Galatasaray Lisesini, Paris Üniversitesine bağlı Siyasal Bilimler Fakültesini ve Cenevre Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra Dışişleri Bakanlığına girdi. Bu bakanlığın çeşitli kademelerinde yaptığı başarılı hizmetlerden sonra 1951’de Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri oldu. 1952’de Büyükelçiliğe yükseltilerek Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatında (NATO) Türkiye Daimi Temsilciliğine tayin edildi. Siyasi hayata atıldığı 1954 ve sonra 1957’de Demokrat Partiden Çanakkale Milletvekili seçildi.Menderes hükümetlerinde Mayıs 1954-Kasım 1955 arasında Başbakan Yardımcılığı; Temmuz 1957-Kasım 1957 arasında Devlet Bakanlığı ve Kasım 1957’den 27 Mayıs 1960 İhtilaline kadar da Dışişleri Bakanlığı yaptı. Dışişleri Bakanlığı sırasında milli çıkarların savunulmasında özellikle Kıbrıs Meselesinde başarılı oldu.
27 Mayıs 1960 İhtilalinde diğer hükumet üyeleri ve Demokrat Parti yöneticileriyle beraber tutuklandı. Yassıada’da kurulan mahkemece idama mahkum edildi. Milli Birlik Komitesinin de onayıyla 16 Eylül 1961’de asılarak idam edildi. 1990’da çıkarılan bir kanunla itibarı iade edildikten sonra İmralı’daki naşı, 17 Eylül 1990’da devlet töreniyle Topkapı’da yapılan Anıt Mezara nakledildi.
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
Fatin Rüşdü Zorlu'nun dedesi Rus İbrahim Paşa Osmanlı'ya sığınınca Yusufelili Zor Derebeyi Ali Paşa'nın kızıyla evlendirildi. Soner Yalçın, Efendi - Beyaz Türklerin Büyük Sırrı, Doğan Kitapçılık, İstanbul, 2007, s.368 Zorlu soyisminin kaynağı buradan gelmektedir. İstanbul’da doğdu.Demokrat Parti iktidarında Başabakan olan Adnan Menderes ile bir noktada bacanak sayılabilirler. Çünkü ikisininde kayın valideleri kardeştir! Demokrat Parti (DP) iktidarı (1950-1960) döneminde Başbakan Yardımcılığı, Devlet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yaptı, 27 Mayıs Darbesi’ni gerçekleştiren Milli Birlik Komitesi tarafından atanan yargıçlardan oluşan "Yüksek Adalet Divanı" tarafından idama mahkum edildi.
Galatasaray Lisesi’ni, Paris Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’ni ve Cenevre Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1933 yılında Atatürk'ün de hazır bulunduğu nikahla dönemin Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras'ın kızı Emel Hanım'la evlendi ve 1936 yılında kızı Sevin doğdu. 1936 Montrö konferansına katıldı. Paris ve Kuybişef maslahatgüzarlığı, merkez şifre müdürlüğü yaptı. 1932’den başlayarak Dışişleri Bakanlığı’na bağlı çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 1951’de Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri oldu. 1952’de Büyükelçiliğe yükselerek Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı’nda (NATO) Türkiye daimi temsilciliğine getirildi. 1959 yılında Adnan Menderes'le beraber, Bilderberg toplantısına katıldı.
Siyasal yaşama atıldığı 1954’te, ardından 1957’de Demokrat Parti’den Çanakkale Milletvekili seçildi. Adnan Menderes Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı, (Mayıs 1954 - Kasım 1955), Devlet Bakanlığı (Temmuz 1957 – Kasım 1957) ve Dışişleri Bakanlığında (Kasım 1957 – Mayıs 1960) bulundu. 1957 yılında Kıbrıs Türkleri'ni EOKA terörüne karşı korumak için Türk Mukavemet Teşkilatı'nın kurulmasını sağladı. Dışişlerinde güttüğü politika NATO’ya bağlılığa dayanmakla birlikte, Türkiye'nin ekonomik büyümesi için Amerika’dan azami miktarda mali kaynak sağlamaya yönelikti. 1974'de Bülent Ecevit'in başbakanlığı döneminde TSK tarafından gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı'nın hukuki dayanağı, Fatin Rüştü Zorlu'nun 11.02.1959'da İsviçre'de Yunanistan ve İngiltere ile birlikte imzaladığı Zürih Antlaşması'ndaki Garantörlük hükmüdür.
İdamı
1960 yılında 27 Mayıs Darbesi'nden sonra diğer hükümet üyeleri ve DP yöneticileriyle birlikte tutuklanarak, yeni oluşturulan cunta mahkemesi olan "Yüksek Adalet Divanı" tarafından Yassıada’da yargılandı. Bu cunta mahkemesi 14 . sanıkla birlikte Fatin Rüştü Zorlu'yu da idam cezasına çarptırdı. Cezası, Adnan Menderes ve Hasan Polatkan’ınki ile birlikte, askeri müdahaleyi gerçekleştiren MBK tarafından onaylandı. 16 Eylül 1961’de idam edilerek hayatına son verildi. İdama büyük bir metanetle gitmiştir. Yassıada komutanı Tarık Güryay'ın anılarında bu olaya şu şekilde yer vermiştir :Zorlu, ölüme gerçekten zorlu bir metanetle gitti. O kadar ki, hatta mahut gömleğin üzerine giydirilişinden sonra, kendisine dini telkinde bulunan hocanın, Arapça kelimeleri telaffuzda düştüğü hataları düzeltti.
Kollarını arkadan bağlarken, başsavcıya son bir ricada bulundu. Ellerinin önden bağlanmasını istedi. Fakat bunun kanunen imkansızlığı kendisine anlatıldı.
Beraberce sehpaya doğru yürüdük. Ne masaya, ne de masa üzerindeki sandalyeye çıkarken yardım istedi. Hatta heyecandan eli titreyen cellada: "Oğulum ne titreyip duruyorsun? İlmik senin değil, benim boynuma geçecek" dedi.
Sonra adeta kendisini uçsuz bucaksız bir boşluğa atar gibi: "Allah memleketi korusun, haydi Allahısmarladık!" dedikten sonra, ayaklarının altındaki sandalyeyi itmek işini de kimseye bırakmadı.
Boyu uzun olduğu için, ayakları masaya basmıştı. Cellat masayı itti. Ona bu kadarcık da iş düşmüş bulunmasaydı, Zorlu sanki asılmış değil, intihar etmiş olacaktı.
İdamından hemen önce ailesine yazdığı mektup şöyledir:
Anneciğim, Emelciğim, Sevinciğim ve Ağabeyciğim,Cenazesi, ölümlerinden 29 yıl sonra, 17 Eylül 1990’da İmralı Adasındaki mezarından alınarak İstanbul’da yaptırılan Anıtmezar'a nakledildi.
Şimdi Cenab-ı Hakk'ın huzuruna çıkıyorum. Sakinim. Huzur içindeyim. Benim için üzülmeyin. Sizlerinde sakin ve huzur içinde yaşamanız beni daima müsterih edecektir. Bir ve beraber olun. Allah'ın takdiratı böyle imiş. Hizmet ettim ve şerefimi daima muhafaza ettim.
Anne, siz sevdiklerimi muhafaza edin ve Allah'ın inayetiyle onların huzurunu temin edin. Hepinizi Allah'a emanet eder, tekrar üzülmemenizi ve hayatta berdevam olarak beni huzur içinde bırakmanızı rica ederim.
Allah memleketi korusun.Kaynaklar
Vikipedi