Papa seçilmeden önceki yaşamı
1927'de orta sınıfa mensup Bavyera'lı bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Babası polisti. 14 yaşında, Nasyonel Sosyalistlerin gençlik kollarına katıldı; ama hiçbir zaman aktif bir katılımcı olmadı. Savaş patlak verince ilahiyat eğitimine ara vermek zorunda kaldı ve kendini Münih'teki bir uçaksavar birliğinde buldu. Savaşın sonlarına doğru ordudan kaçmasına rağmen 1945'te bir süre müttefikler tarafından olarak esir tutuldu.Ratzinger'in muhafazakar, gelenekçi görüşleri, 60'lardaki liberal akımlar süresince daha da pekişti. 1966'da Tübingen Üniversitesi'nde dogmatik teoloji kürsüsüne getirilmesine karşın, öğrencileri arasındaki yaygın Marksist görüşler onu bir hayli şaşırtmıştı. Hatta üniversitedeki bir dersinin politik bir gösteriden dolayı yarıda kalması, üzerinde derin bir iz bırakmıştı. Ona göre din, totaliter, zalim ve de gaddarca gördüğü herhangi bir politik ideolojiden daha üstün bir kavramdı. Daha sonradan bu konuyla ilgili olarak "Bu deneyim bana dinin hor görülmesi ile sürekli bir mücadele içinde olmamız gerektiğini bir kez daha gösterdi." diyecekti. 1969'da memleketi Bavyera'daki Regensburg Üniversitesine geçti ve nihayetinde dekan ve başkan yardımcılığına yükseldi. 1977'de Papa tarafından Münih Kardinali olarak atandı. 1981'de II. Jean Paul tarafından Roma'ya getirildi ve o tarihten itibaren sıkı arkadaş oldular. Papalığa seçilmesi, statükocu eğilimin başarısı olarak görülmektedir.
Tutucu bir Alman Kardinali olarak tanınan Ratzinger Papalığa seçilmeden önce 24 yıl süreyle Katolik Kilisesi içinde eski Engizisyon Kurumu'nun devamı niteliği taşıyan Dinsel Öğretiler Kurulu'nun başkanlığını yapmıştı. Başkanlığı boyunca bu kurul muhtelif Katolik ilahiyatçılarının ve din adamlarının "görüşlerinden dolayı sorgulandığı, kızağa çekilmekten görevden almaya" kadar uzanan cezalar yağdırmaktan da çekinmeyen bir kurum haline dönüşmüştü.
Papa olarak seçilmesi
ık seçimi oldukça uzun sürdü ve nihayet 19 Nisan 2005 günü Şilili Kardinal Jorge Arturo Medina Estevez, San Peter Meydanı'na nazır balkondan Latince Papa'mız belirlendi anlamına gelen 'Abemus Papam' dedikten sonra yeni Papa'nın ismini açıkladı. Estevez, yeni Papa'nın, Kardinaller Kurulu Başkanı Joseph Ratzinger olduğunu ilan etti. Yeni Papa'nın, 16'ncı Benedictus adını kullanacağı belirtildi. Benedictus Papa seçildiğinde 78 yaşındaydı ve 1730'dan bu yana seçilen en yaşlı papa oluyordu.Yeni Papa'nın seçilişi, Sistin Şapeli'nden yükselen beyaz dumanla bildirildi. San Pierre Katedrali'nin çanları da çalmaya başladı. Yeni Papa'nın seçildiği anlamına gelen beyaz dumanı görebilmek için binlerce Katolik San Peter Meydanı'nda bekliyordu. Seçilen Papa, tarihin 265'inci Papa'sı oldu. 52 ülkeden 115 seçmen kardinalin katılımıyla Sistine Şapeli'nde yapılan seçimin ikinci gününde TSİ 18.50'de bacadan yükselen beyaz dumanla Papa'nın seçildiği duyuruldu. Beyaz dumanın yükselmesiyle Roma'daki halk, San Peter Meydanı'na akın etmeye başladı. Ratzinger, kimi konulardaki tutucu görüşleriyle dikkat çekiyor. Kardinallik payesini, 27 Haziran 1977'de dönemin Papası VI. Paul'den aldı. Ratzinger, Polonyalı Papa II. John Paul'e olan yakınlığıyla tanınıyordu.
Ağustos 2006 başında Nobel ödüllü Alman yazar Günter Grass'ın II. Dünya Savaşı'nın son aşamalarında bir Waffen SS birliğinde askere alınmış olduğunu da itiraf ettiği "Soğanı soyarken" isimli otobiyografisinde, genç Joseph Alois Ratzinger (Papa) ile konuşmalarına de yer verilmektedir.
XVI. Benedictus'un İslam dinine yaklaşımı
XVI. Benedictus'un kendisinden önce gelen Papa II. Jean Paul'e göre İslam dinine ve Müslümanlara karşı daha katı bir yaklaşımı savunduğu düşünülmektedir. II. Jean Paul Hristiyanlarla Müslümanlar arasında diyalog kurulmasına önem vermişti. XVI. Benedictus ise diyalogdan ziyade Müslümanlara karşı dinsel bir tartışma açma eğilimi göstermektedir.Papa seçilmeden önce Kardinal Ratzinger Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine olumsuz baktığını açıkça ifade etmişti. AB'nin bir medeniyet olduğunu ve Türkiye'nin bu medeniyete ait olmadığını savunuyordu. Bu nedenle Türkiye onun papa seçilmesini hiç istememişti.
12 Eylül 2006 tarihinde Almanya'nın Regensburg Üniversitesi'nde, 14. yüzyıl Bizans İmparatoru II. Manuel Paleolog'un bir müslüman alimi ile konuşmalarında söylediği sözlere dayanarak, cihad havramı ve İslamiyet'in getirdiği yenilikler konularında dile getirdiği imalı görüşler uluslararası tepki toplamıştır.