Tarihçi önce kaynaklarını bir dizi ilk incelemeden geçirir. Bunun ilk aşaması, kaynakların belirlenen amaç açısından uygun ve yeterli olup olmadığını saptamaya yönelik "dışsal eleştiri"dir. Her belgenin kaynağının, tarihinin ve gerçekliğinin diplomatik, paleografi ve 17. yüzyıldan sonra geliştirilmiş öbür yan bilimler yardımıyla açıklığa kavuşturulması gerekir. Fransa'da 1821'de kurulan Ecole des Chartes, bu tekniklerden bazılarının sistematik biçimde öğretilmesini amaçlayan özel bir okuldur. Aynı konularda ilk uzmanlık seminerini 1854'te Viyana'da Theodor von Sickel başlatmıştır. 19. yüzyılın büyük kazanımlann-dan biri de anlatı kaynaklarının dayandığı edebiyat kaynaklarına gidilerek bunların daha gerçekçi biçimde değerlendirilmesidir. Leopold Von Ranke meslek yaşamına klasik edebiyat öğretmeni olarak başlamış, incelediği Yunan ve Latin yazarlannın ardındaki kaynakları daha iyi anlamak arzusuyla tarihe yönelmiştir.
Tarihçi "dışsal eleştiri" yoluyla kaynaklarını seçtikten sonra "içsel eleştiri" yoluyla bunları özümlemeye girişir. Bu aşamanın yöntemlerini de Alman klasik filologlar yetkinleştirmiştir. Latin şairlerin yapıtlarını yayıma hazırlayan Karl Lachmann çağdaş belge eleştirisinin yaratıcısı sayılır. Bu aşamada tarihçinin eldeki belgelerin dilini anlaması, metinde sonradan oluşmuş bozukluk ve hatalan gidermesi, aynca yazarlann düşünce yapısını kavramaya çalışması gerekir.
Bütün bu eleştirel işlemler yalnızca başlangıçtır; tarihçinin asıl işi ise elindeki malzemeden bir sentez oluşturmaktır. Artık tarihçi, bir teknisyenden çok şair ya da sanatçınınkine benzer yeteneklerle donanmış olmalıdır. İncelediği döneme ve kişilere yakınlık duyabilmeli, onlan kendi çağlarının koşullan içinde anlayabilmelidir. Çok farklı kültür ve uygarlıklarla böyle bir yakınlık içine giremeyen Rönesans ve Aydınlanma tarihçiliği, bu açıdan çağdaş tarihçilikten ayrılır.
19. yüzyılda gerçekleşen bilimsel ve belgesel tarihçilik devrimiyle tarih yazıcılığı edebiyattan, destansı anlatıdan, söylencelerden, resmi ideolojiden, tarihçinin bilinçli önyargılarından ve bu gibi etkilerle oluşturulan gerçekdışı kurgulamalardan aynşmıştır. Ama bu arada mutlak anlamda ideolojiler üstü, kesinlikle nesnel ve tarafsız bir tarihçilik yanılsaması da yaratılmıştır. Çağdaş tarihçi bunun olanaksızlığım bilmelidir, Çünkü bütün teknik titizliğine karşın o da içinde yaşadığı ve geçmişi algılayışını belirleyen toplumun parçasıdır; belgeleri seçmesine, konusunu tanımlamasına, ulaştığı senteze yansıyan bir dünyası vardır. Disiplininin bütün teknik gereklerine sadık kalmanın yanı sıra kendisini sürekli sorgulayan tarihçi tarihsel gerçeğe daha yakın görüntüler elde edebilir. Geçmişin birçok biçimde yorumlanabileceğini başından kabul ederek "tek yorum" saplantısından korunabilir ve geniş görüşlülükle farklı sentezlerden yararlanabilir.
Mike Rooney - 8 ay önce
safetoto777 - 8 ay önce
sohbet - 8 ay önce
agniyogaindia - 8 ay önce
giovannirocky - 7 ay önce
lily - 7 ay önce
jake - 7 ay önce
Mike Rooney - 7 ay önce
SAFE TOTO - 7 ay önce
Slope game - 7 ay önce
Maynard Anthony - 7 ay önce
Maynard Anthony - 7 ay önce
one cargo - 7 ay önce
Adin - 6 ay önce
Adin - 6 ay önce
Blw club - 6 ay önce
Mike Rooney - 6 ay önce
Mike Rooney - 6 ay önce
Urgutoza - 5 ay önce
MARK - 5 ay önce