Çam Arnavutları (Arnavutça`da Çamë) II. Dünya Savaşı sonlarında vuku bulan katliamlara kadar Yunanistan sınırları içindeki, Epir bölgesi sahil şeridindeki Çamerya bölgesinde yaşamış ve büyük çoğunluğu Müslüman olan Arnavut toplumuna verilen isimdir. Bu toplumun büyük kısmı 1945 olaylarından sonra, öncelikle Arnavutluk`a göçmek zorunda kalmış, bir kısmı da Türkiye`ye sığınmıştır.
II. Dünya Savaşı`nda önce İtalyan, sonra Alman ve Bulgar işgallerine uğrayan Yunanistan aynı dönemde şiddetli bir iç savaş da yaşamıştır. Yunanistan İç Savaşı`nda anti-komünist cepheyi oluşturan ve önce cumhuriyetçi sonra kralcı çizgide seyreden EDES ve başındaki General Napoleon Zervas, bir taraftan komünist EAM-ELAS kuvvetlerine karşı savaşırken, bir taraftan da ülkedeki Yunanlı olmayan, Makedon ve Arnavut unsurlara karşı etnik temizlik hareketleri yürütmüştür. Bu saldırıların bir bölümü Epir bölgesine yönelmiş ve Çamerya`da yaşayan Arnavutlar hedef alınmıştır. Yunanistan`da azınlık statüsüne sahip tek toplumun Lozan Anlaşması zemininde Batı Trakya Türkleri olduğunu da burada belirtmek gerekir.
Bir ara Almanlar la işbirliğine de giden Zervas, daha sonra İngilizler tarafından desteklenmiş ve Haziran 1944`de ayında Çamerya`da geniş çaplı bir katliam ve etnik temizlik gerçekleştirmiştir. Bu olay aynı zamanda, Yunanistan tarihinde ilki 1821 İsyanı`nda, sonrakiler Balkan Savaşları ile Anadolu işgalinde yaşanan ve Yunanlılar`ın giriştiği çeşitli katliam hareketlerinden biri olarak anılmaktadır.
II. Dünya Savaşı patlak verdikten sonr ve İtalyan işgalinden önce Yunanistan`da genel seferberlik ilan edildiğinde, Yunan vatandaşı olan Çameryalı Arnavutlar da askere alınmışlardır. Ancak Atina hükümeti Çameryalıları daha ziyade amele taburlarına sevketmiştir. İtalyan işgali sırasında ise 14 yaş ve üzerindeki erkekler kitleler halinde toplama kamplarına sürülmüş, Midilli, Sakız adaları ile Korint`teki kamplarda toplamıştır. Çamerya`da böylece savunmasız kadınlar, yaşlılar ve çocuklar kalmıştır.
Çamerya bölgesindeki Müslüman Arnavut halka karşı katliam hareketi 27 Haziran 1944`de başladı. İnsanların çeşitli uzuvlarının kesilip parçalandığı, hamile kadınların, bebeklerin katledildiği bir vahşetin sözkonusu olduğu kayıtlara geçmiştir. Göz çıkarma, burun, kulak kesme ve benzeri vahşet sonucunda ilk 24 saat içinde sadece Paramiti`de 600`den fazla insan katledilmişti. 27 Haziran 1944 ile Mart 1945 arasında Filat`ta 1286 kişi, Gümenice ve çevresinde 192 kişi, Margelliç ve Parga`da ise 626 kişi öldürülmüş, meçhul kayıplar ve başka vak`alarda ise yüzlerce insan daha yok olmuştu. Belgelere göre, Haziran 1944-Mart 1945 arasında Yunanlılar bütün Çamerya`da sivil halktan 3242 kişiyi katletmişlerdir; bunlardan 2900`ü yaşlı veya genç erkek, 214`ü kadın, 96`sı çocuktur. Ayrıca 745 kadına tecavüz edilmiş, 76 kadın kaçırılmış, 3 yaşından küçük 32 bebek katledilmiş, 68 köy yerle bir edilmiş, 5800 ev ve ibadethane dahil yakılmış ve tahrip edilmiş, evler talan edilmiş, o arada 84.752 kilogram zeytinyağı, 674.344 kilogram buğday, 4453 iş ve koşum hayvanı ile 49.435 ev / kümes hayvanı çalınmıştır.
Bütün bu vahşetin ardından, hayatta kalabilen Müslüman Arnavutlar Mart 1945`den sonra anayurtlarını terk etmek zorunda kalmışlardır. Çoğu Arnavutluğa, bir kısmı da Türkiye`ye göçmüşlerdir. Bu zoraki göç sonucunda aynı zamanda Yunan vatandaşı olan etnik Arnavutlar Arnavutluk`ta örgütlenmişlerdir. Savaş sonrasında yeni Arnavut yönetimi Çamerya Sorunu`nu uluslararası arenaya getirmek üzere Paris Barış Konferansı`nın gündemine taşımıştır. Burada Müttefik Devletler Dışişleri Bakanları Konferansı`nda da Çameryalılar`ın yeniden vatanlarına dönmek istedikleri ve mülklerinin iadesi dile getirilmiştir. Müttefik hükümetlerinden Birleşmiş Milletler`e kadar çeşitli forumlara birer bildiri ve talep yazısıyla başvuran Çameryalılar`a kimse yardımcı olmamış, cevap dahi vermemiştir. 1945 Eylül`ünde Avlonya`da toplanan 2. Çamerya Kongresi`ne katılan İngiliz, Rus ve Yugoslav temsilcileri de, bu halkın sefaletini görmelerine rağmen, bir cevap veya destek vermemişlerdir. Binlerce aç ve evsiz Çameryalı Arnavut`a ancak 1.2 Milyon Dolarlık bir yardımda bulunulmuştur.
1947 ile 1990 arasında Enver Hoca rejimi dışa kapalı politikaları çizgisinde, bu konuda da tamamen suskunluk içine girmeyi tercih etmiştir. Yunanlı yöneticiler, 1945 olaylarından hemen sonra bölgedeki demografik yapıyı alt üst etmek üzere buraya Yunanlı, Ulah ve Roman (Çingene) nüfus yerleştirme yoluna gitmiş; Ortodoks mezhebinden olup orada kalabilen Arnavutlar`a ise herhangi bir azınlık hakkı tanımamıştır. Bu Arnavutlara Arvanites/Arvanitler denilmekte, ancak bunun bir etnik kimliğe denk geldiği inkar edilmektedir. Ortodoks kimliğinin dışında kalacak şekilde Arnavut etnik kimliğini kabul etmeyen Atina`nın bu politikası sonucunda Çamerya Arnavutları kendi topraklarında kendi dillerini konuşamaz olmuşlar, yasaklarla sınırlandırılmışlardır. Asimile olmaları için de bütün tedbirleri alan Yunanistan, ayrıca sınırdışı edilen Çameryalı Arnavutlar`ın mallarını ve mülklerini yeni sakinlere, herhangi bir hukuki dayanak olmaksızın dağıtmıştır. Günümüzde Yunan hükümeti Çamerya Arnavutları`na ülkeye giriş izni vermemekte, dişlama ve ayrımcılık siyaseti uygulamaktadır. Bölgedeki bütün yer adlarını Yunanca `ya dönüştürmüştür.
1992 Mayıs`ında Yunanistan Başbakanı Konstantin Mitsotakis Arnavutluk`u ziyaret ettiğinde, Tiran`da yaptığı bir konuşmada, Çamerya Arnavutlarının İtalyan ve Alman işgalcilerle işbirliği yaptıklarını, buna göre savaş suçlusu olduklarını ve Yunan yasalarına göre cezalandırıldıklarını, dolayısıyla Yunanistan`a dönmelerine izin verilmeyeceğini` söylemiştir. Belgeler Çamerva Arnavutlarının işgalci ile herhangi bir işbirliğinin aksine, işgalcilerin ve işbirlikçilerinin kurbanı olduklarını ortaya koymaktadır. İşbirlikçilik Nasyonel Sosyalist işgali altına giren birçok ülkede görülmüş ve söz gelişi başta Yunan generali Yoannis Rallis olmak üzere 30.000 Yunanlı, işbirlikçi olmalarına rağmen, çıkartılan bir Genel Af ile bağışlanmışlardır. Öte yandan Çamerya Arnavutları`ndan önemli bir kesim EAM-EDAS ile birlikte işgalcilere karşı direnen ilk topluluk olmuştur. Alman belgeleri Çamerya Arnavutlarını katleden Napoleon Zervas`in Gestapo ile işbirliği yaptığını kanıtlamaktadır. Günümüzde, Çamerya Arnavutları Yunanlılar`ın uyguladığı siyasetin kurbanı olarak haklarını aramaya devam etmektedirler.
Arnavutluk Halk Meclisi 30 Haziran 1994 günü oybirliğiyle aldığı bir kararla 27 Haziran gününü Çamerya Soykırımını Anma Günü olarak kabul ve ilan etmiştir. Çamerya Sorunu, Ocak 1995`de Lahey`de Temsil Edilmeyen Milletler ve Halklar Örgütü`nün 4. Genel Kurulu`nda da gündeme getirilmiş ve 20-26 Ocak tarihleri arasında toplanan Genel Kurul`un 5. oturumunda 12 numaralı karar olarak şu noktalar vurgulanmıştır:
1- Çam (Çamerya) halkının yeniden yurtlarına dönmesi ve vatandaşlık haklarının geri verilmesi; 2- Çam halkının mülkleninin geri verilme hakkının tanınması 3- Uluslararası belgelerden doğan haklarının tanınması, bunun için de Yunan hükümetinin Çamerya Sorunu`nun tarihi gerçeklerini kabul etmesi ve hak ve çözümler için ciddi adımlar atması.
Çamerya Sorunu ve Çamerya Soykırımı Anma Günü Türkiye`de de yankı bulmuş ve Türk basını konuya yer vermiştir. 1998 Haziran ve Temmuz aylarında çeşitli gazeteler ve dergilerde Çamerya ile ilgili haber ve makaleler yayınlanmıştır. Yunanistan`ın Arnavutluk topraklarına yönelik Kuzey Epir iddiaları ile Çamerya Sorunu ve bununla ilgili etkinliklere karşı Yunan kamuoyunda belli bir hassasiyet gözlenmektedir. Bu sorun son zamanlarda Yunan kamuoyunda rahatsızlık yaratmış ve çeşitli kanallardan tepkiler gelmeye başlamıştır. Güney Arnavutluk`taki bütün temel haklarına sahip Ortodoks nüfusu, içindeki Arnavut ve Ulah toplumları yoksayarak tamamen Yunanlı kabul eden ve üzerlerinde hak iddia eden zihniyet bizzat Yunanlılar tarafından endişeyle karşılanmaktadır. Son dönemlerde Arnavutluk ile Yunanistan arasında görülen bazı yakınlaşmaların, bu sıkıntıları ne dereceye kadar erteleyebileceği ise, zaman içinde görülecektir.