Şevki Bey
Kısaca: ŞEVKİ BEY(1860-1891)Şevki Bey 1860 yılında Fatih'te, Kumrulu mescit semtinin Pirinççi Mahallesi'nde doğdu. Babası tarakçı Ahmed Efendi'dir. İlk öğreniminden sonra Rüştiye'ye devam etti ve buradan mezun oldu. ...devamı ☟
". . . Şevki Bey'e karşı olan bağlılığını onun ölümünden sonra da devam ettiren Mehmed Hafid Bey olmuştur. Şevki Bey sağlığında şarkılarının güftelerini formalar halinde ve muhtelif isimler altında neşretmişti. Bu formaların gördüğü rağbet üzeine bütün eserlerinin güftelerini, (Yadigar-ı Şevki yahut Mahsul-i Tabiat) namı altında bastırmak emelinde idi;fakat ölümü buna engel olmuştu. Hafid Bey, Şevki Bey'in bu arzusunu yerine getirdi;onun bestelediği bütün güfteleri o isim altında neşretti. Elde edilen kazançla zavallı Şevki Bey'in kötü bahtlı, ihtiyar ana ve babasını maddi sıkıntıdan kurtarmaya çalıştı. . . Kabrine taş diktirtti. Bu taşın üzerindeki kitabe, Hafid Bey'in Şevki'nin ölümüne ağlayan mersiyesinden bir parçadır.
O devir şairlerinden Reşad Paşa,
Hemdem idi gülşeninde bülbülün Gitdi Şevki neş'esi kaçtı dilin
Nakaratlı bir şarkı ile samimi ızdırabını göstermeye çalışmış ve meşhur Santuri Edhem Efendi de,
Gitdi elden Şevki'm artık neyleyim Nerde bir yar-ı vefadar peyleyim Ömrüm oldukça bütün gün ağlayım
diye ömrünün sonuna kadar yanmıştı. Recaizade Mahmud Ekrem Bey'in yazdığı ve Rahmi Bey'in Bayati makamında bestelediği "Şevki yok"redifli şarkının da Şevki Bey için söylendiği ileri sürülür.
Birkaç eser bestelemiş olan Tarakçı-zade Mustafa Servet Efendi Şevki Bey'in ağabeyi, Vecihe Daryal'ın ilk kanun hocası Nasyonel Sosyalistre Hanım ise Servet Efendi'nin kızı ve Şevki Bey'in yeğenidir.
Otuzbir yıllık bir hayat süren Şevki Bey hep rindane yaşadı. İçki alışkanlığı belki de bu kısa süren ömrün başlıca etkeni olmuştur. Ahmed Rasim Bey çok soğuk ve karlı bir kış günü tenha bir sokaktan geçerken, "bir don bir gömlek"soyulmuş ve sokağa atılmış bir kişiyi gördüğünü, yanına yaklaşınca hanende Şevki Bey olduğunu anlayarak sırtlayıp evine götürdüğünü anlatır.
Şevki Bey'in musikide ilk hocası, Ticaret ve Nafıa Nezareti katiplerinden Necmeddin Bey'dir. Onun asıl üstadı ünlü bestekar ve hanende Hacı Ârif Bey olmuştur. Bu nedenle hocasının bestekar kişiliğinin bütün inceliklerini kavramıştır ve onun devamı olduğu kabul edilir.
". . . Şevki Bey son yüz senenin yetiştirdiği en büyük şarkı bestekarlarından biridir. Hocası Hacı Ârif Bey'in şarkı bestekarlığında açtığı çığırı genişleten, tamamlayan ve bunu erişilmez yüksekliğe ulaştıran Şevki Bey olmuştur. Suphi Ezgi'nin Türk Musikisi'nin nazariyelerinden bahseden kıymetli eserinin üçüncü cildinde, çeşidi yirmi beşi bulan şarkı şekillerine dair verdiği örneklerin bir kısmını Şevki Bey'inkiler teşkil eder ki, bunlarda ve diğerlerinde görülen ses, usul, geçki gibi ses mimarimize ait hususiyetler onun yaratıcı kudretinin eşsizliğine birer delildir. "
"Bilhassa bir (Lied) halindeki bir güftenin baş tarafına koyduğu (Türkmen Yolunda) sözü, onun halk zevk ve sanatına ne kadar değer ve önem verdiğini ve mübarek Anadolu'muzun güzelliklerini yudum yudum tattırmaya ne kadar teşne olduğunu gösterir. "
Şevki Bey şarkılarında, sözle sesin uyuşup kaynaşmasını, mesela şu çok meşhur hüseyni şarkıda olduğu gibi, titiz ve hassas bir itina ile başarmıştır:
Nedir bu haletin ey meh cemalim? Aman söyle perişan oldu halim. Tükendi akl-ü endişem, hayalim, Nasıl kıydı sana o kanlı zalim.
Bu manzumedeki ebedi bir ayrılığın verdiği heyecan ve teessür, sözden ziyade sesler arasında çırpınır durur. Şevki Bey'i şarkılarında gösterdiği şu harikulade hususiyetleriyle, kendisinden altmış sene evvel ölmüş modern Lied'in yaratıcısı Schubert'e benzetebiliriz. O da Schubert gibi hislerinin bütün sıcaklığını , inceliğini, şarkılarıyla terennüm etmiş, altıyüz'e yakın şarkı bestelemiş ve nihayet o da Schubert gibi gene genç yaşında hayatının otuzuncu yılında ölmüştür.
Böylece musikimizde kendine özgü bir dekor yaratarak "asil ve ince zevkini kazandığı hocası Hacı Ârif Bey'in şarkiyat vadisinde açtığı zengin dekorlu mektepten esaslı feyz alan Şevki Bey, eserlerinde yalnız kendi zevkine, rakik uslubuna ve hüsnitabiatına bağlı kalmıştır. Onun içindir ki, zat-ı tabiatından doğan eserlerinde bir kibarlık ve asalet vardır.
Hepsi şarkı olan eserlerindeki kompozisyon tekniğini, yani ritm uyumu, usul değişikliği ve özellikle geçkiler yönünden her bestekara nasib olmayacak bir biçimde geliştirmiştir. Şevki Bey muhtelif makamlarda yüzlerce şarkı bestelemiştir. Yalnız Uşşak makamından iki yüz'den çok eseri vardır ki, bir makam çerçevesi içinde birbirine benzemeyen bu kadar eser besteleyebilmek ancak müstesna bir kabiliyetin işidir. Bu özellik bir başka bestekarda yoktur.
Şevki Bey eserlerine söz olarak Recai-zade Ekrem Bey, Muallim Naci, Hafid Bey, Mehmed Sadi Bey, Reşad Paşa gibi şairlerden başka, "birçokları da edebiyat tarihimizde hiçbir iz bırakmamış şairlerin eserleri arasından seçilmiştir. Çoğu bir acının , bazen bir sevincin hatta bir düşüncenin donuk ve tutuk birer ifadesi olan bu manzumelerdeki heyecan ve manalar, onun melodileri ile canlanmış, daha tesirli bir mahiyet almıştır. Bu güfteler arasında çeşitli şiir şekli ve vezinle yazılmış olanlara da rastlanır. . .
Bestekarlık yeteneğinin çok güçlü olduğu, yarım saatte bir beste, hatta günde sekiz-on eser bestelediğinin olduğu söylenir. Böylece bin kadar eser bestelediği halde, bunların çoğu kendisi tarafından bile unutulmuştur. Nitekim Şevki Bey ölümüne yakın bir tarihte,
Arza layık değil amma hünerim Naçizane bini buldu eserim
demiştir. Yaşadığı sürece belirli çevrelerin dışında pek tanınmamıştır. Bu kadar verimli bir bestekar olması bazı eleştirilere de neden olmuştur. Çok iyi hanende olduğunu, temiz ve güzel uslubunu çeşitli kaynaklar belirtmektedir. Bir süre lavta çalmaya çalıştığını, fakat başarılı olamadığını, "Kira ile aldığım lavta'yı parçaladım. Ne yapayım akordu elimle, mızrabım kirişi ile, nağmeleri sesimle bastıramadım"dediğini Lemi Atlı naklediyor. Otuzbir yıllık bu genç ömrün, on yıllık süresi içinde ortaya koymuş olduğu bin eserden günümüze bir beste, bir yürük semai olmak üzere ikiyüzon'a yakın şarkısı gelebilmiştir.
Musikimize birbirinden güzel eserler kazandırmış bu değerli bestecimizi saygıyla ve rahmetle anıyoruz. . .
Hazırlayan:Tahir AYDOĞDU
Kaynak:Türk Musikisi Tarihi. . . . . . . . . Dr. Nazmi ÖZALP
Osman Şevki Uludağ
7 yıl önce1921 Sağlık Bakanı Dr. Refik Bey’den (Saydam) Bursa Verem Dibseri’nin Röntgen Mütahasıslığı görevini alan Osman Şevki Bey, 1922 yılında Makbule Hanım...
Osman Åevki Uludağ, 1889, 1912, 1918, 1919, 1925, 1936, 1964, 2004, Balkan Savaşları, Birinci Dünya SavaşıRahmi Bey
3 yıl önceRahmi Bey,( asıl adı: Mehmet Rahmi Bey'dir) (d.1864 - Beyazıt, ö. 1924) Türk bestekâr. Amatör bir bestekâr olduğu halde, Hacı Arif Bey ve Şevki Bey gibi...
Rahmi Bey, , , Www.turkmusikisi.comFaik Bey (Hacı)
7 yıl önceeseri bestelediği ise bilinmiyor. Hacı Faik Bey, klasik tarzın gerilemeye başladığı, Hacı Arif Bey ve Şevki Bey gibi müstesna bestekârların şarkı formunu...
Faik Bey (Hacı), Acem, Bestenigar, Durak, Dügah, Dügah Kâr, Evcara, Gerdaniye, Hacı Arif Bey, Hicaz, HüseyniUşşak
3 yıl önceUşşak, Klasik Türk müziğinde ana makamlardan biridir. Şevki Bey'in bu makamda pek çok eseri mevcuttur. Çıkıcı bir seyre sahiptir. Yerinde Uşşak dörtlüsüne...
Uşşak, Klasik Türk müziği, Makam, Müzik, Nişaburek, Taslak, Åevki BeyAyetullah Bey
3 yıl önceBoyacıköy semtinde dünyaya gelen Şevkipaşazade Ayetullah Bey, Hareket Ordusu komutanlarından (ferik) Şevki Paşa'nın oğludur. Çerkeslerin Ubıh kolunun Anzork...
Ayetullah Bey, Fenerbahçe Spor Kulübü, Futbol, Osmanlı Bankası, TaslakMehmet Şevki ÖLÇER
7 yıl önceMehmet Şevki Ölçer, (1866, İstanbul - 9 Mayıs 1927 İstanbul) Harita Genel Müdürlüğü'nün kuruculuğunu yapan Ferik rütbesine yükselmiş Türk asker ve haritacı...
Yakup Şevki Subaşı
3 yıl önceYakup Şevki Subaşı (1876, Harput - 20 Aralık 1939), Türk asker. Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı ve Türk Kurtuluş Savaşı'nda görev aldı. Sırasıyla Elaziz...
Şark Ordular Grubu
7 yıl önceTümeni (Miralay Köprülü Kâzım Bey) Rumeli Müfrezesi 9. Ordu, (Mirliva Yakub Şevki Paşa) 1. Kafkas Kolordusu (Mirliva Kâzım Karabekir Paşa) 9. Kafkas Tümeni...
mustafa yakutlar - 6 yıl önce
31 yaşa sıgdırılan bir hayat oyküsü mestü müdam oluşun sonucu olarak degerlendirilemez,