Fair

Fair

1. anlamı (s). güzel; hoş, zarif, istenir; saf, temiz,pak; dürüst, haklı, doğru, adil, mubah; sarışın,kumral; orta, vasat, şöyle böyle; uygun, muvafık, müsait; iyi, açık (hava); uğurlu; okunaklı, açık. fair and square doğru ve dürüst,haklı. fair ball beysbol i.
2. anlamı dürüst. doğru. eşit. adil. orta. vasat. şöyle böyle. (hava) açık. güzel. sarışın. kumral. (ten.saç) açık renkli. (kadın) güzel. çekici. temiz. net. adilane. hakça. dürüstçe. kurallara uygun. panayır. pazar. fuar.

Fair

Fair İngilizce anlamı ve tanımı

Fair anlamları

  1. (noun) A fair woman; a sweetheart.
  2. (adv.) Clearly; openly; frankly; civilly; honestly; favorably; auspiciously; agreeably.
  3. (noun) Good fortune; good luck.
  4. (superl.) Pleasing; favorable; inspiring hope and confidence; -- said of words, promises, etc.
  5. (superl.) Distinct; legible; as, fair handwriting.
  6. (superl.) Free from spots, specks, dirt, or imperfection; unblemished; clean; pure.
  7. (v. t.) To make smooth and flowing, as a vessel's lines.
  8. (v. t.) To make fair or beautiful.
  9. (superl.) Characterized by frankness, honesty, impartiality, or candor; open; upright; free from suspicion or bias; equitable; just; -- said of persons, character, or conduct; as, a fair man; fair dealing; a fair statement.
  10. (superl.) Without a dark hue; light; clear; as, a fair skin.
  11. (noun) A gathering of buyers and sellers, assembled at a particular place with their merchandise at a stated or regular season, or by special appointment, for trade.
  12. (superl.) Without sudden change of direction or curvature; smooth; fowing; -- said of the figure of a vessel, and of surfaces, water lines, and other lines.
  13. (superl.) Free from any marked characteristic; average; middling; as, a fair specimen.
  14. (noun) A festival, and sale of fancy articles. erc., usually for some charitable object; as, a Grand Army fair.
  15. (superl.) Not overcast; cloudless; clear; pleasant; propitious; favorable; -- said of the sky, weather, or wind, etc.; as, a fair sky; a fair day.
  16. (superl.) Free from obstacles or hindrances; unobstructed; unincumbered; open; direct; -- said of a road, passage, etc.; as, a fair mark; in fair sight; a fair view.
  17. (noun) A competitive exhibition of wares, farm products, etc., not primarily for purposes of sale; as, the Mechanics' fair; an agricultural fair.
  18. (noun) Fairness, beauty.
  19. (superl.) Pleasing to the eye; handsome; beautiful.

Fair tanım:

Kelime: fair
Söyleniş: 'far, 'fer
İşlev: adjective
Kökeni: Middle English fager, fair, from Old English fæger; akin to Old High German fagar beautiful
1 : pleasing to the eye or mind especially because of fresh, charming, or flawless quality
2 : superficially pleasing : SPECIOUS she trusted his fair promises
3 a : CLEAN, PURE fair sparkling water b : CLEAR, LEGIBLE
4 : not stormy or foul : FINE fair weather
5 : AMPLE a fair estate
6 a : marked by impartiality and honesty : free from self-interest, prejudice, or favoritism a very fair person to do business with b (1) : conforming with the established rules : ALLOWED (2) : consonant with merit or importance : DUE a fair share c : open to legitimate pursuit, attack, or ridicule fair game
7 a : PROMISING, LIKELY in a fair way to win b : favorable to a ship's course a fair wind
8 archaic : free of obstacles
9 : not dark : BLOND
10 : sufficient but not ample : ADEQUATE a fair understanding of the work
11 : being such to the utmost : UTTER a fair treat to watch him -- New Republic
- fair·ness noun
synonyms FAIR, JUST, EQUITABLE, IMPARTIAL, UNBIASED, DISPASSIONATE, OBJECTIVE mean free from favor toward either or any side. FAIR implies an elimination of one's own feelings, prejudices, and desires so as to achieve a proper balance of conflicting interests a fair decision . JUST implies an exact following of a standard of what is right and proper a just settlement of territorial claims . EQUITABLE implies a less rigorous standard than JUST and usually suggests equal treatment of all concerned the equitable distribution of the property . IMPARTIAL stresses an absence of favor or prejudice an impartial third party . UNBIASED implies even more strongly an absence of all prejudice your unbiased opinion . DISPASSIONATE suggests freedom from the influence of strong feeling and often implies cool or even cold judgment a dispassionate summation of the facts . OBJECTIVE stresses a tendency to view events or persons as apart from oneself and one's own interest or feelings I can't be objective about my own child . synonym see in addition BEAUTIFUL

Fair ile eşanlamlı (synonym) kelimeler

Average, Bazaar, Bonnie, Bonny, Carnival, Clean, Comely, Fairish, Fairly, Impartial, Just, Mediocre, Middling, Reasonable, Sightly,

Fair ile zıt (antonym) anlamlı kelimeler

Foul, Partial, Unfair, Unjust,

Fair

İngilizce Fair kelimesinin İspanyolca karşılığı.
s. feria, buñolada, verbena, exposición
adj. justo, aceptable, bueno, equitativo, honrado, imparcial, justiciero, leal, recto; común y corriente; bello, blondo, hermoso; considerable
adv. con justicia, honradamente, imparcialmente

Fair

İngilizce Fair kelimesinin Fransızca karşılığı.
n. foire; exposition
adj. juste; passable; médiocre; moyen; beau; clair; blond; commode; clair; propre
adv. loyalement; droit à; tout à fait; sacrément (argot)

Fair

İngilizce Fair kelimesinin Almanca karşılığı.
n. Jahrmarkt; Ausstellung; Messe
adj. gerecht, fair; gut genug; hell: sauber, klar
adv. gerecht, fair; direkt

Fair

İngilizce Fair kelimesinin İtalyanca karşılığı.
s. fiera; (brit.) luna park
agg. giusto, onesto, equo; leale, corretto; ragionevole; bello; discreto, abbastanza buono; sufficiente; (Meteor) sereno; chiaro; biondo; che promette bene; probabile, possibile; convincente; (fig) puro
avv. lealmente, correttamente; proprio, esattamente; favorevolmente; chiaramente, in modo chiaro; (Mar) in senso favorevole; (fam) completamente, del tutto

Fair

İngilizce Fair kelimesinin Portekizce karşılığı.
s. feira; exposição
adj. leal, justo, honrado; bonito, belo; regula; moderado; claro; legível
adv. logicamente; totalmente; realmente

Fair

i. fuar, panayır, festival, çarşı, lunapark (gezici)
s. sevimli, şirin, güzel, insaflı, açık, beyaz tenli, iyice, sarışın, hassas, nazik, temiz, dürüst, namuslu, adil, iyi, okunaklı, yabani, uygun, makul, doğru, orta, vasat, kayda değer, çok
zf. güzelce, efendice, uygun bir şekilde, uygunca, dürüstçe, adilane, doğrudan doğruya, dosdoğru, harfi harfine, tamamen, büsbütün

Fair

Almanca Fair kelimesinin İngilizce karşılığı.
n. festival, market, bazaar; exhibition, show

Fair

Flemenkçe Fair kelimesinin İngilizce karşılığı.
adj. fair, honest

Fair

İngilizce Fair kelimesinin Flemenkçe karşılığı.
zn. (jaar)markt, tentoonstelling
bn. billijk, eerlijk; behoorlijk; blond; mooi, net; kermis, markt
bw. eerlijk; behoorlijk; in het geheel (spreektaal)

Fair

n. festival, market, bazaar; exhibition, show
adj. just, equitable; reasonable; average; handsome; light colored; comfortable; clean, clear
adv. justly, equitably; directly; completely, really (Slang)

Fair

Flemenkçe Fair kelimesinin Fransızca karşılığı.
1. (beslissing) équitable; juste
2. (gedrag) juste; impartial

Fair

Almanca Fair kelimesinin Fransızca karşılığı.
adj. loyal, fair-play, correct, juste, justifié
adv. loyalement

Fair

Almanca Fair kelimesinin İtalyanca karşılığı.
adj. corretto, onesto

Fair

Almanca Fair kelimesinin İspanyolca karşılığı.
adj. leal, correcto

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Vanity Fair (dergi)
3 yıl önce

Vanity Fair, kültür, moda ve politika hakkında Amerika Birleşik Devletleri'nde çıkan bir dergidir. Condé Nast Publications tarafından yayımlanır. 1981'den...

Fair play
3 yıl önce

Fair-Play ya da dürüst oyun, sporda kurallara uymaktan da öte belli bir davranış tarzını sergileyen bir terim. Rakibe saygı ve ona fizyolojik ve psikolojik...

Fair play, Kural, Onur, Psikoloji, Spor, İngilizce, ,
Not Fair
6 yıl önce

"Not Fair", bir Lily Allen şarkısı. Sanatçının ikinci stüdyo albümü It's Not Me, It's You için kaydedilmiştir. Tekli, resmi olarak 11 Mayıs 2009'da yayımlanacaktır...

Ron Fair
6 yıl önce

Ron Fair, Amerikalı A&R yöneticisi, yapımcı, aranjör, kayıt mühendisi ve şarkı yazarı. IMDb'de Ron Fair Discogs.com'da Ron Fair diskografisi17 Mayıs 2013...

Laissez faire
3 yıl önce

Laissez faire, sadece mülkiyet haklarını korumayı amaçlayan yeterli düzenlemelerin bulunduğu bir ekonomik ortamda özel taraflar arasındaki alım satım...

Laissez faire, Adam Smith, Büyük Buhran, Ekonomi, Finans, Görünmez el, Kapitalist ekonomi, Motto, Taslak
Office of Fair Trading
6 yıl önce

Office of Fair Trading (OFT; Adil Ticaret Ofisi) Birleşik Krallık'ta rekabet hukukunun gereklerinin yerine getirilmesi ve tüketici haklarının korunması...

Vanity fair
3 yıl önce

Vanity Fair (V&F): Tek tek ele alındıklarında İngilizce'de Vanity: Kibir, gösteriş, hava, ve Fair: Panayır, festival anlamlarına gelirken, deyim olarak...

Benim Güzel Meleğim
6 yıl önce

yaptığı, 1964 Birleşik Krallık yapımı müzikal bir filmdir. Orijinal ismi My Fair Lady olan film Bernard Shaw'un Pygmalion isimli oyunundan esinlenerek yapıldı...