Nüfus bir ülke, bölge veya bir şehirde yaşayan insanların toplamı. Toplum halinde yaşayan insanlar, miktarları ile ilgilenip zaman zaman sayımlar yapmışlardır. Eski Çin ve Roma’da yapıldığı bilinen ilk sayımın, askerlik ve vergi toplamak için olduğu belirtilmektedir. Vergi vermemek askere gitmemek isteyen halk, bu sayımları hiç hoş karşılamazdı.
Doğum oranı ile ölüm oranı arasındaki fark nüfus artışını gösterir. Bir ülkede doğum oranı fazla, ölüm oranı az ise nüfus artışı meydana gelir. Ölüm oranı doğum oranından fazla olursa, nüfusta azalma meydana gelir. Genellikle az gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızı fazla, gelişmiş ülkelerde ise nüfus artış hızı azdır.
Nüfus artış hızı ile kalkınma hızı arasında bir ilişki bulunmaktadır.
Buna göre;
* Nüfus artış hızı kalkınma hızından yüksek ise, ülkenin gelişimi yavaşlar veya geriler.
* Nüfus artış hızı kalkınma hızından düşük ise, ülkenin gelişimi artar.
Nüfus artışının olumlu sonuçları olduğu gibi, olumsuz sonuçları da olabilmektedir.
a. Nüfus artışının olumlu sonuçları
* Üretim artar.
* Vergi gelirleri artar.
* Mal ve hizmetlere talep artar.
* Yeni endüstri dalları doğar.
* İşçi ücretleri ucuzlar.
* İhracatta rekabet kolaylaşır.
b. Nüfus artışının olumsuz sonuçları
* İşsizlik artar.
* Kalkınma hızı düşer.
* Kişi başına düşen milli gelir azalır.
* Tasarruflar azalır.
* Tüketim artar.
* İç ve dış göçler artar.
* İnsanların temel ihtiyaçlarının karşılanması zorlaşır.
* İhracat azalır.
* Demografik (nüfusa bağlı) yatırımlar artar.
* Çevre kirlenmesi artar.
* Belediye hizmetleri zorlaşır.
Nüfus ve nüfus hareketlerinin ilmi olarak incelenmesi, güvenilir istatistiklerin yapılmağa başlamasından sonra mümkün olabilmiştir. Bu bakımdan 18. yüzyıl öncesine ait güvenilebilir nüfus rakamları azdır.
Osmanlılarda ilk sayım, İkinci Sultan Selim (1566-1574) döneminde, Amerika’da 1790’da, İngiltere’de 1801’de yapılmıştır. Osmanlılarda daha sonraki yıllarda, Sultan İkinci Mahmud Han döneminde, 1826-1828 yıllarında nüfus sayımı yapılmak istenmiş fakat netice alınamamıştır. 1844 yılında askeri gaye ile 1854’te vergi tesbiti için sayım yapılmışsa da çalışmalar yarıda kalmıştır. 1856’da Anadolu ve Suriye’de, 1874’te Tuna vilayetlerinde sayım yapılmıştır. 1878’de Nüfus Sicili Nizamnamesiyle nüfus müdürlükleri kurulmuş böylece ölüm, doğum ve yer değiştirmelerin kaydı yapılmağa başlanmıştır.
Cumhuriyet döneminde ilk sayım 1927’de, ikincisi 1935’te yapıldı. Bundan sonra her beş yılda bir, Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsünce nüfus sayımları hazırlanır, yönetilir ve değerlendirilir. Askeri, sosyal, ekonomik meselelerin her hususta açığa çıkmasında çok faydalı olan sayımlar, daha önceden ilan edilen belli günlerde, sokağa çıkma yasağı konularak yapılmaktadır. Birinci Dünya Harbi veİstiklal Savaşından sonra 12.500.000 olan nüfus, 1990 sayımına göre 56.473.035’e yükselmiştir. Doğum sayısının ölüme göre fazla olması Romanya, Yugoslavya ve Bulgaristan’dan gelen göçmenler 1939’da Hatay’ın Türkiye’ye katılması, nüfus artışının sebepleridir.
Memleketimizde nüfus dağılışı, yüzey şekillerine ve iklim şartlarına bağlıdır. En kalabalık yerler, bol yağış alan ılık kıyı bölgeleriyle verimli ovalardır. Nüfus yoğunluğu olarak, Karadeniz kıyıları çok kalabalıktır. Bu kıyıların doğusunda, kilometrekareye düşen kır nüfusu 100’ü geçer. Kuzey Anadolu’nun diğer yerleşme alanları; akarsu havzaları (Kızılırmak, Yeşilırmak), verimli ovalar (Kastamonu, Bolu, Düzce ovaları) ve Zonguldak kömür havzasıdır.
Batı Anadolu’da nüfus yoğunluğu, Türkiye ortalamasının üstündedir. Ovalardaki yoğunluk, dağlık alanlara oranla daha fazladır. Batının en önemli yerleşme alanları Gediz, Menderes, Adapazarı, Bursa ovalarıyla İzmit ve Edremit körfezi kıyılarıdır.
Güney Anadolu, Kuzey ve Batı Anadolu’ya oranla daha tenhadır. Burada en kalabalık yerler Adana ve Antalya ovalarıyla, Hatay ve Gaziantep yöresidir. Step alanlarla kaplı İç Anadolu’da; nüfus yoğunluğu düşüktür. Yüzey şekillerinin tesir ettiği nüfus yoğunluğu, geniş alanlarda kilometrekarede 10’un altına düşer. Böyle olmakla birlikte, Sultan ve Erciyes dağlarının eteklerinde önemli bir artış gösterir.
Doğu Anadolu’nun Iğdır, Erzincan, Elazığ ve Malatya ovaları nispeten daha kalabalık olmakla birlikte, dağlık alanlarda yoğunluk azalır.
Güneydoğu Anadolu’da, özellikle yeterli yağışlar alan Güneydoğu Torosların eteğinde, Mardin-Siirt dağ eşiğinde nüfus yoğunluğu yüksektir; ancak, güneye doğru inildikçe, fazla kuraklık sebebiyle tenhalaşmağa başlar. Şehirleşme hareketi, sınırlı olmakla beraber, özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra gelişmeye başlamıştır. Şehrin bir ölçüde çekiciliği, teknolojik gelişme, yeterli tarım topraklarının sınırlı olması bu akımın belli başlı sebepleridir.
Türkiye nüfusunun 33.326.351’i (% 59’u) şehirlerde, 23.146.684’ü (% 41’i) köylerde yaşar. Şehirleşme hızı fazla olup, 1927’de % 22,3 olan şehir nüfusu 1955’te% 30’a, 1965’te % 37,9’a 1980’de % 43,9’a 1990’da % 59’a yükselmiştir. 1990 nüfus sayımına göre nüfusu 500 bini geçen illerin sayısı 39’dur. Nüfusu en fazla olan il (7.309.190), İstanbul en az olan ise Bayburt’tur (107.330).
Dünyada, kaç milyar insanın nerelerde yaşadığı merak konusudur. Fakat bugüne kadar bazı yerlerde nüfus sayımlarının yapılmaması, bazılarında (demir perde devletleri) kesin neticelerin bilinmemesi, bu işle uğraşan kurumları kat’i neticeye vardıramamaktadır. Amerika Birleşik Devletlerindeki Census-Bureau (nüfus sayımı) kurumunun verdiği bilgiye göre, dünyadaki nüfus artış oranında, son yıllarda, eskiye göre bir gerileme vardır. Birleşmiş Milletlerin dünya çapında aldıkları nüfus sayım neticelerine göre, 1990 dünya nüfusu 5.352.000.000. ABD’nin Washington şehrinde Environmental Fund (Çevre Fonu) Enstitüsünde yapılan hesaplara göre, dünyada her saniyede 2,5 kişi doğuyor.
Nüfus yoğunluğu: Bir ülkenin nüfusunun yüz ölçümüne bölünmesiyle elde edilen ortalama rakam. Bu yoğunluk, kilometre kareye düşen kişi sayısı olarak hesaplanır. Türkiye’nin 1990 yılı sayımına göre nüfusu 56.473.035’tir. Buna göre, gerçek alanı (göller dışında) esas alındığında kilometrekareye 73 kişi düşmektedir. Yalnız birçok yerleşme merkezinde yoğunluk, ortalamadan yüksek, yerleşmeye elverişsiz yerlerde(Tuz Gölünün güneyinde olduğu gibi) kilometrekareye beş kişi düşer.
Ülkelerin yüzölçümleri umumiyetle sabit fakat nüfus toplamları her yıl değişip, belli zamanlarda yapılan sayımlarla tesbit edildiğinden, nüfus yoğunluğu devamlı değişir. Bütün dünya devletlerinde, yerleşim yerlerinin durumuna göre nüfus yoğunlukları, farklılık gösterir. Çöller, verimi olmayan araziler, nüfus yoğunluğu bakımından düşük yerlerdir.
Yıllara Göre Toplam Dünya Nüfusu
1650545.000.000
1750728.000.000
1800906.000.000
19001.608.000.000
19201.681.000.000
19302.015.000.000
19402.249.000.000
19502.509.000.000
19603.010.000.000
19653.295.000.000
19703.610.000.000
19753.967.000.000
19814.437.000.000
19864.917.000.000
19905.325.000.000
2000 (Tahminen)6.214.000.000
Türkiye nüfusu
Nüfusla ilgili bilgiler, genellikle nüfus sayımı sonuçlarından elde edilir. Bu sayımlarla nüfusun sayısı, meslek grupları, yaş durumu, eğitim, ailedeki nüfus sayısı, kadın - erkek nüfusu, nüfus artış hızı gibi bilgiler elde edilebilir. Türkiye’de ilk nüfus sayımı 1927 yılında, en son nüfus sayımı ise, 22 Ekim 2000 tarihinde yapılmıştır.
* 1927 – 2000 yılları arasında nüfus yoğunluğu ve miktarı sürekli artmıştır.
* 1927 yılında 13,6 milyon olan nüfus, 1997 yılında 62,8 milyona yükselmiş, 2000 yılındaki son sayımda 70 milyon civarında olmuştur.
* Nüfus artış hızı en az 1940 – 1945 yılları arasında, en fazla 1955 – 1960 yılları arasında gerçekleşmiştir.
Cumhuriyetin ilanından sonra, Türkiye genelinde yapılan nüfus sayımları ve artış oranları:
Yıl Nüfus Artış oranı (binde)
1927 13.648.270 21,10
1935 16.258.018 21,10
1940 17.820.950 18,01
194518.790.174 10,59
1950 20.947.188 21,73
1955 24.064.763 27,75
1960 27.754.820 28,53
1965 31.391.421 24,62
1970 35.605.176 25,19
1975 40.347.719 25,00
1980 44.736.957 20,65
1985 50.664.458 24,88
1990 56.473.035 21,71