Atatürk`ten Tokyo Camii için himmet ister. Atatürk, himmet mevzuunda cömert davranır. Atatürk`e yaptığı ziyaretten bir yıl sonra hayata veda eden Torijori, ölümünün son yıllarına kadar Japon ve Türk halklarını birbirlerine yakınlaştırmak için çaba gösterir[1].