Yunanistan'a İkinci Pers Saldırısı

Kısaca: Yunanistan'a İkinci Pers Saldırısı, MÖ 480 - 479 yıllarında Akamenid İmparatorluğu (Pers İmparatorluğu) Kralı I. Serhas'ın Yunanistan'ı istila için giriştiği ikinci Pers seferdir. Yunan-Pers Savaşları'nın ikinci bölümü olarak kabul edilir. İstila, I. Darius'un MÖ 492 – 490 yıllarında giriştiği ve Maraton Muharebesi'ndeki Pers yenilgisiyle sona eren ilk istila gişiminin bir yenilenmesiydi. Hazırlıkları I. Darius tarafından başlatılan bu sefer, ölümü üzerine tahta geçen oğlu I. Serhas tarafıdan de ...devamı ☟

Yunanistan'a İkinci

Pers

Saldırısı
, MÖ 480 - 479 yıllarında Akamenid İmparatorluğu (

Pers

İmparatorluğu) Kralı I. Serhas'ın Yunanistan'ı istila için giriştiği ikinci

Pers

seferdir. Yunan-

Pers

Savaşları
'nın ikinci bölümü olarak kabul edilir. İstila, I. Darius'un MÖ 492 – 490 yıllarında giriştiği ve Maraton Muharebesi'ndeki

Pers

yenilgisiyle sona eren ilk istila gişiminin bir yenilenmesiydi. Hazırlıkları I. Darius tarafından başlatılan bu sefer, ölümü üzerine tahta geçen oğlu I. Serhas tarafıdan devam ettirildi. Serhas, bu hazırlıkların sonunda güçlü bir kara ordusu ile donanma vücuda getirmiştir. Atina ve Sparta liderliğinde 70 kadar Grek kent devleti

Pers

istilasına karşı güçbirliği içinde koymak üzere bir ittifak oluşturdular. Ancak Yunanistan'daki birçok kent devleti ya tarafsız kaldı ya da Serhas'a boyun eğdi. Yunanistan'a yönelen

Pers

istilası MÖ 480 yılının bahar aylarında,

Pers

Ordusu'nun Çanakkale Boğazı'nı yüzer köprüler üzerinden aşması, Trakya ve Makedonya'yı geçerek Teselya'ya girmesiyle başlamıştır.

Pers

Ordusu'nun ilerlemesi Maraton Ovası'nda Sparta Kralı I. Leonidas komutasındaki küçük bir Grek kuvvetince kısa süre için durdurulmuştur. Aynı günlerde Grek İttifakı'nın oluşturduğu bir donanma ise Artemision Boğazı'nda

Pers

Donanma
sı'nı karşılamıştır. Termopylae Muharebesi'nde Grekler iki gün boyunca

Pers

Ordusu'nu durdurmayı başardı. Ancak bir dağ geçidini kullanan güçlü bir

Pers

birliği geri hatlarına sarkınca esas kuvvetler artçı bırakarak geri çekilmek zorunda kaldılar. Kral Leonidas ve artçı birlik burada tümüyle imha edilmiştir. Grek
Donanma
sı da iki gün boyunca durumunu korudu. Bu arada girişilen Artemision Deniz Muharebesi iki tarafa da kesin bir galibiyet sağlamadıysa da Grek
Donanma
sı'nın kayıpları ağırdı. Dahası, Termopylae'deki yenilgi haberi alındı. Bunun üzerine donanma Artemision'dan Saronik Körfezi'ne çekilmiştir. Teermopylae Geçidi'nden ilerleyen

Pers

Ordusu tüm Boeotia ve Attika'yı istila etmiştir. Ardından tahliye edilmiş olan Atina alındı ve yakıldı. Mora Yarımadası'na çekilen Grek İttifakı birlikleri dar Korint Kıstağı'nı tahkim ederek savunma durumu aldılar. İstilanın bu aşamasında her iki taraf da savaşın gidişatını kesin biçimde değiştirecek bir deniz zaferine bel bağlamıştır. Atinalı general Themistokles,

Pers

Donanma
sı'nı uyguladığı bir savaş hilesiyle dar Salamis Boğazı'na çekmeyi başardı. Çok sayıdaki

Pers

savaş gemisi burada gerçekleşen Salamis Deniz Muharebesi'nde düzenini yitirdi ve Grek ittifakı
Donanma
sı karşısında ağır bir yenilgiye uğradı. Salamis'te donanmanın kaybedilmesi Yunanistan'ın istilası umutlarını da yok etmiştir. Öte yandan Çanakkale Boğazı'ndaki yüzer köprülerin bir deniz saldırısıyla imha edileceğinden endişe duyan Serhas, Ordu'nun büyük bölümüyle Anadolu'ya çekilmiştir. Geride, Yunanistan'ın istilasını tamamlamak için General Mardonius emrinde seçkin birliklerden oluşan bir ordu bırakmıştır. Bir sonraki yılın baharında Grek ittifakı'nca oluşturulan güçlü bir ordu, Mardonius kuvvetlerini imha etmek için kuzeye doğru yürüyüşe geçirildi. Platea Muharebesi'nde

Pers

kuvvetleri ağır bir yenilgiye uğradılar ve çatışmalarda General Mardonius öldürüldü. Aynı gün Ege Denizi'nde Grek İttifakı
Donanma
sı,

Pers

Donanma
sı'ndan geriye kalanları ve bir

Pers

ordusunu Mycale Muharebesi'nde imha etmiştir. Bu son iki yenilgi,

Pers

İmparatorluğu'nun Yunanistan'ı istila girişimleri için kesin bir son olmuştur. Öte yandan Ege Denizi'deki

Pers

hakimiyeti de sona ermiştir. Artık Grekler taarruz eden taraftı ve

Pers

gücünü Avrupa'dan, Ege Adaları'ndan ve İyonya'dan sürüp attılar. Yunan-

Pers

Savaşları böylece MÖ 479 yılında sona ermiş oldu. Antik kaynaklar Grek –

Pers

Savaşları üzerine birinci el kaynakların hemen hemen tümü Grek kaynaklarıdır.

Pers

tarihçilerin çalışmalarından hiçbiri günümüze ulaşmadı. Bunun sonucu olarak gerek Grek-

Pers

Savaşları, gerekse de

Pers

ler konusundaki bilgilerimizin az çok "taraflı" olduğunu kabul etmek gerekecektir. Yunan-

Pers

Savaşları
konusunda birincil kaynak Grek tarihçi Herodot'tur. "Tarihin babası" olarak bilinen Herodot, Önasya'daki ozaman için

Pers

hakimiyetinde olan Halikarnas'da MÖ 484 yılında doğmuştur. Herodot, Historia adlı çalışmasını MÖ 440-430 yılları arasında yazmıştır. Bu çalışmasında Grek –

Pers

Savaşları'nı anlatmıştır. Söz konusu savaşların MÖ 450 yılında sona erdiği düşünülürse, Herodot'un bu çalışması, konu aldığı olaylarla çağdaş sayılır. Herodot'tan sonraki, Tukidis gibi bazı tarihçiler, her ne kadar onun tarzını izlemişlerse de eleştirmekten geri kalmamışlardır. Bununla birlikte Tukididis kendi tarih çalışmasını, Herodot'un bıraktığı yerden,

Sestos Kuşatması

'ndan başlatmayı seçmiştir. Muhtemelen, Herodot'un çalışmasının düzeltilmeye ya da yeniden yazılmaya gerek duymayacak kadar doğru olduğunu düşünmüştü. Rönesans Avrupa'sında çok okunmaya devam ediyor olsa da Herodot hakkında olumsuz bir yargı sürmüştü. Ancak 19. yüzyıla gelindiğinde, bir kısım arkeolojik bulgularla defalarca desteklenince Herodot'un değeri kabul edilir olmuştur. Günümüz yaygın görüşü, Herodot'un çalışmasının son derece değerli bir tarih kaydı olduğu yönündedir. Bununla birlikte, özellikle birliklerdeki mevcutlar ve tarihler konusunda verdiği ayrıntıların yer yer kuşkuyla karşılanması da söz konusu olmaktadır. Grek asıllı Sicilyalı tarihçi Diodorus, MÖ I. yüzyılda kaleme aldığı ve Tarih Kitaplığı adının verdiği çalışmasında, daha eski bir Grek tarihçi olan Eforos'tan kısmen yararlanarak Yunan-

Pers

Savaşları
'yla ilgili olarak bazı bilgiler vermektedir. Bu bilgiler Herodot'unkilerle tamamen uyumludur. Yunan-

Pers

Savaşları, Plutarkhos, Ctesias gibi bazı antik tarihçiler ve Eshilos gibi oyun yazarlarının dolaylı anlatımları tarafından, kuşkusuz daha az detay verilerek anlatılmıştır. Yılanlı Sütun gibi bazı arkeolojik belgeler de Herodot'un anlatımının desteklemektedir. Yakın geçmiş Yunan kent devletlerinden Atina ve Eretria, İyon kent devletlerinin

Pers

hakimiyetine karşı MÖ 499 – 494 yılları arasıda gerçekleşen ve başarısızlıkla sonuçlanan ayaklanmasını askeri olarak desteklemişlerdi. Bu tarihlerde

Pers

İmparatorluğu hakimiyet alanını çok hızlı genişleten bir imparatorluktu. Medler'i yıktıkları MÖ 550'nin ardından Lidya Krallığı'nın topraklarını ele geçirdikten sonra topraklarını kuzeyde Hazar Denizi'ne, doğuda Hindistan'a kadar genişletmişti. Kısa süre sonra MÖ 538'de Babil İmparatorluğu'nu yıkarak Mezopotamya'yı ve tüm Levant'ı, MÖ 525 yılında da Mısır'ı istila etmişdir. Bu noktaya gelindiğinde hakimiyeti altına aldığı topraklardaki halklar, halen ayaklanma eğilimi içindeydiler. Yunanistan'ın kara yaklaşımları üzerine bir hazırlık seferi düzenlemeye karar veren I. Darius, MÖ 492 yılında damadı Mardonius komutasında bir ordu ve donanmayı Trakya ve Makedonya'ya göndermiştir. Bu seferle, Trakya yeniden

Pers

İmparatorluğu topraklarına dahil edildi ve I. Aleksandros'un Makedonya Krallığı

Pers

Sarayı'na bağlı bir krallık haline getirdi. Ancak daha sonra uğranılan bir deniz felaketi seferin, ana hedefi olan Yunanistan'a ulaşamadan sona erdirilmesini zorunlu kılmıştır. Yunanistan'a yönelik olarak da I. Darius, MÖ 491 yılında Grek kent devletlerine elçiler göndererek, sembolik olarak itaatlerini ifade eden "su ve ekmek" talep etmiştir. Bir yıl önce Trakya ve Makedonya'da

Pers

İmparatorluğu'nun ortaya koyduğu güçten etkilenen birçok Grek kent devleti bu talebe olumlu karşılık vermiştir. Ancak Atina, elçileri önce yargıladı, sonra idam etti. Sparta'ya giden elçiler ise derin bir çukura atılarak öldürüldüler. Bu görev kuvveti, önce Nakşa'ya, ardından da Kiklad Adaları'nın diğer kentlerine boyun eğdirecektir, daha sonra da Yunanistan'ın istilasina girişecektir. Nakşa'yı kuşatan

Pers

ordusu kısa süre içinde kenti düşürdü, yağmaladı ve ateşe verdi. Kiklad kentlerine de boyun eğdirildikten sonra

Pers

Donanma
sı Yunanistan'a yönelmiştir. Maraton Koyunda karaya çıkan

Pers

ordusu Maraton Muharebesi'nde Atina ordusu karşında ağır bir yenilgiye uğradı. Maraton yenilgisi seferin de sonunu getirmiş oldu ve

Pers

Ordusu Yunanistan'dan geri çekildi. Kısa süre sonra Darius yeni bir ordu ve donanma hazırlamaya girişti. Ancak MÖ 486 yılında Mısır'da bir ayaklanma başlamıştır. Bunun üzerine Yunanistan Seferi belirsiz bir süre için ertelendi. Mısır'daki ayaklanmayı bastırma girişimi hazırlıkları sırasında I. Darius ölünce yerine oğlu I. Serhas tahta geçmiştir. Serhas Mısır Ayaklanması'nı bastırdıktan sonra Yunanistan Seferi'nin hazırlıklarına babasının kaldığı yerden başlamışdır. MÖ V. yüzyılda Doğu Akdeniz'de savaşlar

Kara savaşları

Grek –

Pers

Savaşları'nda her iki taraf da esas olarak mızraklı piyade birlikleri ve hafif okçu sınıfına dayanan kuvvetler kullandılar.

Grek kuvvetleri

esas olarak ağır piyade kullanırken

Pers

ordusunda hafif piyade birlikleri ağırlıktaydı. Bunların bir kısmı İmparatoluk tebasından askeri yükümlüklere bağlı olarak toplanan askerlerdir. Bir kısmı ise müttefik krallıklardan gelen birlikler ve kiralanan paralı askerlerdir. Bu birlikler, iyi eğitimli,

Pers

- Med piyade ve süvari teşkilleriyle desteklenirdi. Bunlar, İmparatorluk'un düzenli birlikleridir. Bu unsurlar kendi donanım ve silahlarıyla orduya katılır, kendi tarzlarında savaşırlardı. Profesyonel askerlerden oluşan düzenli birlikler, Ölümsüzler gibi, tek tip donanıma sahiptiler. Göçebe topluluklardan ok, yay, mızrak gibi hafif silahlı askerler, muharebeye girmeyen işçi taburları, eşler, cariyeler ve köleler,

Pers

askeri garnizonlarında ve kamplarında hep görülen kalabalıkları oluştururlar. Birlikler çoğunlukla yay-ok, kısa mızrak, kılıç ya da balta ile silahlanmış olup hasır bir kalkan taşıyorlardı. Askerler deri bir göğüs zırhı kuşanmışlardır. Fakat yüksek sınıftan kişiler daha iyi korumalı olarak metal göğüs zırhı kullanmaktaydılar.

Pers

ordusu başta kitlesel ok atışıyla düşmanlarını yıpratmak, ardından sonuç alıcı darbeyi indirmek için mızrak ve kılıçlarla göğüs göğüse çatışmaya girmek şeklinde bir savaş tarzı izliyorlardı.

Pers

süvarisi ise çoğunlukla okçu süvariden oluşan hafif süvariydi. Yaya birlikler gibi atlı birlikler de İmparatorluğun değişik bölgelerinden gelen farklı donatılmış unsurlardan oluşmaktadır. Hintli atlı birliklerin bir kısmı at ya da yaban eşeği koşulmuş savaş arabalarıdır. Libyalı süvarinin tümü de savaş arabaları üzerinde savaşır. Arap birliklerinde at yerine deve kullanılır. Sagartian süvarisi ise hançe taşımakla birlikte esas silahları kementtir.

Grek kuvvetleri

Grek kent devletleri arasındaki savaş tarzı, esas olarak okçularla ve sapancılarla desteklenen hoplitlerin falanks düzenine dayanmaktadır. En azından MÖ 650'ye kadar uzanan bir dönem için böyledir. Söz konusu tarih bir Grek seramiğinin tarihlendirilmesine dayanmaktadır. Hoplitler, ağır piyade olarak uygulamada, bu şekilde savaşabilmek için gereken teçhizatı sağlayabilecek olanakları olan orta sınıf halktan oluşurdu. Atinalılar bu sınıfa "zeugites" adını vermiştir. Zeugites, kentin çiftçi, tüccar ve esnaf gibi özgür vatandaşlarıdır. Bu insanlar, çoğu kez tepeler arasındaki tek bir vadiden daha fazlası olmayan kent arazisindeki kendi paylarını korumak uğruna güçlü bir birlik duygusu içindedirler. Bu sınıftan (esasen mülk sahibi) her yetişkin erkek vatandaş, kendi techizatını kendi sağlayarak kentin ordusunda hizmet vermekle yükümlüdür. Bu adamlar orduda piyade olarak hizmet vermek zorundadırlar. Çünkü zaten sınırlı olan kent topraklarında at besleyecek kadar otlak ayırmak olanaksızdır. Dolayısıyla Grek kent devletlerinin ordularında süvari teşkili yoktur. Hoplitlerin silahları, omuzdan kalçaya kadar inen bir göğüs zırhı, ki genellikle göğüs kısmı deri üzeri bronzdur, karnın alt kısmını koruyan geniş bir kemer, dizlikler, alından burun ucuna kadar uzanan dar bir köprüsü olan bronz tolga, aspis ya da hoplon adı verilen büyük, yuvarlak ve dışbükey, demirle güçlendirilmiş ahşap bir kalkandan oluşurdu. Falanks, silahlarının dönük olduğu "keskin" kenarı yönünde ağır ilerleyen ama karşı konulması oldukça zor bir askeri güçtür. Zırh, tolga ve güçlü bir kalkan alacak maddi olanakları olmayan yoksul kesimden yetişkin erkekler savaşlara bu şekilde silahlanarak katılabiliyorlardı. Ancak muharebelerde, gereken manevraları yapabilmek için mutlaka kürekçi takımına dayanmak zorundadırlar. Bu gemilerde 170'i kürekçi olmak üzere 200 mürettebat istihdam edilmektedir. Yunan-

Pers

Savaşları döneminde Grek triremeleri 10 savaşçı ve 4 okçu bulundurmaktadır.

Pers

triremelerinde ise 40 savaşçı ve okçu olurdu. Sadece bu unsurlardan otuz kadarı ve gemi kaptanı

Pers

dir, çoğu kez kalanı Saka savaşçılarıdır. Gemiler, kürekçiler ve diğer savaşçılar, bağımlı devletler tarafından sağlanmaktadır. Silahlı adamların

Pers

ve Saka olması, özellikle Grekçe konuşan mürettebatın muharebede taraf değiştirmesini önlerdi. Grek
Donanma
sı'nda ise tüm gemiler, kürekçiler ve savaşçılar Grektir. O dönemde Akdeniz'de temel deniz muharebesi taktikleri gemilerin pruvasında bulunan ve geminin pruvasından 2 metreden biraz fazla ileri uzanan, üç yanı keskin Her iki tarafın savaş gemilerinde bu tür olası bir çatışma için asker bulunmaktadır. Grek İttifakı
Donanma
sı'nda tam silahlı hoplitler,

Pers

Donanma
sı'nda ise hafif piyadeler. Her iki taraf için de, mürettebat manevrada usta ise mahmuzlamayı, yeterince usta değilse bordalamayı tercih etmek gerekecektir. Mahmuz, düşman gemisinin bordasını parçalayabilmesi için tunç kaplamayla sağlamlaştırılırdı. Bu yüzden geminin en pahalıya mal olan bölümüdür. Mahmuzlu gemiler, her şeyden önce çarpışmanın darbe etkisine dayanacak kadar güçlü inşa edilmeliydiler. Dahası mahmuz için gereken tunç hem oldukça pahalıdır, hem de tek parça halinde dökülen bu kısımn için uzman dökümcülere gerek duyulacaktır. Mahmuzlama, oldukça ustalık gerektiren bir manevradır. Mahmuzlama doğru yönde yapılmalı ve uygun vuruş durumuna kadar olabilecek en yüksek hızda ilerlemelidir. Bu hızın saatte 9-10 deniz mili olduğu hesaplanmaktadır. Taraflar

Pers

Hazırlıklar ve toplanma

Yunanistan'ın istilası hazırlıkları uzun soluklu bir planlama ve geniş çaplı hazırlıklar gerektirmektedir. karşıya geçirmeyi, donanmayı da Aynoroz Yarımadası'ı dolaştırmadan, kazdıracağı bir kanaldan geçirmeyi hesaplamıştır. Herodot'un yaklaşık olarak 2,2km. uzunluğunda olduğunu belirttiği kıstak kesiminde kazı çalışmaları da başlatılmıştı. Yarımadayı dolaşmaktan kaçınılmak isteniyordu çünkü bir

Pers

donanması General Marsinous'un seferi sırasında MÖ 492'de burada bir fırtınaya yakalanmış hemen hemen tümüyle elden çıkmıştı. Ancak Mısır'dan başka Babil'de de bir ayaklanma çıkması seferi bir yıl kadar geciktirmiştir. Bu iki ayaklanma da Grek dünyası için büyük bir şans olarak görülebilir. Bu sayede

Pers

seferi gecikmiştir ve Atina, MÖ 486 yılında Laureion bölgesinde bulunan yeni, geniş bir gümüş yatağından, güçlü bir donanma inşa edebilmek için yararlanacak zamanı bulmuştur. Themistokles'in çabalarıyla oluşturulan bu
Donanma
nın Aegina
Donanma
sı'na karşı kullanılması düşünülüyordu. Aegina
Donanma
sı o tarihlerde Atina
Donanma
sı'ndan daha güçlü bir donanmaydı. Sonunda, kabaca dört yılı alan hazırlıklar tamamlandı, ayaklanmaalar bastırıldı ve Serhas'ın birlikleri toplama noktalarına intikal etmeye başladı. Herodot Serhas'ın ordusunun 46 etnik gruptan oluştuğunu yazmaktadır.

Pers

Ordusu MÖ 481 yılının yaz ve sonbahar aylarında Anadolu'da toplanmıştır. Doğu satraplıklarından gelen ordular Kapadokya'da Kritala'da toplanmış ve Serhas komutasında MÖ 481-482 kışını geçireceği satraplık başkenti Sard'a götürülmüştür. Tüm ordunun toplanma yeri olarak burası seçilmişti. Kritala, muhtemelen Niğde Ovası'ndaki Tyana antik kenti yakınlarındadır. Serhas, Sard'dan Atina ve Sparta hariç tüm Yunan kent devletlerine "toprak ve su" isteğiyle elçiler göndermiştir. Zaten ordu Sard'da toplanmıştı ve bu, Yunanistan'ı istila niyetini açıkça ortaya koyuyordu. Ordunun Çanakkale Boğazı üzerinden karşıya geçmesinde kullanılacak yüzer köprüler toplam 670 teknenin birbirine bağlanmasıyla oluşturulmuştur. Gemiler, akıntıya dik olarak birbirine bağlanmış, yine de akıntıya karşı çok büyük demirler denize atılmıştır. Yüzer köprüler üzerinden asker ve malzeme sevkiyatı yapılırken bu açıklıklar muhtemelen çekilen halatlar yardımıyla kapatılıyordu. Çağdaş sayılabilecek ozan Simonides dört milyon, Ctesias,

Pers

kayıtlarına dayanarak yardımcı unsurlar hariç olmak üzere 800 bin rakamlarını vermektedir. Herodot'un

Pers

İmparatorluğu resmi kayıtlarına dayanarak bu rakamı verdiği öne sürülmüştür. Ancak günümüz tarihçileri,

Pers

askeri sistemi ve lojistik kapasitesi hakkındaki bilgilerine dayanarak bu rakamları kuşkuyla karşılamakadır. Bu çapta bir ordunun seferin güzergahı boyunca ikmalinin sağlanmasının olanaksız olduğu görüşü vardır. Ayrıca Yunanistan topraklarının, yağmalansa dahi bu sayıda askeri besleyebileceğine kuşkuyla bakılmaktadır. Gerçekte ordunun mevcudu ne olursa olsun I. Serhas'ın başarılı bir seferi garanti altına almak için çok büyük bir kara ordusu ile donanma hazırladığı açıktır. Ancak bu ordunun büyük bir bölümü açlık ve hastalıktan öldüğü, Asya'ya dönmeyi başaramadığı da bilinmektedir. Herodot

Pers

Ordusu'nun Doriskos'da durdurularak Serhas tarafından teftiş edildiğini, bu arada birliklerin mevcudunun yeniden tespit edildiğini yazmaktadır. Destek personelini hesaplamak için rakamın iki katını alır ve tüm ordunun mevcudunu 5.283.200 kişi olarak verir. Diğer antik kaynaklar da buna yakın rakamlar vermektedir. Klasik Yunanistan konusunda parlak çalışmaları olan 19. yüzyıl İngiliz tarihçi George Grote, bu denli büyük rakamları kabul etmenin kesinlikle imkansız olduğunu ileri sürmektedir. Grote'nin bu görüşünün dayandığı ana argüman, her ne kadar detaylı bir analiz ortaya koymuyorsa da ordunun ikmal konusudur. Herodot'un verdiği rakamı bütünüyle redetmemekle birlikte üç yıllık erzak storklamalarını gösteren titiz kayıtları inceleniştir. Fakat bu arada antik kaynaklardaki çelişkilere dikkat çekmiştir. Maurice, Yunanistan'daki herhangi bir bölgede nehirlerin, ancak 200 bin kişinin ve 70 bin hayvanın su ihtiyacına cevap verebileceğini ileri sürmüştür. Daha sonra, Herodot'un

Pers

terimleriyle çalışırken bir sıfır hatası ile böylesi büyük ve abartılı bir rakama ulaştığını ileri sürmüştür. Herodot,

Pers

ordusunun temel teşkillerinden biri olan baivabaram komutanlarından 29'unun adlarını vermiştir. Bu teşkiller kabaca 10 bin kişilik birliklerdir. Herodot'un çevirisini yapan Reginald Walter Macan ve tarihçi J. A. R. Munro, bu yoldan hareketle

Pers

Ordusu mevcudu için yaklaşık 300 bin rakamını önermiştir. Konuyla ilgili başka öneriler 250 bin ile 700 bin arasında değişmektedir.
Donanma

Pers

Ordusu'nun mevcudu konusu kadar olmasa bile

Pers

Donanma
sı'ndaki gemi sayısı da farklı görüşlere konu olmuştur. Herodot'a göre

Pers

Donanma
sı'nda 1.207 trireme ve 3 bin kadar nakliye ve destek gemisi vardır. Bunların bir kısmı bir tür kadırga olan pantekontera'lardır. Pantekonteralar, iki yanda tek sıralı olarak toplam 50 kürekçi tarafından hareket ettirilen gemilerdi. Herodot

Pers

triremelerinin ayrıntılı bir dökümünü de vermiştir. Herodot'un verdiği bu sayı, Salamis Deniz Muharebesi'ne katılan

Pers

Donanma
sı'ndaki gemi sayısıdır. Daha önce Eğriboz Adası açıklarındaki fırtınalarda ve Artemision Deniz Muharebesi'nde büyük gemi kayıpları olmuştur. Fırtınalarda uğranılan kayıpların, Trakya Yunanistan anakarası ve adalarından alınan gemilerle karşılandığını ileri sürmektedir. Bununla birlikte takviye olarak sadece 120 triremeden söz etmektedir. Muharebelere katılmış olan Eshilos da, bininin trireme, 207'sinin daha hızlı gemi olmak üzere 1.207 gemi ile savaştıklarını yazmaktadır. Diodorus ve Lysias
Donanma
'da toplanma limanı olan Dorikos'tan ayrılırken 1.200 gemi olduğunu yazmaktadır. İsokrates Dorikos için 1.300, Salamis için 1.200, öğrencisi Eforus 1.207 başlangıçtaki rakam olarak verir. Ctesias bin Bu rakamlar birbirine yakın rakamlardır ve 1.200 rakamı makul kabul edilebilir. Günümüz tarihçi ve araştırmacılarından bazıları bu rakamı kabul etmektedir. Ancak Salamis Deniz Muharebesi'ne daha düşük sayıda

Pers

gemisinin katıldığı kabul edilir. Yunan-

Pers

Savaşları ile ilgili diğer çalışmalar 1.207 rakamanı, İlyada'da Grek filosu için verilen rakamlar karşılaştırarak kabul edilir bulmazlar.

Pers

İmparatorluğu'nun Ege'de harekete geçirebileceği bir donanma mevcudunun 600 savaş gemisinden daha fazla olamayacağı ileri sürülür.

Grek tarafı

Atina da

Pers

ler gibi MÖ 480'lerin ortalarından itibaren savaş için hazırlanıyordu. Bu hazırlıkların en önemli parçası MÖ 482 yılında yeni bir trireme filosu oluşturmak için karar alınmasıydı. Bu filoyla ilgili kararın alınmasında büyük ölçüde Themistokles'in payı olmuştur. Themistokles,

Pers

lerle savaşmak için güçlü bir donanmanın gerektiği konusunda Atinalıları ikna etmiştir. Fakat Atina hem karada hem de denizde savaşacak kadar geniş insangücü kaynaklarına sahip değildi. Bu yüzden diğer Grek kent devletleriyle ittifak yapılması gerekiyordu. Bu arada Serhas MÖ 481 yılında Sparta ve Atina hariç diğer Grek kent develtlerine Sard'dan elçiler göndererek bir kez daha boyun eğmelerini istemiştir. Yunanistan'ın kuzey kesimindeki pek çok kent devleti,

Pers

topraklarına daha yakın olmalarının verdiği endişeyle bu isteği kabul etmiştir. Bu Grek kent devletlerinin sayısının 31 olduğunu Yılanlı Sütun'a kazınmış olmasından anlamaktayız. Bu ittifaktın yardım istemek için kent devletlerine elçiler göndermek ve fikir birliği oluşması halinde üye kent devletlerinden savunma noktalarına kuvvet gönderme yetkisi vardır. Herodot bu ittifak için belirli bir adlandırma vermemiştir. Kongrede Atina ve Sparta lider konumdaydılar ama savunma stratejisinin belirlenmesinde, katılan tüm kent devletlerinin çıkarları göz önünde tutuldu. Kongrenin iç işleyişi ve görüşmeler konusunda bugüne ulaşan bilgiler oldukça kısıtlıdır. Ancak 700 Grek kent devletinden sadece 70 devletin kongreye delege gönderdiği bilinmektedir. Yine de bu sayı dikkate değerdir, çünkü birçok kent devleti esasen birbirleriyle savaş halindeydi. Diğer kent devletleri, gidişatın ne yönde gelişeceğine bakarak durumlarını belirlemek üzere "tarafsız" kalmayı seçmişlerdir. Tebai kongreye katılmamıştır. Bu kent devleti

Pers

kuvvetlerinin Yunanistan'a ulaşması durumunda onlara yardımcı bile olacağından kuşkulanılan bir Grek unsuru olarak görülmekteydi. Yine de 400 Tebaili hoplit, bu Grek ittifakına bağlı kalarak silahları ile birlikte Termopylae'de hazır bulunmuştur. Ne var ki MÖ 494 yılında Argos ordusu, I. Kleomenes komutasındaki Sparta ordusu tarafından Sepeia Muharebesi'nde bozguna uğratılıp son askere kadar katledilince, büyük ölçüde güçsüz düşmüştü. Ordu'nun Çanakkale Boğazı'nı geçişi muhtemelen MÖ 480 yılının Mart ayındadır. Ancak ilk köprüler tamamlandığında patlak veren bir fırına, iki köprüyü de kullanılmaz hale getirmiştir. Hiddete kapılan Serhas, istihkamcıların şefinin kafasını vurdurttu. Adından da Boğaz'ın sularına yine Serhas'ın emriyle 300 kırbaç vurulmuştur. Ardından yeniden inşasına başlandı.

Pers

Ordusu Gelibolu Yarımadası'ndan MÖ 480 yılı Nisan ayında Yunanistan üzerine ilerlemeye başlamıştır. Yürüyüş hattı üzerinde beş ana ikmal merkezi kurulmuştu. Bunlar Çanakkale Boğazı'nın Trakya tarafında Lefki Akti, Bistonis Gölü'nde Tyrozis, Doriskos, Eretria'ya yakın Eion ve günümüz Selanik yakınlarındaki Therme'dir. Bu ikmal merkezlerine seferin hazırlık yıllarında erzak yığılmıştı. İmparatorluğun hakimiyeti altındaki her ulus için, doldurmakla yükümlü tutuldukları depolar belirlenmiştir. İleri yürüyüş, Doriskos'da
Donanma
'nın gelmesi için durdurulmuştur. Burada Serhas birliklerini yeniden tertiplemiş, etnik gruplar halindeki tertiplenmenin yerine taktik bir tertipleniş oluşturmuştur.

Pers

Ordusu'nun Çanakkale Boğazı kıyılarından Therme'ye olan yaklaşık 600km.yi yürüyüşü kabaca üç ayı almıştı. Diğer yanda Grek ittifak kongresi MÖ 480 yılı baharında bir kez daha toplanmıştır. Kongrede Teselya delegasyonu,

Pers

Ordusu'nun Olimpos Dağı ile Ossa Dağı arasında yer alan Tapınak Vadisi'nden geçmeyi seçebileceğini ileri sürerek bu geçidin tutulmasını önermiştir. Bu öneri kabul edildi ve 10 bin kişilik bir birlik Sparta Kralı Euenetus ve Themistokles komutasında geçide gönderildi. Ancak geçide ulaştıklarından birkaç gün sonra Makedonya Kralı I. Alexander'dan habercileri kampa gelmiştir. Bu haberciler,

Pers

Ordusu'nun ve
Donanma
sı'nın büyüklüğünü anlatarak "ayaklar altında çiğnenmemelerini, oradan ayrılmalarını" tavsiye etmişlerdir. Bu arada Tapınak Vadisi'nin Teselya'ya ulaşan tek yol olmadığı, Makedonya'nın tepelik bölgesinden geçen bir başka yol daha olduğu keşfedildi. Bu durumda

Pers

ordusunun vadiyi hiç kullanmadan Sarantoporo Geçidi üzerinden yürüyebileceği,

Grek kuvvetleri

nin gerisine sarkarak bu orduyu imha edeceği açıktır. Bunun üzerine vadiyi tutmak için gönderilen

Grek kuvvetleri

geri çekilmiştir. Geçidin terk edilmesi, Yunanistan'ın kuzeydoğu kesimindeki birçok kent devleti gibi Teselya'nın da

Pers

iradesine boyun eğmeye bırakılmasıydı. Nitekim Tesalyalılar zorlama olmaksızın Serhas'a boyun eğdiler ve savaş boyunca

Pers

ordusuna önemli hizmetlerde bulundular. Diğer yandan Pelopones kent devletlerinin birlikleri Themistokles'in planından çekilerek Korint Kıstağı'nda savunma yapmak üzere harekete geçtiler. Termopylae ve Artemision (MÖ 480, Ağustos) Bu arada

Pers

Ordusu'nun Olimpos Dağı civarındaki geçitleri aşarak Termopylae üzerine yürümekte olduğu haberi ulaştı. Ancak hem Olimpiyat Oyunları, hem de Sparta'nın Carneia Festivali zamanıydı ve her iki kutlamada savaşmak, kutsal değerlere büyük saygısızlık kabul edilirdi. Yine de Kral I. Leonidas Yunanistan'a yönelen tehdidin ciddiyetini göz önüne alarak kraliyet muhafızlarından 300 kişiyle birlikte harekete geçmiştir. Doğal olarak seçkin bir birlik olan bu 300 savaşçının yerine, halen çocuk yaşta olan acemi askerler, kraliyet muhafızı olarak silah altına alındı.

Pers

Ordusu Termopylae'ye Ağustos ayı ortalarında ulaştı. Fakat Serhas, hemen saldırıya geçmemiş,

Grek kuvvetleri

nin çözüleceklerini düşünerek üç gün beklemiştir. Ancak

Grek kuvvetleri

nin mücadelede kararlı olduğunu anlayınca askerlerini taarruza geçmeye karar vermiştir. Savaş alanında ise Grek birliklerinin pozisyonu, hoplitler için neredeyse idealdi. Bu hatta saldıran

Pers

birlikleri fazlasıyla zorlandılar. Muharebenin ilk iki günü boyunca Grek İttifakı kuvvetleri, Serhas saldırıları ard arda yenilese de hatlarını başarıyla savundular. Ancak ikinci günün sonunda yerel halktan Ephialtes adında biri, kendi halkına ihanet ederek bir dağ yolunun varlığını

Pers

lere haber vermiştir. Bu dağ yolu Termopylae Geçidi'nin dışından dolaşıyor ve gerideki araziye çıkıyordu. Serhas bu yolu kullanarak savunmacıların gerisine çıkabilirdi. Bunun üzerine

Pers

saray muhafızlarından seçkin bir birlik olan Ölümsüzler'den bir müfreze gönderildi.

Pers

müfrezesi gece yürüyüşüyle patikada ilerlerken Leonidas durumu haber almıştır. Kuşatılacağını anlayan Kral, Grek ittifakı kuvvetlerinin büyük kısmını geri gönderdi. Emri altında geçitte 300 Spartalı, 400 Tebaili, 700 Thespiaeli ve diğer unsurlardan birkaç yüz kişiyi tuttu. Amaç, birliklerin esas kısmı güven içinde çekilirken artçı olarak geçidi savunmaktı. Muharebenin üçüncü gününde Leonidas kuvvetleri duvardan çıkışlar yaparak ellerinden geldiği kadar çok

Pers

savaşçısını öldürmeye çalıştılar. Ancak sonunda Kral Leonidas ve adamları kuşatıldı, tümüyle imha edildi ve Termopylae Geçidi

Pers

Ordusu önünde açılmış oldu. Termopylae'de savaşılırken Artemision Boğazı'nda da 271 triremeden oluşan Grek İttifakı
Donanma
sı da savunmadaydı.

Pers

Donanma
sı Artemision Boğazı'na ulaşmadan hemen önce, Magnesia açıklarında bir fırtınaya yakalanmış ve çok sayıda gemi kaybetmiştir. Yine de muharebeye katılacak 800'ün üzerinde savaş gemileri vardır. Artemision Muharebesi'nin ilk günü, aynı zamanda Termopylae Muharebesi'nin de ilk günüydü,

Pers

ler en dayanıklılarından seçilmiş 200 gemiyi bir müfreze olarak teşkil ettiler ve Eğriboz Adası'nın doğu kıyıları açığına gönderdiler. Bu müfrezenin görevi Eğriboz'un doğu sahilleri boyunca güneye yelken açıp, Eğriboz Boğazı'nın güney çıkışında Grek
Donanma
sı'nın geri çekilmei ikmal ve takviye hattını kesmektir. gemilerin tümünün kayalıklarda imha olmasına yol açmıştır. Muharebenin ikinci günü, akşamki fırtına sayesinden geri çekilme hatlarının artık güvende olduğu haberi Grek İttifakı
Donanma
sı'na ulaştı. Bunun üzerinde bulundukları yerde kalmaya karar verilmiştir. Bu kalma kararıyla bazı Kilikya gemilerine karşı vur-kaç taktiğiyle saldırılar düzenlediler. Bu gemiler ele geçirildi ya da batırıldı.

Pers

Komutanlığı'nın tepkisi sertti. Üçüncü gün

Pers

Donanma
sı tüm gücüyle saldırıya geçmiştir. Şiddetli çatışmalarla geçen günün sonunda Grek
Donanma
sı durumunu korumayı başarmıştır. Ancak ciddi kayıplara katlanıldı. Öyle ki Atina Filosu'nun yarısı kaybedilmişti.

Pers

Donanma
sı'nın kayıpları da oransal olarak aşağı yukarı aynıdır.
Donanma
, Salamis Adası'na çekilmiştir. Salamis (MÖ 480, Eylül) Termopylae Geçidi'nin açılmasıyla Serhas'ın ordusu Boeotia'ya girmiştir. Teslim olmayan iki kent Thespiae ve Plataea düşürüldü ve yağmalandı. Buradan sonra

Pers

Ordusu Attika'ya ilerleyecektir. Atina'da kalan nüfusun tahliyesi, Salamis'e gelen
Donanma
'nın da yardımıyla tamamlanmıştır. Böylece Atina

Pers

lere terk edildi. Bu arada Peloponesliler Korint Kıstağı'nda bir savunma hattı için hazırlıklara girişmiştir. Attika'nın güneyindeki Megara'dan gelen yol imha edilirken Kıstak'ta bir savunma duvarı inşa edildi. Akropolis'i savunmak için kalan az sayıda Atinalı kısa sürede ihma edilmiştir. Ele geçirilen kent Serhas'ın emriyle ateşe verildi. Sonuçta

Pers

istilası Yunanistan anakarasının büyük bir bölümünü ele geçirmiş bulunmaktadır. Ancak Serhas, Greklerden böylesi bir direnme muhtemelen beklemiyordu. Onun önceliği istilayı olabildiğince kısa sürede tamamlamaktı. Böylesi bir ordunun ikmalini uzun bir süre sürdürebilmek olanaksızdır. Diğer yandan Termopylae deneyimi, iyi tertiplenmiş bir Grek kuvvetine karşı cephe taarruznun sonuçsuz kalacağını göstermişti. Yaz ayları süresinde Serhas Grek
Donanma
sını imha edebilseydi, Grek kent devletlerinin teslim olmasını sağlayabilecek güçlü bir durum elde ederdi. Bu, seferi başarıyla sonuçlandırmak için tek umut olarak görünmektedir. Bu yöndeki eğilimle Grek
Donanma
sı,

Pers

Donanma
sı'nın bölgeye ulaşması an meselesi olmasına karşın Eylül ayı boyunca Salamis sahili açıklarında kalmıştır. Atina'nın düşmesinden sonra bile

Pers

Donanma
sı'nı Salamis sahillerinde bir çatışmaya çekebilmek için bölgede kalınmıştır. Ancak bu durum bütünüyle Themistokles'in çabaları ile olmuştur. Aslında Grek komutanlar, Korint Kıstağı'nı dahi bırakıp, kentlerinin savunması için çekilmek kararındaydılar. Karalarla çevrili bir denizde sıkışık bir duruma düşen

Pers

savaş gemilerinin muharebe düzenini bozmadan manevra yapabilmeleri neredeyse olanaksızdır. Bu fırsattan yararlanan Grek
Donanma
sı saldırıya geçerek muharebe alanında kesin sonuç elde etmiştir. Sonuçta en az 200

Pers

savaş gemisi ele geçirildi ya da batırıldı. Bu zafer, Pelopones Yarımadası savunmasının kuşatılmasını önlemiştir.

Pers

Donanma
sı'nın artık denizde hakim güç olmaktan çıkması, Serhas'da Çanakkale Boğazı'ndaki duba köprüleri koruyamayacağı endişesi yaratmıştır. Herodot, General Mardonius'un Yunanistan'da kalıp istilayı tamamlamak için gönüllü olduğunu yazmaktadır. General, eğer Asya'ya çekilmeye karar verecek olursa seçkin birliklerden oluşan 300 bin kişilik bir orduyu emrinde bırakmasını önermiştir. Görünüşe göre Serhas bu öneriyi benimsedi ve tüm

Pers

Ordusu Attika'dan çekildi. Emrindeki orduyla birlikte zorlu bir yürüyüşle Çanakkale Boğazı kıyılarına 45 günde ulaştı. Yol boyunca ordu civardaki yerleşimleri yağmaladı, yenebilecek herşeyi, otları hatta ağaç kabuklarını bile kazıyıp götürdü. Herodot'un anlatımına göre orduda büyük bir açlık yaşandığı anlaşılıyor. Ayrıca Herodot ordu içinde veba ve dizanteri salgını başgösterdiğini yazmıştır. General Mardonius kuvvetleri ise kışı geçirmek üzere Boeotia ve Teselya'da kaldılar. Ancak Artabazus Halkidiki'ye yaklaşırken, Serhas komutasındaki birliklerin geri çekilmesi sırasında bölgeden geçerlerken ayaklanmaya kalkışan Halkidiki halkını yeniden bastırmak gerektiğine karar vermiştir, Mardonius kuvvetlerine katılmasında bir aciliyet de yoktu zaten. Bu durumdan yararlanılamamısı nedeniyle kuşatma yine de üç ay sürdürülmek zorunda kalınmıştır. Daha sonra gelgit durumundan yararlanmak isteyen

Pers

kuvvetleri kıstak üzerinde ilerleyerek kente yarımada derinliğinden saldırı yapımaya çalışıldı. Gelgitle deniz öyle çekilmişti ki arazi bataklığa dönüşmüştü. Kenti düşürme umutları kalmayınca General Artabazus kuşatmayı kaldırmış ve ordusundan geri kalanlarla Mardonius'un ana kampına dönmüşdür.

Olynthus Kuşatması

Potidea Kuşatması sürerken General Artabazus aynı anda

Pers

baskısına baş kaldıran Halkidiki'deki bir diğer kent olan Olynthus'u da kuşatmaya karar vermişti. Bronz Çağı'nda terk edilmiş olan kent, Makedonya'dan sürülmüş Bottiaean Kabilesi tarafından iskan edilmişti. Bahar aylarında, diğer ittikfak üyelerinin bu isteği karşılayamamış olmasına tepki olarak Atina Filosu ittifak donanmasına katılmayı reddetmiştir. Atina, bu tekliften Sparta'nın haberi olduğunu düşünerek kabul etmeye yanaşmadı. General Mardonius bunun üzerine barış teklifini yenilemiştir. Fakat yine reddedildi. Yine kentlerinden sürülen Atinalılar, Megara ve Plataea'yla birlikte Sparta'ya elçiler göndererek yardım istediler. Yardım edilmezse

Pers

isteklerinin kabul edileceği tehdidi ortaya konuldu. O sırada Sparta'da Hyacinthus Festivali kutlanmaktayıdı, bu yüzden bir karara varmayı on gün ertelediler. Sparta'da sözü geçen bir yabancının girişimiyle bir ordu gönderilmesine karar verilmiştir. Derhal düzenlenen 35 bin helot ve 5 bin Spartalı 5 bin periek (özgür fakat yurttaşlık hakları olmayan yerli halk) askerden oluşan bir ordu Pausanias komutasında

Pers

kuvvetleri üzerine yürüyüşe geçirilmişti.

Grek kuvvetleri

nin üzerine geldiğini haber alan General Mardonius, 300 bin kişilik ordusunu Mardonius'un Platea üzerine çekilmekteki amacı,

Grek kuvvetleri

ni, süvarisini etkin biçimde kullanabileceği açık alana çekmektir. Yine de Herodot'a göre ordudaki

Pers

soylularının başarıdan yana pek umutlu olmadıkları anlaşılmaktadır. Farklı kentlerden toplanan Grek ordusuna ise Sparta kral naibi Pausanias komuta etmektedir. Pausanias da süvari taktiklerinden kaçınmak için kuvvetlerini Plataea'da yüksek arazi üzerinde tutmuştur. Herodot,

Grek kuvvetleri

ndeki hoplit sayısını 38.700 olarak vermektedir. Ordudaki diğer unsurlar olarak da 35 bin helot ile Sparta dışındaki kentlerden gelen her hoplitin yanında hafif silahlı birer kişinin, toplam 34.500 asker vardır. Bu durumda Grek ordusundaki toplam asker sayısı 108.200'dür. Herodot, bu sayıya Thespialı savaşçıları da katar ve 110 bin rakamına ulaşır.

Grek kuvvetleri

nin ovaya inmediğini gören General Mardonius, süvarisine saldırı için emir vermiştir.

Pers

süvarisinin bölükler halindeki saldırıları

Grek kuvvetleri

ne ağır kayıplar verdirmiştir. Fakat süvari taarruzları başarısız oldu ve

Pers

süvari birlikleri komutanı Masistios bu saldırı sırasında öldürüldü. Atı okla vurulup attan düşürülmüştü, ama zırları yüzünden kolay alt edilememişti. Sonunda gözünden vurularak öldürülebildi. Bu çatışmalar sırasında Grek Ordusu

Pers

kampına daha yakın bir pozisyona geçmek için bulundukları yüksek araziden ileri kaydırılmıştır. Bulundukları yerde su kıt olduğundan ovada mevzi aldılar. Bu durumda da Grek hatları fazlasıyla açılmış oldu.

Pers

süvarisi bu durumdan yararlanarak Grek erzak ikmal hatlarını kesmeye başlamıştır. Bu arada ciddi bir çatışma olmadan on gün geçmiştir ve

Grek kuvvetleri

ne sürekli yeni takviye birlikleri gelip katılmaktadır. General Mardonius yeniden süvari akınları başlatmıştır. Bu girişimlerle birliklerin su ikmali kesildi. Ordu susuz kalmıştı, erzak gelişi kesilmişti ve

Pers

hafif süvarisinin ok ve mızraklı saldırıları altında yıpranıyordu. Gece çöktüğünde, artık son derece elverişsiz hale gelen pozisyondan daha önceki duruma çekilme kararı verilmiştir. Onbirinci günün gecesinde yakındaki ırmağın oluşturduğu adaya çekilinecektir.. Bu geri çekilme birliklerin dağılmasına yol açmıştır. Atina, Sparta ve Tegealılar farklı tepelere ulaştı. Diğer birlikler de Plataea'ya yaklaşacak kadar uzaklaştılar. Birliklerin dağılması sırasında ayrı düşen Spartalılar ve Tegealılar

Pers

süvarisince sıkıştırılıyorlardı. Mardonius'un ana birlikleri de üzerlerine gelmişti. Ayrı düşmüş olan Atinalılardan yardım istediler. Fakat onlar yardım için ilerlerken

Pers

tarafında savaşan

Grek kuvvetleri

tarafından yolları kesildi. Sparta ve Tegea kuvvetleri yoğun bir

Pers

okçu taarruzu altında zorlandılar ve saldırıya geçtiler. Bunun sayesinde ok yağmurundan kurtuldular.

Pers

kalkanları önündeki çatışma uzun sürdü ama sonunda bu kalkan duvarı çöktü. Önlerinde bir kalkan duvarı kalmayan

Pers

askerleri cesaretle dövüştüler, yer yer uzun Grek kargılarını yakalayıp kırdılar. Fakat koruma sağlamayan donanmınları yüzünden ağır Grek piyadesi (hoplitler) karşısında adeta "çıplak"tılar. Bu çatışmalar sırasında Spartalılar General Mardonius'un muhafız savunmasını kırarak General'e ulaştılar ve öldürdüler. Mardonius'un ölümü

Pers

direncini büyük ölçüde çözmüş oldu. General Mardonius'a ulaşan spartalı askeri adı Herodot tarafıdan Aeimnestus olarak verilmektedir. Plutarkhos'a göre bu asker, başına bir taş fırlatarak Mardonius'u öldürmüştür. Mardonius'un bendeni savaştan bir gün sonra gömüldü. Komutasız da kalınınca

Pers

birlikleri çözüldü. Kırkbin kişi Teselya'ya çekilmeyi başarabilmiştir. Bu grup General Artabazos emrindeki kuvvetlerdi ve zaten muharebe sırasında emirle çekilmeye başlamıştı. Diğerleri kampa sığındılarsa da burada kuşatıldılar ve kılıçtan geçirildiler. Daha öncesinde Xanthippus komutasındaki Atina Filosu da Grek
Donanma
sı'na katımışdı. Tüm

Pers

gemileri onarım gerektiriyordu. Bu durumda muharebeden kaçınmaya karar vererek
Donanma
'yı Mykale kıyılarına çektiler. Serhas'ın bıraktığı 60 bin kişilik kuvvet burada kamp kurdu. Kumsala çekilen gemileri korumak için de sahile ve kamp etrafına ahşap bir savunma hattı hazırlanmıştır.

Pers

Donanma
sı'nın karaya çekildiğini gören Leotychides Grek
Donanma
sı'ndaki askerlerle kampa saldırmaya karar vermiştir. Moral yönünden büyük güç kazanan

Grek kuvvetleri

, daha bir güçle savaştılar. Saldıran

Grek kuvvetleri

nin sayı azlığından cesaretlenen

Pers

ler kamp dışına çıktılar. Ancak hoplitler karşısında çözüldüler. Çatışmada çoğu kılıçtan geçirildi. Yenilgi, Serhas'ın deniz gücüne ağır bir darbeydi ve Ege Denizi'nde artık Grek deniz üstünlüğü kurulmuştu. Platae'de saldıran taraf Greklerdi. Ancak bu muharebe Yunanistan topraklarında gerçekleşmiştir. Oysa Mykale Muharebesi, Ege kıylarındadır,

Grek kuvvetleri

nin Yunanistan dışındaki bir taarruzudur.

Sestos Kuşatması

Mykale Muharebe'sinden kısa bir süre sonra Grek İttifakı
Donanma
sı, duba köprüleri imha etmek için Çanakkale Boğazı'na yelken açmıştır. Ancak bölgeye ulaştıklarında bunun daha önce yapılmış olduğunu gördüler. Bunun üzerine Mora kent devletlerinin filoları Yunanistan'a dönmüştür. Spartalılar duba köprüsünün artık var olmamasını yeterli buluyorlardı. Atina Filosu ise halen

Pers

kontrolünde olan Gelibolu Yarımadası'na yönelmiştir. Bölgede kalan

Pers

kuvvetleri ve müttefikleri, bölgenin en iyi tahkim edilmiş kenti olan Sestos surları gerisine çekildiler. Yunanistan Seferine katılmış generallerden biri, aynı zamanda

Pers

satrabı olan Artayşles, Grek müttefiklerin saldıracağına inanmıyordu ve bu yüzden bir kuşatma için hazırlık yapmaya gerek duymamıştı. Atinalılar bu sayede Sestos'u hem karadan hem denizden kuşatma olanağı buldular. Fakat kentte erzak tükenince

Pers

askerleri gece karanlığından yararlanarak, kuşatmanın en zayıf olduğu kesimden kenti terk ettiler. Bu sayede ertesi gün Atinalılar kente girebildiler. Herodot'un çalışması da

Sestos Kuşatması

'ya sona ermektedir. Bu olayları izleyen otuz yıl içinde başta Atina egemen Attik Delos Biriliği olmak üzere Grek yayılması,

Pers

kontrolünü tüm Trakya'dan, Makedonya'dan, Ege Adaları'ndan ve İyonya'dan sürüp atacaklardır.

Pers

İmparatorluğu ile Yunanistan arasıda barış MÖ 449 yılındaki Callias Barışı ile kurulmuş ve yarım yüzyıllık savaşı sona erdirmiştir. Sonunda Atinalılar

Pers

kuvvetlerini yakaladılar. Çatışmalarda pek çok

Pers

öldürüldü, aralarında Artactes bulunduğu diğer kısmı ise tutsak edildi. Artayctes'in çarmıha gerilmesi, bugünkü Gelibolu Yarımadası'nda yer alan bir İyon kolonisi Elaeus halkı tarafından ısrarla istenmiştir. Artayctes, Yarımada'nın

Pers

Valisi iken bu kenti yağmalamıştı. Bölgeyi emniyete alan Atina kuvvetleri, duba köprünün palamarlarını, bir bakıma ganimet, bir bakıma da zaferlerinin bir nişanı olarak aldılar ve Atina'ya döndüler.

Kıbrıs

Halen devam eden Grek İttifakı koşulları altında MÖ 478 yılında, 20 Peloponez ve 30 Atina gemisinden oluşan, fakat sayısı bilinmeyen asker taşıyan bir filoyu, General Pausanias genel komutasında harekete geçirildi. Ancak Tukidides'in bununla ne kastettiği açık değildir. Bir görüşe göre bu sefer esasen

Kıbrıs

'taki

Pers

garnizonunu basmak ve olabildiğince fazla savaş ganimeti ele geçirmek içindi.

Grek kuvvetleri

nin adayı ele geçirme girişimi yönünde herhangi bir kaynak yoktur. Zaten kısa süre sonra Byzantion'a yelken açmışlardır. yılında ele geçirmiştir. Byzantion'da neler olup bittiği bugün için tam olarak bilinmiyor. Tukididis, az sayıda detay vermiştir. Ondan sonraki tarihçiler ise pek çok korkunç imalarda bulunmaktadır. Pausanias etrafında dönen bu olaylar, esasen Byzantion kenti üzerinde Atina – Sparta çekişmesidir. Atinalı tarihçinin anlatımını izleyen diğer Grek yazarların vermiş oldukları bilgilerin, Byzantion üzerinde kontrolü ele geçirmek için Atina'nın kullandığı bahaneler olarak görülebileceği öne sürülmektedir. Atina ve müttefiklerinin, Byzantion'da kontrolü, Pausanias'a karşı güç kullarak ele geçirmeye çalışmış olmaları dahi olasıdır. Bu durumda Pausanias'ın kentin kontrolünü yedi yıl daha, MÖ 476 – 469 arasında,

Pers

gücünden destek alarak elinde tutuğu ileri sürülebilir. Tukididis, Pausanias'ın destek için I. Serhas'a bir mektup gönderdiğini ve ondaon olumlu yanıt alıdığını ileri sürmektedir. Tukididis'e göre, İyon kentleri ve diğerleri Atina'nın harekatın komutasını üstlenmesini istediler, Atina da komutayı üstlendi., ele geçen çok sayıdaki tutsak arasındaki

Pers

soylularının ve Serhas'ın yakınlarının kaçmalarını sağladığı ileri sürülmüştür. Taktik analiz Grek tarzı savaş, önceki yüzyıllar boyunca şekillenmiş ve geliştirilmişti. Bu savaş tarzı esas olarak hoplitlere dayanmaktadır. O çağ için en güçlü silahlar olan hoplit donanımı, ancak bu silahları satın almaya ekonomik olarak gücü yetebilen orta sınıf vatandaşlarca edinilebilmektedir. Dolayısıyla orta sınıftan vatandaşlar hoplit olarak silahlanıp savaşlara katıldılar.

Pers

Savaşları'nda da görüldüğü gibi kendisinden daha büyük, fakat hafif piyadeden oluşan kuvvetler karşısında başarılı olmaktadır. Ağır zırhlar ve uzun mızraklar hoplitleri yüz yüze çatışmalarda son derece güçlü savaşçılar haline getirmektedir.

Pers

ordusu imparatorluk topraklarının değişik bölgelerinden derlenen, farklı etnik gruplardan gelen birliklerden oluşmaktadır. Bununla birlikte Herodot'a göre hem silahlarda, hem de muharebe tarzında en azından genel bir uyumluluk vardır. Piyade genel olarak Grek mızraklarına oranla kısa mızrak ve kılıç, ok ve yayla silahlanır, hasır bir kalkan taşır ve bir kısmı zırh olarak deri bir "yelek" kuşanırlardı.

Pers

ordusunun seçkin birlikleri

Pers

, Med, Saka ve Huzistan Halkı'ndan oluşmaktadır. Süvari ise

Pers

, Med, Baktriya, Huzistan ve Sakalar'dan oluşmaktadır. Bu unsurların büyük kısmının hafif süvari olduğu kabul edilmektedir. Daha sonra Yunanistan'a Birinci

Pers

Saldırısı
sırasındaki Maraton Muharebesi'nde Atina kuvvetleri, muharebeye

Pers

süvarisi katılmamış olmasından da yararlanarak

Pers

hafif piyadesi karşısında açık bir üstünlük elde etmişlerdir. Bu deneyimlere karşın

Pers

lerin, hakimiyetleri altındaki toprakların Grek nüfusu olan bölgelerinden, özellikle de İyonya'dan hoplit toplamamaları ilginç bir durumdur. Bunların nedeni

Pers

Sarayı'nın İyonlara ve Mısırlılara güven duymaması olarak açıklanabilir. İki topluluk da yakın geçmişte

Pers

hakimiyetine karşı ayaklanmışlardı ve bu ayaklanmalar şiddetle bastırılmıştı. Ancak
Donanma
'da hem Grek hem de Mısırlı birlikler görev yapmıştır. Aslında Grekler,

Pers

Sarayı'nın bu unsurlardan daha fazla kuşku duymasını sağlamak yönünde bazı girişimlerde bulunmuşlardır. Fakat yine de İyonların ve Mısırlıların özellikle

Pers

Donanma
sı'nda iyi bir performans gösterdiği, bir dereceye kadar gerçektir. Termopylae'de, Grek savunmasını kuşatan manevraya kadar

Pers

taktikleri başarılı bir sonuç elde edememişti. Zaten Leonidas'ın seçtiği muharebe alanı,

Pers

kuvvetleri için bir cephe taarruzundan başka seçenek bırakmıyordu. Platae Muharebesi'nde

Grek kuvvetleri

ne yönelen süvari saldırılarının yürütülüş tarzı başarılı bir taktikti. Ancak daha sonraki piyade muharebesi

Pers

Ordusu ve General Mardonius için bir felaketle sonuçlandı. Grek taktikleri hiç karmaşık değildir, hoplitlerin etkili donanımına ve falanksın gücüne dayandılar.

Pers

tarafı ise falanksın gücünü açıkça hafife almıştır. Bu güçle karşılaşmak için taktikler geliştirilmedi ve bu durum nihai olarak

Pers

yenilgisine yol açtı. Her şeyden önce asker ve gemi sayısı yönünde ezici bir üstünlükleri vardı. Fakat bu sayısal üstünlük, bir yerde

Pers

kuvvetlerinin zayıf yanına işaret etmektedir.
Donanma
nın sayısındaki kabarıklık, bir fırtına çıktığında, donanmanın sığınacağı çapta bir limanın bölgede olmamasında yatmaktadır. Böyle bir fırtınada donanmanın bir kısmı kaçınılmaz olarak elden çıkacaktır. Ayrıca tüm donanmayı savaşa sürme eğilimi önüne geçilmez bir eğilimdir. Nitekim Salamis Deniz Muharebesi'nde tüm
Donanma
muharebeye sürülünce yıkıma yol açmıştır. Ordunun sayısal kabarıklığı da ikmal sorunlarında kendini göstermektedir. İkmal depolarından uzaklaştıkça erzak sıkıntısı baskısı giderek artacaktır.

Pers

kuvvetlerinde hiç de karmaşık olmayan bir komuta sistemi vardı, herkes krala karşı sorumluydu. Son derece gelişkin bürokratik yapılanışları da karmaşık ve başarılı planlar hazırlamalarına olanak sağlamaktadır. Diğer yandan

Pers

İmparatorluğu kurulduğundan beri geçen 80 küsür yıl boyunca

Pers

generalleri savaş alanlarında büyük deneyim kazanmışlardı. Ayrıca savaş için diplomasiyi ve istihbaratı kullanmada oldukça başarılıydılar. Yunanistan'ı istila etmek için bu stratejileri kullanarak girişimlerde bulundular. Örneğin MÖ 499'da Nakşa Kuşatması sırasında içerden ihanet sağlayarak kenti düşürdüler. Buna karşın Yunanistan'ın siyasi birliği olmamasının da etkisiyle

Pers

istilasına karşı aktif olarak direnen, sadece 30 dolayında kent devletiydi. Bu devletler arasında ise zaten geçmişten gelen çekişmeler vardı. Bu kent devletleri, küçük çaplı yerel savaşlar dışında büyük ölçekli savaşlarda deneyim kazanmamıştır. Komutanlar da savaş deneyimi ve ustalığa göre değil, esas olarak politik ve sosyal durumlarına göre belirleniyordu.

Pers

yayılma stratejisi MÖ 480 dolaylarında ezici kuvvetlerle Yunanistan üzerine yürüyecek yönde gelişiyordu. Grek ittifakının stratejisi ise

Pers

ilerlemesini yapılabildiği kadar kuzeydeyken durdurmak ve olabildiğince kent devletinin

Pers

egemenliğine girmesini önlemekti. Bu sayede bu kent devletlerinin de ittifaka katılması sağlanabilirdi. Bir başka açıdan,

Pers

Donanma
sı en büyük darbeleri Grek İttifakı
Donanma
sı'ndan değil, hava koşullarından yemişti. Sonuç itibariyle

Pers

stratejisi başarılıydı. Grek stratejisi ise her ne kadar Grek İttifakı'nın askeri gücünü yıkacak kadar ağır bir yıkım değilse de başarısızdı. Korint Kıstağı'nın savunulması savaşın tarzını değiştirmiştir.

Pers

Komutanlığı Kıstak üzerine karadan bir saldırıya girişmedi. Muhtemelen böyle bir girişim başarısız olacaktı. Böylece savaşın seyri denizde şekillenecekti. Ancak

Pers

ler açısından savaşı kazanmak için Salamis'te muharebeye girme gereği yoktu.

Pers

Komutanlığı'nın ya kendine aşırı derecede güveni olduğu, ya da kazanmayı fazlasıyla istediği ileri sürülmüştür. Bu bağlamda Grek İttifakı'nın Salamis'te kazandığı zafer bir ölçüde

Pers

stratejik hatasından kaynaklanmıştır. Özellikle de Atina üzerine oynadı. Böylece Atina Filosu'nu Grek İttifakı
Donanma
sı'ndan ayırarak bu deniz gücünü büyük ölçüde zayıflatacaktı. Denizde engel kalmayınca da orduyu muhtemelen Mora Yarımadası'na çıkartacaktı. Her şey bir yana, kendi vatanları için çarpışıyorlardı. Grek İttifakı'nın başarısında önemli bir faktör de, aralarındaki geçmişten beri süregelen gerginlik ve çatışmalara karşın bir ittifak kurabilmeleri ve buna bağlı kalabilmeleriydi. Sonuç itibariyle Grek İttifakı'nın kazanması yıkıcı bir yenilgiden kaçınmalarına Önemi Kuşkusuz ki Yunanistan'a İkinci

Pers

Saldırı Grek tarihi açısından son derece önemli olaylardan biridir. Birçok batılı tarihçi bu olayı Avrupa tarihi açısından da çok önemli bir olay olarak lanse eder. Savaş, bir yerde "Doğu" ve "Batı" arasıdaki bir çatışma olarak verilir. Yunanistan'ın bu "Doğulu" güç tarafından istila edilmesi halinde "Batı Uygarlığı"'nın gelişme olanağı bulamayacağı ileri sürülür. Bu yaklaşım abartılı olabilir. Tarihin, "şöyle olsaydı, böyle olurdu"larla analiz edilemeyeceği açıktır. Ancak yine de tarihsel açıdan bunlar önemli olaylardır. Askeri olarak İkinci

Pers

Seferi'nde taktik ve stratejik olarak belirgin bir yenilik yoktur. Termopylae sıklıkla arazinin, askeri gücün bir bileşeni olarak kullanılmasına uygun bir örnek olarak kullanılagelmiştir. Themistokles'in hileleri de savaşta "düşmanı" yanıltmanın iyi bir örneği sayıldı. Tüm askeri harekatların

Pers

İmparatorluğu yönünden en belirgin etkisi, özellikle Maraton Muharebesi ağır zırhlı hoplitlerin, hafif

Pers

piyadesi karşısındaki üstün muharebe gücünü çok açık ortaya koymuş olması sayılabilir. Bu gerçek geç de olsa

Pers

askeri otoriteleri tarafından görüldü ve daha sonra Grek paralı askerler

Pers

ordularında istihdam edilmeye başlandı. Notlar
Dış bağlantılar * Herodot, Polymnia ( 7. Kitap) * Herodot, Uranisa ( 8. Kitap) * Herodot, Kalliope ( 9. Kitap) Kaynaklar

Antik kaynaklar

*Herodot : * Histories İngilizce : * Herodotos, Tarih - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları * DiodorusBiblioteca Historica * Ctesias

Pers

ica

Günümüz kaynakları

* Tom Holland, '

Pers

ian Fire: The First World Empire and the Battle for the West Abacus (2006) * Peter Green, The Greco-

Pers

ian Wars University of California Press (1996) * J. F. Lazenby, The Defence of Greece 490–479 BC. Aris & Phillips Ltd. (19936) * George Grote, A History of Greece: Part II * Moses Finley, Thucydides – History of the Peloponnesian War (İngilizce çeviri Rex Warner). Penguin * D. Fehling, Herodotus and His "Sources": Citation, Invention, and Narrative Art * A. R. Burn,

Pers

ia and the Greeks in The Cambridge History of Iran, Volume 2: The Median and Achaemenid Periods, Ilya Gershevitch, ed. Cambridge University Press. (1985) * J. A. R. Munro, Cambridge Ancient History vol. IV (1929) * D. W. Engels, Alexander the Great and the Logistics of the Macedonian Army Berkeley/Los Angeles/London * F. Maurice, The size of the army of Xerxes in the invasion of Greece 480 BC. Journal of Hellenic Studies (1930) * Barry S. Strauss, The Battle of Salamis: The Naval Encounter That Saved Greece—and Western Civilization New York: Simon and Schuster (2004) * Hans Delbrück, History of the Art of War. University of Nebraska Press. Reprint (1920)

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Yunanistan'a İkinci Pers Saldırısı
3 yıl önce

Yunanistan'a İkinci Pers Saldırısı, MÖ 480 - 479 yıllarında Akamenid İmparatorluğu (Pers İmparatorluğu) Kralı I. Serhas'ın Yunanistan'ı istila için giriştiği...

Yunanistan'a Birinci Pers Saldırısı
3 yıl önce

Yunanistan'a birinci Pers saldırısı, Yunan-Pers Savaşları'nın bir bölümü olarak MÖ 492-490 yıları arasında gerçekleşen ve Atina ordusunun Maraton Muharebesi'ndeki...

Mykale Muharebesi
3 yıl önce

Mykale Muharebesi, Yunan-Pers Savaşları'nın ikinci evresi sayılan Yunanistan'a İkinci Pers Saldırısı sırasında gerçekleşen ve bu Pers seferini sona erdiren...

Maraton Muharebesi
3 yıl önce

11806°K 23.97833°D / 38.11806; 23.97833 Maraton Muharebesi, Yunanistan'a birinci Pers saldırısı sırasında, MÖ 490 yılında Platea'dan gelen destek birliğiyle...

Artemision Deniz Muharebesi
3 yıl önce

Artemision Deniz Muharebesi, Pers İmparatorluğu'nun Yunanistan'a İkinci Pers Saldırısı sırasında, üç gün içinde gerçekleşen bir dizi deniz muharebesidir...

Eretria Kuşatması
6 yıl önce

Eretria Kuşatması MÖ 490 yılında Yunanistan'a Birinci Pers Saldırısı sırasında gerçekleştirilmiş bir kuşatma harekâtıdır. Eğriboz Adası'ndaki Eretria...

Attika-Delos Deniz Birliği
3 yıl önce

getirilmiş olan Attik Delos Birliği de dağıldı. Ne yazık ki Yunanistan'a İkinci Pers Saldırısı ile Peloponez Savaşı arasındaki döneme (MÖ 479 – 431) ilişkin...

I. Artaserhas
3 yıl önce

480'de Pers İmparatoru I. Serhas'ın Yunanistan'a İkinci Pers Saldırısı seferinin sona ermesine önemli bir neden olan Salamıs Deniz Muharebesi'nde Persler donanmasını...