Kadrocuların dergilerini kurmalarını bizzat Mustafa Kemal istedi. Kadrocular, Kemalizmi bir sistem haline getirmeye çalıştılar. Kadrocuların ideoloğu Şevket Süreyya Aydemir`di. Yakup Kadri ile Şevki Yazman dışında kalanlar sosyalistti. Derginin ilk sayısında Kadro başlıklı başyazıda şöyle deniliyordu:
"Türkiye bir inkılap içindedir. Bu inkılap durmadı...İnkılabımız derinleşme ve genişleme istikametindedir. Bu inkılap kendisine prensip ve onu yaşatacaklara şuur olabilecek bütün nazari ve fikri unsurlara maliktir. Ancak bu nazari ve fikri unsurlar inkılaba ideoloji olabilecek bir fikriyat sistemi içinde terkip ve tedvin edilmiş değildir... Kadro bunun için çıkıyor." (Tekeli-İlkin 2003:97)
Bu çıkışı ilk önce Va-Nu, ``Akşam`` gezatesinde eleştirir. Ardından Aka Gündüz`ün Hakimiyeti Milliyet`deki alaycı eleştirisi gelir. Milliyet`te Burhan Cahit de onlara katılır. TKP`liler de dergi çevresini Kemalist dalkavuklar diye eleştirir. Hilmi Ziya Ülken de, Şevket Süreyya`nın ilk sayıda kendisi hakkındaki eleştirisine ağır bir dille cevap verir. Kadro`nun çıkışı Gazi`nin sofrasında da tartışma konusu olur. 2. sayı çıktıktan sonra eleştirilere karşı dergiyi kapatmak isteyen Yakup Kadri köşke çıkarak Mustafa Kemal`le görüşür. Mustafa Kemal cebinden dergiyi çıkararak Yakup Kadri`ye serzenişte bulunur. Dergide, inkılap bir şahsın veya zümrenin eseri halinde kalırsa milletin malı olamayacaktır, iltibaslı yazısıyla, denilmekle ne demek istediklerini sorar, sonra devam edin, dergiyi kapatmayın der. Aka Gündüz Hakimiyeti Milliye`de Kadrocuları halka avare demekle suçlayınca gazete yönetimi tarafından istifaya mecbur bırakılır ve Cumhuriyet gazetesine geçer, ayrıca Yeni Gün`de dört gün Kadrocuları eleştirir. Derginin kapağındaki K harfinin kadın gibi okunduğunu, içinin de ilim hoşafı olan bir kaseye benzediğini söyler, dergiyi kanalizasyona benzetir. Bir süre sonra ``Hakimiyeti Milliyeye geri dönen Aka Gündüz 1933`de Ankara`dan mebus olacaktır. Kadro, ikinci sayısında Ziya Gökalp`i eleştirince Türkçü çevrelerden de tepki alır. Namık Kemal, ``Atsız Mecmuada Kadroculara acır. ``Kadroda Nazım Hikmet eleştirilince Nazım Kadrocuları sevgilileri kollarında otomobillere kurulan golf pantolonlu zıpır sefihler diye eleştirir. Dergiyi Falih Rıfkı Atay, Nurullah Ataç, Sadri Etem, İsmet Paşa, Şükrü kaya, Ruşen Eşref Ünaydın destekler.
1932`de Şevket Süreyya, ``İnkılap ve Kadro`` adlı bir kitap yazar ve bunu Gazi`ye takdim eder. Bu sırada Ahmet Ağaoğlu ile Mustafa Şekip Tunç da dergiyi eleştirirler. Kerim Sadi, Şevket Süreyya`yı yalancı peygamber diye suçlar, ``Çığ`` dergisinde "Kadrocular faşist olduklarını itiraf ettiler" diye yazılar çıkar. ``Varlıkta Mehmet Saffet Kadrocuları Türk milletini ve Türk gençliğini zehirlemekle suçlar. 22. sayıda İsmet Paşa`nın bir yazısı çıkar ve Gazi, Şevket Süreyya`ya takdirname verir. Siirt mebusu Mahmut Soydan ile Hüseyin Cahit Yalçın da Kadrocuları eleştirirler.
Gazi`nin sofrasında Kadrocular üzerinde sert tartışmalar çıkar. Recep Peker, Kadrocuların rejim aleyhinde yayın yaptığını söyleyince Gazi birden parlayarak Şükrü Kaya`ya "bu işi ne zaman bitireceksin" der. Şükrü Kaya, başvekile söyleyin paşam, der. İsmet Paşa da dergi yazarıdır ve bunu duymamazlıktan gelir. Gazi, İsmet Paşa`ya dönerek "gerçi, sen bunları seversin!" der.(Tekeli-İlkin, age, s. 421, 579)Yakup Kadri Ankara`ya gider, Gazi ve İsmet Paşa`yla görüşür. Bu toplantıda Gazi ona "Tiran`a elçi olduğunu" bildirir. Yakup Kadri Tiran`a gider ve dergi 36. sayıda dağı(tı)lır. Kadrocular, derginin kapanmasına Recep Peker`in sebep olduğunu söylemişlerdir. Dergileri kapatılmasına rağmen Kadrocuların hepsi devlet içinde kadrolara tayin edilmişlerdir.
Kaynaklar
İlhan Tekeli-Selim İlkin, Bir Cumhuriyet öyküsü: Kadrocuları ve Kadro`yu anlamak, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2003. Ayrıca bkz. Kadro