Romalılardan itibaren önemini gittikçe kaybetmeye başlamıştır.Pot krallığını ortadan kaldıran Roma Kumandanlarından Pompeyüs tarafından bugünkü Bayram Köy'ün bulunduğu yerde kurulan Nicopolis gittikçe büyüyerek bölgenin en önemli yerleşim merkezi olmuştur. M.S. 395 tarihinde Roma İmparatorluğun ikiye ayrılması ile Anadolu Bizans İmparatorluğuna katılmış ve Nicopolis şehrinin adı Mavrakastoron olarak değiştirilmiştir.
M.S. VI. Yüzyılın sonlarında Roma İmparatoru Teodos'un son zamanlarında Orta Asya'dan gelen Peçenek ve kuman Türkleri Anadolu'nun içlerine kadar ilerlemiş ve bir müddet Orta Doğu Anadolu'yu ellerine geçirmişlerdir. Türkler zamanında Şebinkarahisar'ın bulunduğu yere Elgün veya Keygun ismi verilmiş bu topraklar yeniden Romalılar eline geçince Keygun kelimesi Kögonya şekline dönüşmüş ve böyle anılmıştır.
Anadolu Türkler'in eline geçtikten sonra uzun yıllar Şebinkarahisar yeniden "Keygune" olarak adlandırılmış, bilahare kalesine istinaden şehrin ismi Karahisar şekline dönüşmüştür. 1473 yılında Fatih Sultan Mehmet Otlukbeli Savaşı'ndan sonra İstanbul'a dönerken Şebinkarahisar'a uğramış ve üç gün kaldığı bu şehre Karahisar-ı Şarki adını vermiştir. 1924 yılına kadar şehrin ismi Karahisar-ı Şarki olarak kalmış, 11 Ekim 1924 tarihinde Şebinkarahisar'a gelen Mustafa Kemal Atatürk bu ziyaretlerinde kentin Şarkikarahisar olan adını Şebinkarahisar olarak değiştirmiştir. Şebinkarahisar Türklerin eline geçtiği 1075 tarihinden 1473 yılına kadar 410 yıllık müddet zarfında beylik şeklinde idare edilmiştir.
Şebinkarahisar Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katıldığı 1478 yılından 1515 yılına kadar Amasya vilayetine bağlı kalmıştır. 1515 yılında Trabzon, Canik ve Şebinkarahisar Livaları birleştirilerek Erzincan'a bağlanmıştır. 1538 yılına kadar Erzincan vilayetine bağlı kalan Şebinkarahisar, bu tarihte Erzincan'dan alınarak tekrar Amasya vilayetine bağlanmıştır. 1553 tarihine kadar Amasya vilayetine bağlı kalan Şebinkarahisar, 1553 tarihinde Amasya vilayetinden alınarak Erzurum'a bağlanmıştır.1805 yılına kadar iki buçuk asır Erzurum'a bağlı kalan ilçe, 1865 tarihinde Erzurum'dan alınarak Trabzon'a bağlanmıştır.Aynı tarihte Giresun, Ordu ve Gölköy'de Şebinkarahisar Sancağına bağlanmıştır.Yeniden yapılan düzenlemede 1865 yılında Şebinkarahisar Trabzon'dan alınarak Amasya ve Tokat Sancağı ile birlikte Sivas'a bağlanmıştır.Şebinkarahisar Vilayet haline getirildiği 1923 yılına kadar Sivas'a bağlı kalmıştır.
Şebinkarahisar, tarihi içinde pek çok yangın atlatmıştır. 1.Dünya Savaşı yılları sırasında yerli Rum ve Ermenilerin ihanetleri ile isyanlar çıkmış, 1915 Ermeni İsyanı ile şehir yıkılıp yakılmıştır. Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasından sonra 1923 yılında livaların il yapılmasına karar verilmiş, bu karar neticesinde o günlerde liva olan Şebinkarahisar'da il yapılmış ancak 1933 yılında ilçe durumuna getirilerek Giresun iline bağlanmıştır
Sosyal ve Ekonomik Yapı
Arazi ve yerleşim yerleri bakımından Kelkit Vadisinin sosyal hayata etki ettiği söylenebilir.Genellikle toplu yerleşimin ve tarım hayatının egemen olduğu Şebinkarahisar, bağlı olduğu Giresun’a nazaran bu yönüyle farklılaşır. Daha çok İç Anadolu’nun özelliklerine ve sosyal düzenine sahiptir.Komşuluk ilişkilerinin yüksek düzeyde olması, ikili münasebette toplumsal değer ve normların geleneksel değerlerin özel önem taşıması, adli vakaların sayısını azaltmaktadır.
İl merkezi ile arasında ulaşım sorunu bulunan Şebinkarahisar, beklenen ekonomik canlılığı kazanamamıştır. İlçenin 41 bin 185 hektar ekilebilir tarım arazisi olmasına rağmen bunun ancak 21 bin hektarını kullanılabilmektedir.
İlçe sınırları içinde yer alan Kılıçkaya Barajı balıkçılık ile ekonomik gelişmeye önemli katkıda bulunmaktadır. Yörede diğer bir ekonomik faaliyet ise aracılıktır.1988 yılı verilerine göre ilçedeki kovan sayısı 10 bin civarında bulunmaktadır. Bu durum ilçede bal sektörünün oluşmasına sebep olmuştur. İlçede süt fabrikası, 32 kadar şirket ve irili ufaklı 450 kadar esnaf ticari faaliyettedir. Ayrıca eskiden kalma madencilik geleneği devam etmekte olup, Tutak Dağı civarında kurşun ve çinko madenleri çıkarılmaktadır.
Ekonomik faaliyetleri bakımından bir diğer kaynakta hayvancılıktır. Hayvancılığın önem kazanmasındaki etken yem ihtiyacını karşılayacak arazinin bulunmasının yanında bol otlaklarıyla hayvancılığa müsait olan yaylaların varlığıdır
Kültür ve Turizm
Oğuz Türkmen boylarından Kınık; Çavdur, Çepni, Kargun ve Solur adlarının anılıp yaşandığı Şebinkarahisar, Türk kültür ve değerlerinin yaşadığı önemli yerlerden birisidir.Sorumluluk alanımızda bulunan Avutmuş Mahallesi Beyramşah Camii Selçuklu döneminin varlığını haber verirken, Şebinkarahisar Kalesinin girişinde bulunan Taşhanlar ve hemen karşısında duran Fatih Camii Osmanlıların bu bölgede söz sahibi olduğunu ifade eder. Gerek turizm, gerekse kültürel varoluşların ifadesi olan bu önemli eserler ailesine daha çoklarını katmak mümkündür. Nitekim Şebinkarahisar Kalesi, Tamzara camii, Kadıoğlu Camii, Taş Mescid, Kurşunlu Camii, Topal Mehmet Paşa Hamamı, Avutmuş Hamamı, Tamzara Hamamı, Kurşunlu Çeşmesi, Zeynube Hatun Çeşmesi, Eyvan Çeşme, Müftü Efendi Çeşmesi, Hüseyin Efendi Çeşmesi, Hacı Yakup Çeşmesi, Alay Çeşmesi, Süleymanağa Çeşmesi, Perteviyal Çeşmesi ve Perteviyal Müzesi ile Atatürk Müzesi sayılabileceklerin en önemlilerindendir.Şebinkarahisar’daki Milli Kültür varlıklarının zenginliği, kültürel yaşamın zenginliğini verir.Bu yerlerde Selçuklu’lardan Osmanlı’ya ve oradan Cumhuriyet Türkiye’sine bir yol izlemek yaşanılan kültürel akış yönünü bize haber vermektedir.
Diğer taraftan geçmişte Türklerin dışında öteki Hıristiyan toplumları da bağrında yaşatan Şebinkarahisar, bu dönemin özelliklerinden de izler taşır. Turizm açısından görülmeye değer Şebinkarahisar Kalesi, Licese Kilisesi, Taşhan Kilisesi, Asarcık Kilisesi ve Meryemana Manastırı gezip görülecek yerlerdendir.
Şebinkarahisar Kalesi
İlçenin güney ve güneydoğu yönünde Hacıkayası diye isimlendirilen bazalt bir tepe üzerinde yükselir.Üzerine oturduğu toprak zeminden kale 200-450 m. Yüksekliktedir.kalenin batı yönü nispeten çıkışa elverişli, diğer yönleri uçurumdur.Dış kale iç kalenin batı ve güney bölümünde 21.yy. başlarında kadar yetmiş kadar ev mevcuttu.1915 Ermeni isyanı ve ondan sonraki zamanlarda evler ve cami tamamıyla tahrip edilmiştir.1920’lerden sonra hazine arayıcıları nedeniyle temellerde ortadan kaldırılmıştırKule denilen iç kale yüksek duvarlardan ve surlardan oluşmuştur.Burada üç katlı bir saray ve kaya içerisine oyulmuş bir zindan mevcuttur.Dış kaleye giriş tek yol iki kapı ile, iç kaleye giriş tek kapı ile sağlanmıştır.Dış kalenin hemen her yönünde sarnıçlar yer almıştır.Yapılan incelemeler ve mimari tarzından anlaşıldığı üzere kale Romalılar tarafından yaptırılmıştır.Elde edilen bilgilere göre kale Bizans ile Araplar ve Selçuklular arasındaki savaşlarda daha sonra Anadolu Beyliklerinin kendi aralarındaki savaşlarda yöre halkına sığınak görevi üstlenmiştir.
İlçe merkezinin güneyini kuşatan Hacıkayası üzerine kurulan kale, iç ve dış kale olarak iki kısımdan oluşmaktadır.
Dış Kale
Dış Kale'nin giriş kapısına bugün hala özelliğini koruyan kayaya oyma merdivenlerle ulaşılır. Giriş kapısı yarı daire planlı iki kule arasına yerleştirilmiştir. Dış Kale'de dikkat çeken önemli yapılardan birisi kuzeybatı uçta yer alan oval planlı burçtur (kızlar kalesi). Dış kalenin güney ve doğuya bakan kısımlarında kuleler oldukça haraptır. Dış Kale'de değişik büyüklüklerdeki kayaya oyma su sarnıçları ve yapı kalıntıları mevcuttur. En büyük su sarnıcı kırk badal ismiyle anılan su sarnıcıdır.İç Kale
İç Kale XI. yüzyıl Türk mimarisinin özelliklerini taşıyan sekizgen bir kule ve onu çevreleyen dikdörtgen bir avludan oluşmaktadır. Dış avludan 15 - 20 m içerideki kayalık zemine kurulu olan iç kaleye kulelerden desteklenen bir kapıyla girilir. İç Kale'nin kuzeybatı köşesinde sekizgen planlı dört katlı bir kule bulunmaktadır. Bu burca basık kemerli (1,54 – 1,90 m) kapıyla girilir. Kırk iki basamaklı bir merdivenle yukarıdaki mazgal siperlerine ulaşılır. 27 m yükseklikteki kulenin, kapının açıldığı yüzey hariç tutulursa, her yüzünde yedi pencere bulunur. Kulenin 2,70 m güneyinde 6,20 x 4,20 m ebadında, 8 m derinlikte alttan kayaya oyulmuş, üzeri moloz taş ve horasan harcı ile örülmüş bir sarnıç bulunmaktadır. İç Kale surları büyük kule dışında yarı daire planlı dört küçük kuleyle takviye edilmiştir.
Şebinkarahisar Kalesi'nin kimler tarafından ne zaman yapıldığı belli değildir. Tarihsel kaynaklarda Pers(M.Ö. 550 – 331), Pontus (M.Ö. 293 – 65) ve Roma (M.Ö. 65 – M.S. 226) hakimiyetinde olan kalenin ilk onarımı, Roma komutanı Pompeyüs tarafından yapılmıştır. M.S. 226 – 591 tarihleri arasından Sasani hakimiyetinde kalan Şebinkarahisar Kalesi, M.S. 591'de Bizans hakimiyetine geçmiştir. Bizans kralı Justinianus tarafından bu dönemde (M.S. 591) onarılan kaleye, M.S. 645'ten itibaren Müslüman Arap akınları düzenlenmeye başlamıştır. M.S. 778'de Emevi kumandanı Yezid Usayd Al Sulami tarafından ele geçirilen kaledeki Müslüman hakimiyet Abbasiler döneminde gerçekleşmiştir. M.S. 1074'te Anadolu'daki ilk Türk beylikleri olan Danişmendliler ve Mengücek beyliklerinin ortak fethiyle Türk hakimiyetine giren kaleye önemli ilaveler ve onarım, bu dönemde yapılmıştır. Mengücek beyi Fahrettin Behramşah, oğlu Muzafferüddin Mehmet'e yıkık olan surların onarımı, bir cami ve saray yapılması talimatını vermiştir. Muzafferüddin Mehmet tarafından günümüzdeki görüntüsüne kavuşturulan kale, M.S. 1128'de Anadolu Selçuklu Devleti'nin, daha sonra sırasıyla İlhanlılar, Eretna Devleti, Kadı Burhanettin Devleti, Karakoyunlular ve Akkoyunlular'ın hakimiyetine geçmiştir. 1473'te Fatih Sultan Mehmet ile Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan arasında geçen Otlukbeli savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine geçen kale, 1647'de Evliya Çelebi tarafından şöyle tanımlanmaktadır:
“Kale göğe uzanmış bir dağın tepesinde yedi köşe bir kaledir. İlk bakışta direksiz ve serensiz kalyın gemi gibi görünür. Duvar kalınlığı 70 ziradır (75 – 90 cm). 70 burç, 100 bedendir, çevresi 3600 adımdır. Hendeği yoktur. Üç kat demir kapıları vardır. Gece gündüz bekçilerce korunan kale içinde 70 ev vardır. Kale içinde bir fatih camii de vardır. Diğer hayır kurumları ve camileri kasabadadır. (1600 hane, 3 tekke, 4 han, 7 ilk mektep, 750 dükkan)”
1915 Ermeni isyanı, 1939 Erzincan depremi ve diğer tabii olayların etkisiyle tahribata uğrayan kale en son 2003 tarihinde onarım görmüştür.
Atatürk müzesi
Atatürk’ün 11 Ekim 1924 yılında Şebinkarahisar’ı ziyaretlerinde bir gece kaldıkları ve Tüfekçizade Mustafa Ertem’e ait ev bilahare restore edilerek müze haline getirilmiştir. Şebinkarahisar’ın geleneksel yapı özelliği taşıyan ev iki katlıdır.Mahalli yapı malzemesi kullanılmıştır.Bina Maliyece istimlak edilmiş ve Karayolları Genel Müdürlüğünce “100. yıl Kutlama “ programı çerçevesinde 3 Milyon Tl. harcanarak restore edilmiştir.1982 yılı içerisinde yapılan çalışmalar ile 11 Ekim 1982 tarihinde Atatürk’ün ilçeye gelişlerinin 58. yıldönümünde müze olarak ziyarete açılmıştır.Görmenizi tavsiye Ederiz
Fatih Camii
Fatih Sultan Mehmet tarafından 29 Ağustos 1473 tarihinde otlukbeli Savaşını kazandıktan sonra Şebinkarahisar’a gelişlerinde yapılmaya başlanmış ve 5 yılda tamamlanmıştır.Cami iki defa yanmıştır.1888 yılında Mutasarrıf Rasip Paşa ile Defterdar Mahmut Nedim’in öncülüğü ile bu günkü şekline getirilmiştir.Fahreddin Beyramşah Camii
İlçenin Avutmuş mahallesinde bulunan cami, Megücek Hükümdarı Fahreddin Beyramşah adına oğlu Muzafferüddin Mehmet tarafından XII. Yüzyılda inşa ettirilmiştir.Taşhanlar
XVII. yüzyılda Şebinkarahisar Sipahi Reisi Taban Ahmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Kale ve orta mahalleye giden yolun sağ ve solunda yer alan ve kagir bedesten yapılan bu binalar 1939 depremine kadar bozulmadan durmakta idi. 1915 tarihinden 1939 tarihine kadar cezaevi olarak kullanılan bedestenler kısmen depremden ve geri kalan taş, demir ve kurşunlarına sebep insanlarca tamamen tahrip edilmiştir.İstiklal Çeşmesi
Şehrin göbeğinde bulunan tarihi ceşmedirLicese Kilisesi
Şaplıca Köyüne bağlı ve İlçe Merkezine 11 km. mesafede Licese Mahallesinde bulunan kilise 1874 yılında inşa edilmiştir.Meryemana Manastırı
Ortaçağdan kalma manastır, İlçe merkezine 11 km. uzaklıkta ve şehrin doğusunda Kayadibi Köyündedir. Yapı olarak yekpare bir kayanın içerisine oyularak oturtulmuştur.Dört katlıdır ve dördüncü katı kilisedir. İlk üç katta çeşitli hizmetlere elverişli 32 odası vardır.Coğrafi Durum
- Fiziki özellikleri
- Şebinkarahisar, Kuzey Anadolu’nun Doğu Karadeniz Bölgesi'nde Kelkit Yöresi ile Giresun dağları arasında bulunmaktadır. Doğusunda 1618 Km2 yüzölçümü ve 1400 rakımlı Alucra ilçesi, kuzeyinde 820 Km2 yüzölçümlü ve 50 metre rakımlı Dereli ilçesi, güneyinde 1665 Km2 yüzölçümlü ve 950 metre rakımı ile Suşehri ilçesi ve 968 km2 yüzölçümlü 800 metre rakımlı Koyulhisar ilçeleri vardır. İlçenin yüzölçümü 1378 km2. rakımı ise 1352 metredir.
- İklimi
- Şebinkarahisar, Doğu Karadeniz Bölgesinde bulunduğu halde, iklim bakımından Orta Anadolu İklim özelliklerin taşır.Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve karlı geçmektedir.Kıyı şeridine paralel olarak uzanan yüksek dağlar denizden gelen nemli ve bol yağışlı rüzgarları tutarak iç kısımlara geçmesini engeller.Bu nedenle ortalama yağış miktarı kıyı şeridinde 1300mm. aştığı halde iç kesimlerde 500-700 mm.ye düşer.
- Bitki örtüsü
- Şebinkarahisar ilçesinin 1378 km2 lik yüzölçümünün 35.568 hektar ile %24 ünü tarla arazisi, 3295 hektar ile %24 ünü Bağ-bahçe arazileri, 1054 hektar ile %1 ini sebzelik araziler, 3954 hektar ile %2.8 ini çayırlık arazi, 21.747 hektar ile %15.8 ini mera ve yaylalar, 6590 hektar ile %4.8 ini fundalık araziler ve 9.385 hektar ile %7.1 ile ormanlık arazi ve 55.680 hektar ile %42.1 ini kullanılmayan araziler teşkil etmektedir.
- Akarsuları
- Tamzara ırmağı, Eğribel sırtlarından ve Asarcık Yaylasından çıkarak Sorumluluk alanımızda bulunan Avutmuş mevkiinde Şehirsuyuna karışır. Uzunluğu 20 km.dir.
- Şehir Suyu, Alucra’nın Karabörk sırtlarından çıkar ve Manastır suyu ile birleştikten sonra Tönük Köyünün yanı başında Kelkit ırmağına karışır.İlçemiz içindeki uzunluğu 40 km.dir.
- Darabul suyu, Sarıçiçek Yaylasından çıkar, dar vadilerden geçerek Güvercinlik köyünün karşısında Kelkit ırmağına karışır.Uzunluğu 20 km.dir.
- Çat suyu, Karagöl dağlarının eteklerinden çıkar,dar ve Derin vadilerden geçerek Kelkit ırmağına karışır.
- Kelkit Irmağı; Ocaktaşı ve Kayalı Köyleri sınırlarında ilçenin sınırlarına giren Kelkit ırmağı doğudan batıya doğru akar.İlçemiz sınırları içerisindeki uzunluğu 40 km.dir ve üzerinde dört köprü bulunur.
- Ulaşım
- Şebinkarahisar ilçesinin diğer merkezlerle ulaşımında iklim ve arazi yapısı nedeni ile özellikle kış aylarında zorluklar çekilmektedir. Yoğun kış şartlarında özellikle Giresun ili ile irtibatı sağlayan 2200 rakımlı Eğribel geçidinin zaman zaman kar ve buzlanma nedeni ile kapanması ulaşımı engellemektedir.Şebinkarahisar, İl merkezi ile 118 km., Alucra ilçesi ile 50 km., Sivas - Suşehri ilçesi ile yaklaşık 55 km. mesafede bulunmaktadır.
Dış bağlantılar
- Fotoğraflar için : Şebinkarahisar'dan fotoğraflar
- Şebinkarahisar Kaymakamlığı : Kaymakamlık web sitesi
- Şebinkarahisar Belediyesi : Belediye web sitesi
Kaynaklar
* Vikipedi