Cemaleddin Afgani

Kısaca: Cemaleddin Afgani, tam adı Cemaleddin el-Afgani es-Seyid Muhammed ibn Safder el-Hüseyin (1838, Esedabad, İran - 9 Mart 1897, İstanbul). Müslüman siyaset adamı, aktivist ve gazeteci.Avrupa egemenliğine karşı, güçlü bir İslam uygarlığının yeniden canlandırılabileceğine olan inancıyla, 19. yüzyılda ve 20. yüzyıl başlarında İslam coğrafyasını dolaşarak İslam düşüncesinin gelişimini etkilemiş, birçok modern İslami harekete öncülük etmiştir. ...devamı ☟

Cemaleddin Afgani
Cemaleddin Afgani

Cemaleddin Afgani, tam adı Cemaleddin el-Afgani es-Seyid Muhammed ibn Safder el-Hüseyin (1838, Esedabad, İran - 9 Mart 1897, İstanbul). Müslüman siyaset adamı, aktivist ve gazeteci.Avrupa egemenliğine karşı, güçlü bir İslam uygarlığının yeniden canlandırılabileceğine olan inancıyla, 19. yüzyılda ve 20. yüzyıl başlarında İslam coğrafyasını dolaşarak İslam düşüncesinin gelişimini etkilemiş, birçok modern İslami harekete öncülük etmiştir. Yaşamı Ailesi ve gençliği üzerine çok az şey bilinir.Afgani lakabını almasına ve bu adla tanınmasına karşın, bazı araştırmacılara göre, Afgan değil, Hemedan yakınındaki Esedabad'da doğmuş bir İranlıdir. Gençliğinde, büyük olasılıkla din ve felsefe eğitimini ilerletmek için, Irak'taki Şii merkezleri olan Kerbela ve Necef kentlerine, Hindistan'a ve kesin olmamakla birlikte İstanbul'a gitti.Etkilendiği düşünce akımları bilinmemekle birlikte, genç yaşında dinsel açıdan şüpheci bir tutum benimsedi. Yalnızca Afganistan'daki Kandehar'da bulunduğu Kasım 1866 dolaylarından sonraki yaşamı ve etkinlikleri konusunda tutarlı bilgiler vardır. Afganistan'ı 20 yılı aşkın bir süre yöneten Dost Muhammed Han'ın 1863'te ölümünden sonra ülkede, oğullarının taht kavgalarından kaynaklanan iç savaşlar yaşandı.1866'da oğullarından Şir Ali Han başkent Kabil'de iktidarını kurduysa da, öbür iki oğlu, Muhammed Efdal Han ile Muhammed Azam Han, kardeşlerinin egemenliğini tehdit etmeyi sürdürdüler.Ocak 1867'de Şir Ali yenildi ve Kabil'den uzaklaştırıldı.1867-1868'de ülkeyi önce Efdal, onun ölümünden sonra da Azam yönetti.1866 sonlarında Azam, Kandehar'ı ele geçirmiş, Afgani de kısa sürede onun en güvendiği danışmanlarından biri olarak ardından Kabil'e gitmişti. Eylül 1868'de Şir Ali, Azam'ı tahttan indirinceye değin bu görevde kaldı. Bir yabancının kısa sürede bu konuma yükselmesi ilgi çekicidir. Bazı araştırmacılar, o dönemde İstanbuli adıyla bilinen Afgani'nin, Azam ile arası iyi olmayan İngilizlere karşı, Ruslardan para ve siyasal destek sağlayabilecek bir Rus görevlisi olduğunu ya da kendisini böyle tanıttığını öne sürerler.Şir Ali yeniden tahta çıkınca, doğal olarak Afgani'ye güven duymamış ve Kasım 1868'de onur sınırdışı etmiştir. Afgani, daha sonra 1870'te İstanbul'da göründü. Burada verdiği peygamberlik sanattır konulu konferansta peygamberliğin insan yeteneğine ve becerisine dayandığını öne sürdü.Bu görüş, önde gelen din adamlarınca hoş karşılanmadı ve dinden sapma olarak nitelendi. Bunun üzerine İstanbul'dan ayrılmak zorunda kalan Afgani, 1871'de Kahire'ye gitti.Birkaç yıl boyunca buradaki, bir grup genç yazar ve din adamını çevresine topladı; aralarında, sonradan İslamdaki modernist hareketin önderi olan Muhammed Abduh ve Mısır'daki milliyetçi Vafd Partisi'nin kurucusu, Saad Zaglul'da vardı.Ama burada da, Afgani'nin adı sakına ve inançsıza çıktı.O dönemdeki hıdiv, hırslı ve savurgan biri olan İsmail Paşa'ydı.1870'lerin ortalarında, mali konulardaki kötü uygulamaları, alacaklı Avrupa ülkelerinin baskısına ve halk arasında huzursuzluğa yol açtı.İsmail Paşa halkın öfkesini alacaklı ülkelere yöneltmeye çalıştı, ama kullandığı yöntemler çok beceriksizceydi. Fransız-İngiliz baskıları karşısında Sultan II. Abdülhamid, Haziran 1879'da İsmail Paşa'yı hıdivlikten aldı.Afgani, bu gergin dönemde yandaşlarını, önderi olduğu bir mason locasında örgütleyip İsmail Paşa'ya karşı ateşli konuşmalara yaparak güç kazanmaya çalıştı.Böylece, İsmail Paşa'nın oğlu ve ardılı Tevfik Paşa'nın güvenini kazanmayı umuyordu.Ama Tevfik Paşa, Afgani'nin Mısır'da cumhuriyetçilik düşüncesini yaymaya çalıştığı inancıyla korkuya kapıldı ve Ağustos 1879'da onu sınıdışı etti. Afgani, önce Haydarabad'a, ardından Kalküta üzerinden, Ocak 1883'te Paris'e gitti.Avrupa egemenliğine karşı bir savaşçı ve bir İslam reformcusu olduğu yolundaki efsane ve ölümünden sonra yayılan etkisi, büyük ölçüde Paris'teki yaşamına dayanır.Burada, 13 Mart 1884'ten başlayarak, eski öğrencisi Abduh ile birlikte, İngiliz karşıtı el-Urvetü'l-Vuska Türkçesi, "Sağlam Kulp" dergisini çıkarttı.Dergi, Sudan'ın bağımsızlığına kavuşmasını sağlayan el-Mehdi ile ilişkisi, hatta onun üzerinde etkisi olduğunu öne sürüyordu, ama bu doğru değildi. Afgani, Fransız tarihçi ve filozof Ernest Renan ile de, İslamın bilim karşısındaki konumu üzerine ünlü bir tartışmaya girdi. İngiliz hükümetinin Osmanlı padişahı II. Abdülhamid ile yapacağı görüşmelerde aracı olmak için İngilizleri zorladıysa da, başarılı olamadı.Ardından Rusya'ya gitti; 1887, 1888 ve 1889'da Rusya'da bulunduğu belgelenmiştir. Rus yetkililer onu, Hindistan'a yönelik İngiliz karşıtı ajitasyonla görevlendirdi.Afgani daha sonra İran'da göründü; burada da gene şahın danışmanı olarak siyasal bir rol oynamaya çalıştı ve gene sapkınlıkla suçlandı.Nasıreddin Şah'ın, kendisiyle ilgili kuşkuları artınca Afgani de, şaha karşı açık bir muhalefete başladı.1892'de sınırdışı edildi. İran'dan sonra Londra'ya gitti. Burada kısa bir süre kaldı ve yönettiği gazete aracılığıyla şaha ve özellikle bir İngiliz vatandaşına verilen tütün imtiyazına karşı direniş çağrısında bulundu. Ardından II. Abdülhamid'in yakın adamı Ebu'l-Huda'nın çağrısı üzerine İstanbul'a gitti. II. Abdülhamid'in Afgani'yi Panislamizm propagandası için kullanmayı umduğu sanılır. Amin Maalouf'un Semerkand adlı eserinde de II. Abdülhamid'in Afgani'yi diş doktoru aracılığı ile öldürtme girişiminden söz edilir.1896'da İran'daki adamlarından biri Nasıreddin Şah'ı öldürünce Afgani kuşkulu görülmeye başladı ve gözaltında tutuldu. İslam'ın tüm ekollerinden beslenmiş, tahkik ehli bir iman ve eylem adamı olan Cemalettin Afgani, çenesinde başlayan bir boğaz kanseri sonucu 9 Mart 1897'de İstanbul'da vefat etti. Nişantaşı'ndaki Şeyhler Mezarlığına defnedildi. 1944'te Afganistan hükümetinin talebi üzerine cenazesi bu ülkeye gönderildi.Kabil'de Afgani için bir anıtmezar yapıldı. İttihat-i İslam (Panislamizm) akımının kurucusu Cemaleddin Afganí

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Muhammed Abduh
7 yıl önce

1872’de Cemaleddin Afgani ile tanışarak Afgani'nin tilmizi oldu. Risalet el-Tevhid ve Tefsir el-Manar adlı eserinde açıkladığı görüşleri Afgani etkisi...

Hasan el-Benna
7 yıl önce

Kardeşler Seyyid Kutub Ebu'l A'lâ el-Mevdudî Reşid Rıza Muhammed Abduh Cemaleddin Afgani ^ https://islamansiklopedisi.org.tr/hasan-el-benna Hasan el-Benna...

Hasan el-Benna, 12 Şubat, 14 Ekim, 1906, 1923, 1927, 1928, 1930, 1948, 1949, Aralık
Haksöz
7 yıl önce

dönüş hareketinin bir parçası olarak görmekte ve metodolojik olarak Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh, Seyyid Kutup, Ali Şeriati, Reşid Rıza, Muhammed İkbal...

Haksöz Dergisi, 1991, Ali Şeriati, Kur`an, Muhammed İkbal, Seyyid Kutup, í–zgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği, İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı, Yöneliş Yayınları, İslam Dünyası Tarih ve Kültür Araştırmaları Merkezi, Ekin Yayınları
Hasan Fehmi Efendi
3 yıl önce

başka zamanlarda verdiği konferanslarda Cemaleddin Afgani'ye cevaplar verdi. Verdiği fetva ile Cemaleddin Afgani'nin doğru yoldan ayrıldığını ve küfre gittiğini...

İslam devleti
3 yıl önce

ifadesi özel bir anlam kazanmıştır. Modern bir İslam devleti fikri Cemaleddin Afgani, Seyyid Ebu'l A'lâ el-Mevdudî, Ayetullah Ruhullah Humeyni, Seyyid...

Hoca Tahsin Efendi
3 yıl önce

birinde o sırada İstanbul’da bulunan tanınmış İslam düşünürlerinden Cemaleddin Afgani, peygamberliğin bir yönetim sanatı, tekniği olduğunu söyleyince olaylar...

Fethi Şikaki
7 yıl önce

düşünce ve görüşleri anlama çabasında bulunmalarıdır. Bu anlamda Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh, Reşid Rıza, Hasan el-Benna, Seyyid Kutup, Mevdudi...

Darülfünun
3 yıl önce

konferanslardan birisinde konuşmacı olan Cemaleddin Afgani’nin peygamberliğin bir sanat olduğunu söylemesi olaylara neden oldu. Afgani İstanbul'dan uzaklaştırıldı...