Birinci ve İkinci Dünya Harplerinden sonra milletlerarası ekonomik meseleler karışık hale gelmiş, Birinci Dünya Savaşından sonra düşülen ekonomik buhranla savaş sonrası ekonomik depresyonlar da ekonomik ilişkileri tehdit eder bir vaziyet almıştı. Avrupa devletlerinin İkinci Dünya Savaşı sonrası bozuk ve depresyon içindeki ekonomik durumlarının aksine Amerika Birleşik Devletlerini(ABD) savaş boyunca ihracatının, altın stoklarının artması, ekonomik bakımdan yardım yapacak tek ülke durumuna gelmesine sebep oldu. ABD, Avrupa devletlerine doğrudan yardım yapmak yerine mali müesseseler kurarak yardım yapılması taraftarı oldu ve 1944 yılında Bretton Woods’ta 44 devletin iştirakiyle bir takım kararlar alındı. Bretton Woods antlaşmasında; birisi, “Milletlerarası Para Fonu”, diğeri, “Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankası” (IBRD) yahut kısaca “Dünya Bankası” isimleriyle iki ekonomik müessesenin kurulması kararlaştırılmıştır.
IMF, Avrupa devletlerinin tediye bilançolarında ortaya çıkabilecek geçici (= kısa vadeli) ödeme güçlüklerinde kredi vererek milletlerarası ticaretin bu yüzden daralmasını önlemek; Dünya Bankası da uzun vadeli yatırım kredileri vermek suretiyle, Avrupa devletlerinin yeniden imarını sağlamak, tediye bilançolarındaki bünyevi dengesizlikleri gidermek için kurulmuştur.
Her iki müessesenin sermaye ve kaynaklarının önemli bir kısmı ABD tarafından temin edilmiştir. Bu müesseselere üye olan ülkelerin prensip olarak, içerde enflasyonu önleyici para politikaları takip etmeleri, dış ticareti ise tek taraflı develüasyonlar ve ithal tahditleri yüzünden daraltmamaları, bilakis bu tahditleri mümkün mertebe kaldırmaları gerekecekti.
IMF’nin fonksiyonları şunlardır:
1. Dünya para meselelerinin çözülmesi için milletlerarası işbirliği sağlamak;
2. Milletlerarası ticaretin dengeli şekilde gelişmesini üye devletlerin tam istihdama ve yüksek büyüme hızına ulaşmasına imkan hazırlamak;
3. Ödemeler bilançosu güçlüklerinin çözümünde yardımcı olmak;
4. Kambiyo istikrarını kurmak ve tek taraflı develüasyonlara mani olmak;
5. Çok taraflı dış ödemeler sisteminin kurulmasını sağlamak.
Bu gayeleri sağlamak için fona üye ülkelerin girmiş olduğu bazı taahhütler de şunlardır:
1. Dış turizm de dahil olmak üzere dış ticaret muamelelerinde döviz kontrol ve tahditlerini önlemek;
2. Milli para biriminin altın veya dolar olarak paritesini tespit ve fona tescil ettirmek;
3. Fona tescil edilen pariteyi değiştirmemek ve ancak tediye bilançolarındaki bünyevi değişikliklerde, çok zaruri hallerde develüasyona gitmek (% 10’a kadarki develüasyonlar da muhtar kılınmış, aşan miktarlardaki develüasyonlar için izin alma keyfiyeti getirilmiştir.);
4. Üye ülkelerin altın mukabilinde döviz alıp satabilmeleri, müstahsil ülkelerin altın satmaları serbest bırakılmıştır.
IMF’nin, tediye bilançoları açık veya fazlalık veren ülkelere düzenleyici müdahale yapma imkanı vardır. Fonun en yetkili organı, üye ülkelerin mümessillerinden teşekkül eden “Güvernörler Heyeti”dir. Yılda bir toplanır. Bu heyet kendi arasından 12 kişilik bir “Müdürler Meclisi” seçerek yetkisini bunlara devreder. Güvernörler Heyetinde her üye ülke, sabit bir oy sayısı yanında fona iştirak hissesiyle oranlı bir oy sayısına da sahiptir. Buna göre en fazla oy hakkına sahip ülke, en fazla sermayeyle iştirak eden ABD’dir.
Herhangi bir ülke mutlaka hem Milletlerarası Para Fonuna (IMF) ve hem de Dünya Bankasına (IBRD) bir arada üye olmak durumundadır. Fona üye devletlerin hisselerine “kota” denmektedir. Kotaların % 25’i altın ile, kalan% 75’i milli para ile ödenmiş veya taahhüt edilmiştir. Başlangıçta 8 milyar dolar olan sermayesi diğer yıllarda çok artmıştır. Bunun yanında serbest dövizli ülkelerde tahvil satmak suretiyle fon ve kaynaklarını artırma imkanı da mevcuttur. Fon, her üyeye kotasının % 25’i tutarında krediyi talep vukuunda, otomatik olarak vermekle mükelleftir. Fonun verdiği kredilerde vade 5 yılı geçemez.
Dünya Bankasının teşkilatı, IMF’nin teşkilatı gibidir. Başlangıçta 8 milyar dolar sermaye ile kurulan banka 1959 yılında bu sermayesini 20 milyar dolara yükseltmiş, daha sonraki senelerde bu miktar çok artmıştır.
Banka, kredi açarken aşağıdaki şartları gözönünde bulundurmaktadır:
1. Borç almak isteyen ülkenin, özel piyasadan ve makul şartlarla kredi alamayacağı belli olmalıdır.
2. Banka tarafından verilen kredinin kullanılacağı projenin bankaya sunulması ve kabul edilmesi gerekmektedir.
3. Banka; üye ülkelerle sadece hazine, merkez bankası, istikrar fonu idaresi ve diğer resmi veya yarı resmi müesseselerle temas eder ve üye devletlere kamu yatırımları için bu kanallardan kredi sağlar.
4. Borçlanan doğrudan üye devlet değil de, üye ülkedeki özel teşebbüs ise, Banka projeleri tetkik etmekle beraber krediyi doğrudan teşebbüse açmaz; mutlaka üye devletin kefaleti ile merkez bankası veya başka bir resmi yahut yarı resmi teşekkülün tavassutunu alır. Mesela bizde özel teşebbüse Türkiye Sınai Kalkınma Bankası kanalıyla ikrazda bulunmaktadır.
IMF
Uluslararası para fonu (IMF) , Dünya Bankası ile birlikte 1944 yılında toplanan Bretton Woods Konferanslarında kurulmuş ve 1946’da faaliyete geçmiştir. Başlıca amacı, uluslararası para sisteminin düzenli şekilde işlemesini sağlamak ve üye ülkelerin dış ödeme güçlüklerinin çözümüne katkıda bulunmaktır. IMF , sabit kurlu Bretton Woods sisteminin yürütülmesinden sorumlu bir kurum olarak ortaya çıkmakla birlikte, bu sistemin yıkılışından sonra da uluslararası mali düzeni sağlamakla ilgili görevlerini sürdürmektedir. IMF’ye üye ülkeler aynı zamanda Dünya Bankası’na üyedirler. Her iki kuruluşun merkezi de Washington D.C.’dedir. Üye ülke sayısı bugün 180 civarındadır. Türkiye 19,12,1947 tarih ve 5016 sayılı yasa ile IMF ve Dünya Bankası’na resmen üye olmuştur. • Kuruluş Yapısı Fon’un en üst karar organı Guvernörler Kuruludur (board of Governers).Üye ülkelerin maliye bakanları veya merkez bankalarının başkanlarından oluşur ve yılda en az bir kere Dünya Bankası ile birlikte toplanır. Fon’un sürekli karar organı Yürütme Kuruludur. Günlük işleri yürütmekle görevlidir. Fon’a belirli konulardaki çalışmalarında yardımcı olmak üzere kurulan bazı komiteler vardır. Bunlardan önemli birisi Geçici Komitedir. Yılda birkaç kez toplanır. Uluslararası para sisteminin yönetimi ve uygulamanın gözetlenmesi işleri ile uğraşır. Para sisteminin düzgün işleyişini tehdit edecek gelişmeleri önlemek üzere raporlar hazırlar, Guvernörler Kuruluna sunar. Diğer bir komite de Kalkınma komitesidir. Az gelişmiş ülkelere mali kaynak transferi ile ilgili konularda çalışmalar yapar, önerilerde bulunur. • Faaliyetleri Bretton Woods’tan sonraki dönemde IMF’nin şöyle belirtilebilir:
a. Ekonomik istikrarsızlık çeken ve dış ödemeler bilançosu açık veren ülkelere bu açıkların finansmanı için kısa süreli kredi sağlamak.
b. Uluslararası parasal ilişkilerin düzenli ve uyum içinde gelişmesini gözetlemek
c. Üye ülkelerin uluslararası ticari bankalara veya resmi kuruluşlara olan ve ödenemeyen borçlar sorununun çözümü için taraflar arasında aracılık yapmak, yeni ödeme planları ve borç erteleme anlaşmaları hazırlamak.
d. Üye ülkelerdeki makroekonomik ve yapısal uyum politikalarını desteklemek.
e. Dış ticaret ve kambiyo rejimlerinin liberasyonu ve rasyonelleştirilmesi gibi konularda teknik yardım ve eğitim hizmetleri sunmak.
f. Üyeler arasında daha liberal dış ticaret politikalarının benimsenmesini özendirmek Yukarıdakilerden uluslararası para sistemi ve dış ödemelerle ilgili olanlar IMF’nin geleneksel fonksiyonlarıdır. Diğerleri zaman içersinde ortaya çıkan ihtiyaçların sonucunda bunlara eklenmiştir.
Kotalar IMF üyesi her ülkeye bir kota tahsis edilir. Kotalar üye ülkelerin Fon’la olan mali ve yönetim ilişkilerini belirler. Kotalar üyelerin fona yapacakları üyelik katkıları, oy verme hakkı, Fon’dan çekilebilecek kaynak miktarı ve Özel Çekme hakları’nın tahsisi bakımından önem taşımaktadır. a.üyelik katkısı: Kotalar her üyenin Fon’a sağlayacağı kaynak miktarını gösterir. Her üye, Fon’a ilk girişte kotasının %25 i kadar uluslararası rezerv paralar(SDR veya onun bileşiminde yer alan sağlam paralar ) cinsinden, %75 i kadar da kendi ulusal para cinsinden ödemede bulunur. Üye ülke kotalarının uluslararası rezerv paralarla ödenen %25 lik bölümüne “rezerv tranşı” (rezerv dilimi) adı verilir. Fon’un faaliyete geçtiği ilk yıllarda bu miktar, altınla ödendiği için buna altın tranşı denilmekteydi. 1970 lerden sonra altınla ödeme zorunluluğu kaldırılmıştır. Kotalara daha sonra yapılan artışların da yine aynı oranda rezerv para ve ulusal paralarla ödenmesi gerekir. Üye ülkelerin Fon’a farklı paralar cinsinden yaptıkları bu katkılar dolayısıyla Fon, her an çeşitli ulusal paralardan ve SDR den oluşan bir bütçeye sahiptir.
Üye ülkelerin Uluslararası Para Fonu’na verdikleri kaynaklardan meydana gelen kotalar, özel çekme hakkına göre hesaplanır. Her ülkenin %25’i altın, %75’i ulusal paradan oluşan kotası, temsilcilerin oylarının ağırlığının yanı sıra kredilerin sınırlarını da belirler.
Uluslararası rezerv yetersizliğini gidermek için likidite yaratacak bir kurum olarak oluşturulan Uluslararası Para Fonu’nun gerçekleştirmeye çalıştığı amaçları şöyledir:
Uluslararası ticaretin gelişmesini sağlamak üzere ülkelerde tam istihdam üretim seviyesine ulaşılması.
Gelişme hızlarının artırılması.
Sabit kur sisteminin gerçekleştirilmesi ve kurlarda istikrarın sağlanması.
Tek yönlü devalüasyonların olanaklar oranında önlenmesi.
Ödemeler dengesi sorunlarının çözümüne yardımcı olmak için üye devletlere kredi verilmesi ve ticari serbestliğe kavuşturulması.
Kararlı kur politikası ile ulusal para politikaları arasında koordinasyon kurarak, kambiyo piyasalarına istikrar kazandırılması.
Konvertibiliteden, çok yanlı ödeme sistemi ve uluslararası uzmanlaşmadan tam yarar sağlanması.
Fon’un ana sözleşmesinde yer alan bu amaçlar, döviz kuru istikrarı, döviz kontrolleri ve ithal kısıtlamalarının kaldırılması ve yeterli uluslararası likidite sağlanması olmak üzere üç ana nokada odaklanmaktadır. Döviz kuru istikrarının sağlanması için her ülke, ulusal parasını altınla tanımlamakta ve parite döviz kurunu Fon’a bildirmektedir. Ancak önemli bir dengesizlik durumunda paritesini değiştirebilmektedir.
Döviz kontrolü ve ithalat kısıtlamalarının kaldırılması ilkerine göre ülkeler, dış ticaret kısıtlamalarına gitmeyeceklerdir. Bu amaçla Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) ve Avrupa Tediyeler Birliği (EPU) olmak üzere iki anlaşma yapılmıştır. Avrupa paralarının konvertibl olması üzerine EPU’nun da görevi bitmiş, yerine Avrupa Para Anlaşması (EMA) yapılmıştır. Öte yandan ülkelerin kotalarından oluşan fondan yapılan çekmeler, ülkelere ek bir likidite olanağı yaratmıştır.
Üye ülkeler, kotanın %25’ini oluşturan altınla yaptıkları ödemeyi, istediklerinde geri çekebilmekte, buna karşılık kredi dilimini meydana getiren %75’lik kısmı ise IMF’in onayıyla kullanabilmektedirler. Üyelerin, IMF’den kredi sağlayabilmeleri, statü hükümlerine ve İcra Kurulu’nun koyduğu esaslara bağlı olarak şu şekillerde olmaktadır:
Normal çekme hakları
Üye ülkeler, altın olarak yatırdıkları katılma paylarını, yani fondaki rezervlerini kullanırlar. Daha sonraki krediler, katılma payının %200’ünü geçmemek şartıyla verilir. Fondaki rezerv pozisyonlarından (kotalarından) arta kalan kısımdan verilen bu kredilerin karşılığı, ulusal parayla ve peşin olarak ödenir.Özel çekme hakları
Üye ülkelerin devamlı artan ödemeler dengesi sorunlarının normal çekme hakları ile giderilememesi ve özel anlaşmalar (stand-by arrange ments) yapılmaya başlanması üzerine 1970 yılından itibaren her üye ülke için belli miktarlarda özel çekme hakkı getirilmiştir.Altın kambiyo sisteminin yerine geliştirilen bu sistemin esası soyut bir birim olan SDR’dir (Special Drawing Right). Üyelerin bundan yararlanabilmeleri için para, maliye, dış ticaret, ödemeler dengesi hakkındaki bilgileri sunmaları ve gösterdikleri gerekçelerin IMF tarafından haklı bulunması gerekmektedir.
1990’ların başlarında 177 ülkenin üye olduğu IMF’e Türkiye, 14 Şubat 1947 tarihli ve 5016 sayılı yasayla katılmıştır.
Osman Ersöz - 2 yıl önce
Osman Ersöz - 2 yıl önce
Ali - 1 yıl önce